Açılım da Açılım!

Ülkemizin düşünce dinamiği hayli fazla. Sürekli yeni kavramlar, yeni konular ve yeni gündemlerle karşı karşıyayız. Bunlardan birisi de, ağzımızda artık tadı kaçmaya yüz tutmuş sakız haline gelen “açılım” meselesidir.

Türkiye’de bir terör sorunu vardır. Terörün bahanesi olmaz ama terörü hazırlayan nedenler olduğu da bir gerçektir.

Yıllardır terörle mücadele ediliyor, ülkenin kaynakları eriyor, şehit haberleri yüreğimizi yakıyor. Ama sorun bir türlü çözülmüyor.

Ve bir kısım insanlar sorunu çözmek için farklı yöntem arayışlarına gidiyorlar…

Hayır, çözülmese de terörle biz bu yolla mücadele etmeye devam edeceğiz” demek bir tercihtir. Ama akıllıca bir tercih midir? Elbette değildir.

Çok basit bir problemde bile bir iki denemeden sonra “bu böyle olmuyor” diyerek yöntem değiştiriyoruz…

Türkiye’de terör sorununu çözmek için konunun etraflıca değerlendirilmesi, devlete bağlılıkları azalmış insanların tekrar kazanılması, devlet ile aklı karışık olan Kürt kökenli vatandaşlarımız arasında tekrar güven ortamının oluşturulması gerekiyor.

Bunu sağlarsak terör bitmiş olacaktır.

Aslında devlet ile halkı barıştıracak başka açılımlara da ihtiyaç var. Ama şimdi onlardan bahsetmenin sırası değil!

Gelelim iktidarın açılımlarına…

Açılımın içinde ne olduğunu somut olarak henüz göremedik. Bir arayış içinde oldukları kesin. Niyetlerinin PKK’yı siyasallaştırmak, ülkeyi ayrıştırmak olduğunu zannetmiyorum. Bu çok önyargılı bir yaklaşım olur.

AKP’nin açılımındaki sorun, paketin içinde ne olduğunun bilinememesi… Onlar da kendilerini “gelin birlikte dolduralım paketin içini” diyerek savunuyorlar.

“Ne olduğu belli olmayan” açılım sürecinde sadece dağdan inenlerin görüntüleri kaldı aklımızda. Bu da iyi bir gösterge olmadı. Biz barış ve kardeşlik beklerken, tam aksine, vatandaşlarımızın “bu kadar da olamaz” tepkilerine yol açan bir durum ortaya çıktı. Bunda da DTP’lilerin samimiyetsiz, basiretsiz ve patavatsız tutumları etkili oldu.

Konu önümüzdeki hafta meclise gelecek ve biz daha somut olarak açılımla neyin kastedildiğini anlamış olacağız.

Bu tür konularda dengeleri korumak çok önemlidir.  Bunun için birazcık bakış açımızı genişletmek, diğerlerini de anlamaya çalışmamız gerekiyor.

Açılımı en fazla eleştirme hakkı, daha iyi bir açılım projesi sunanlarındır. Ve proaktif politika üretenlerindir. Eğer birilerinin ürettiği politikanın peşinde gitmeye devam ederseniz çok fazla ileriye gitme şansınız olmaz.

Sonuç: Siyaseti pek sevmem ama iktidar partisi olsaydım, hem Kürt kökenli vatandaşlarımızı hem de şehit yakınlarını, gazileri ve duyarlı vatandaşları da yanına alan bir politika izlerdim. Düzlemin her iki tarafından aklıselim sahibi kişileri bir araya getirirdim.

Muhalefet partisi olsaydım, AKP’nin ürettiği politikaların peşine düşüp kendimi sloganlara hapsetmez, kendim AKP’ninkine beş atan bir açılım üretir ve sadece belli bir kesime değil, 70 milyona kendimi kabul ettirirdim.

Ama ben bir yazarım ve yazarlar için her şey çok kolay. Sadece yazıyorsunuz, o kadar!

Son sonuç: Açılım gerekli ama siyasi rant beklentisinden bağımsız olarak akıllıca planlanması lazım. Açılımın sonucu da daha güçlü, büyük ve yaşanabilir bir ülke ortaya çıkarması lazım. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serhat Atabey Arşivi