
Eski Yılın Sonu, Yeni Yılın Başı: Hazır mısınız?
Bu tür özel günlerle ilgili yazı yazmayı pek sevmem. Çünkü bazı kritik konular vardır, bunlarla ilişkili görüşlerinizi ortaya koyduğunuzda hemen kategorik bir değerlendirme sürecine tabi tutarsınız ve “zaten tahmin etmiştim” diyerek, insanları kafanızdaki şablona oturtursunuz. “Yılbaşı kutlaması” da böyle bir konu. Ülkemiz için tartışmalı ve ayrışmalı konulardan… Olayı dini ve kültürel boyutlarıyla irdeleyemeyeyim şimdi. Sadece kişisel tavrımı söyleyeyim. Şimdiye kadar geçen onca yılbaşında, yılbaşı kutlama gibi bir derdim olmadı. Böyle bir konu ile çok ilgilenmedim. Yaşam tarzı olarak da ilgimi çekmedi zaten… Yılbaşı programları deyince akla otellerde düzenlenen etkinlikler, kalabalığın sokağa toplanıp saatler on ikiye gelirken üç, iki bir diye sayması, Taksim meydanı, milli piyango çekilişleri, Televizyonlardaki eğlence programları filan akla geliyor… Yılın sonu ile başı arasında çılgınca eğlenenlerin, yılın ilk gününü yılgınca geçireceklerini tahmin etmek zor değil. Bütün bu programların hiçbiri ile ilgilenmiyorum. Yılbaşı akşamının benim için diğer akşamlardan, yılın ilk gününün de diğer günlerden farkı yok. Ben bu yazımızda size başka bir perspektif kazandırmak peşindeyim. Malumunuz 2009 yılı bitiyor ve 2010’a gireceğiz. Bir on yılı daha geride bıraktık, 2019’a kadar yeni bir on yıl var önümüzde. On yıl, uzun vadeli bir zaman. 1999’dan 2009’a neler yaşadığınızı bir düşünün. Mesela on yıl önce, yani 1999 yılında kaç yaşındaydınız? (Ben 27 yaşındaydım!). İşiniz, çevreniz, yakınlarınız, aileniz... On yıl önceki durumu nasıldı? Çevrenizden kimleri kaybettiniz? Zaman nasıl da gelip geçmiş, değil mi? Çoğu şey sanki on yıl önce değil, geçen sene gibi. Mesela 17 Ağustos depremi... Sanki daha dün gibi, bir gece vakti saat 3’ü beş geçe, mutfaktan gelen “tııın, tııın” sesleri ile uyanmıştım, elektrikler yoktu ve hemen kendimizi dışarıya atmıştık... Ama on yıl olmuş... Peki ya on yıl sonrasını düşünün? Kaç yaşında olacaksınız? (Bendenizin durumu hiç ç açıcı değil!). Oturup bir plan, program yapmak zamanı... Allah fırsat verir de yaşarsam hedeflerim, yapmak istediklerim neler acaba? Bunları düşünelim. Böyle bir plan yapmazsak, şu anda olduğu gibi bir sürü ıvır zıvır ile bir on yıl daha geçmiş olacak. Ve biz sona doğru yaklaşırken, hiçbir şey yapamamış olmanın verdiği pişmanlıklar yaşayacağız... Hayatımızı anlamlandırmak istiyorsak, içinde bulunduğunuz andaki kendimizi çekip kenara “hey, bu gidiş nereye bakalım?” diye sorgulamamız gerekiyor. Bunu yapamazsak, nereye varacağımızı tahmin edebiliriz. Geleceğimiz nokta şimdiki durumumuzdan çok daha iyi bir yer değil. Eğer, hayatı anlamlandırarak yaşıyorsak, insanlara yararlı bir şeyler yapıyorsak, elimizden gelen bu kadar ise ve biz bundan maddi ve manevi anlamda tatmin oluyorsak mesele yok. Aynen devam...! Ama böyle bir gidişi sorgulamaya kalktığımızda rahatımız kaçıyorsa, kendimizle yüzleşmemiz gerekiyor. İlla ki de bir yılbaşı etkinliği yapmak istiyorsanız, işte size etkinlik. Kendinizi sorgulayın... Geçmişinize bakın, geleceğinizi planlayın, kendinizi bir sonraki on yıla hazırlayın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.