
Delinin biri ters gidiyor..!
Şimdi seçim yenilgisini hazmedemeyen bazı yazarlar yine hakaret yazıları yazmaya başladılar. Kör kendini görmez misali alınan sonuçları, Yine Türk halkının akılsızlığına, veya meşhur şairleri, fikir babaları Aziz Nesin’in ifadesiyle, Türk milletinin aptallığına bağlamaya çalıştılar.
Bir tanesi de çıkmış Deveye Diken diye başlayan bir yazı kaleme almış.
Bu utanmaz arlanmaz ahlak yoksunu insanların, ne hakla bu yüce milletin özgür iradesine saygısızlık ettiklerini, kendilerinde bu hakaret etme hakkını nasıl gördüklerini, kimden güç alıp hangi batmadan beslendiklerini aslında bu yüce millet çok iyi biliyor.
Biliyor çünkü bildiği için bu hakaret ve küfür içeren siyasete pirim vermiyor. Kafalarını kumdan çıkarmayan bu mahluklar, arkalarının açığını göremiyorlar.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Konya Şubesi tarafından düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katıldı.
Konferans öncesi dernek binasında bir basın toplantısı düzenleyen Çölaşan, Türkiye'de vatandaşların gerçeği görebilecekleri kanalların kapatıldığını ve sanal bir ortam oluşturulduğunu belirterek, seçmenlerin yanlışları göremeden oy verdiğini savunuyor.
Atatürkçü Düşünce Derneğini Cumhuriyet Halk Partisinin bir şubesi gibi çalıştıran Çölaşan, Daha öncede Referandumda evet oyu veren seçmeni “İhanetle” suçlamıştı.
Şimdi elinde kalem bu dört cahil doğru, Diğer taraftan özgür iradesini sandığa yansıtan milyonlar yanlış öylemi?
Öyle değil elbet.
Fakat bunları karşına muhatap alıp yazmakla bunlar arlanmaz, yine bildiklerinden vaz geçmezler. Biz yine en iyisi Anadolu‘dan bir fıkra ile, bunlara cevap verelim.
Bizim Temel, yanlışlıkla otobana ters girmiş. Karşıdan gelenlerin, kimi ışık yakarak ikaz etmeye çalışmış, kimisi de el kol hareketleriyle durumu anlatmak için çaba sarf etmiş.
Bu arada yol helikopteri durumu fark ederek havalanmış, ters yönde giden temelin arabasının üzerine gelince anons etmiş. Bir deli ters gidiyor. Temel kafasını camdan çıkararak bağırmış, ne bir delisi hepsi ters celiyii.
İşte size yolunu şaşırmış bir örnek daha;
Levent Kırca,
Aydınlık gazetesinde yazıyor.
“Seçim sonuçları açıklandıkça suratlarımız düşüyor ve yüzümüzde hafif bir morarma oluyor, .anlıyoruz. Türkiye ameliyat masasında kalmış çok yazık çok diyor, .ve ekliyor;
“Çıkan sonuca bak Yazıklar olsun! Yazıklar olsun bize! Demek ki yeteri kadar koruyamıyoruz bize emanet edilen Cumhuriyeti, Duvarımda Atatürk’ün resmi asılı . Başımı kaldırıp bakamıyorum yüzüne, mahcubiyetten.”
Hayatı her zaman tiye alan komedi ustası, bu haliyle, başta Atatürk olmak üzere, duvarlarda asılı bütün resimleri kendine güldürdü.
Levent Kırca’nın kaleminden çıkan bu yazıları okuyan sanki memleket başkaları tarafından istila edilmişte bizim haberimiz yok sanır.
Sonra çıkan sonuca ve kendi başarısızlığına yazıklar olsun diyor.
Türkiye ameliyat masasında kaldı diyor. Yani önümüzde ölü bir Türkiye var artık demek istiyor.
Ve yine Atatürk’ü kullanıyor.
Ona mahcubiyetten duvardaki resmine bakamadım diyor.
Söylenecek çok şey var ama ne yaparsın ki ters yolda olduklarını, ampul de yaksan, selektör de etsen, el kol hareketi de çeksen anlamıyorlar.
Mesela sorsak:
Atatürk’ün annesin giysisi de olan çarşafı, siyasi yandaşları ayaklar altında çiğnerken de, acaba Atatürk’ün resmi o duvarda asılımı idi?
O gün hem Atatürk’ten hem de annesinden, neden hiç mahcup olmadı da? bu gün çok mahcup oldu.
Benim duvarımda Atatürk resmi yok.
Kocaman bir Osmanlı tuğrası ile bayrağını temsil eden tabela asılı.
Bu günde Osmanlı ruhunun içinde barındırdığı manevi birliğe, ihtiyacımızın olduğu gündür.
Bütün Dünya gıptayla bizi izliyor. Türkiye’nin bu yükselişini Yunan basını dahi, Sayın Erdoğan’ı Osmanlı sultanlarına benzeterek resmediyor.
Bizim ceddimizin yüceliğini, elin yunanı bile biliyor.
Yetmiş iki milleti içinde barındıran ecdadımla gurur duyuyorum.
Atalarım tarih boyunca, beni hiç mahcup etmediler.
Bende onları mahcup edecek yanlış yola hiç girmedim.
Bizim başımız dik Elhamdülillah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.