
1960 model Konyaspor, hangi model Beşiktaş'tan puan aldı?
Beşiktaş’ın Hocası Schuster, Konyaspor maçı sonunda ''Buraya geldiğimde rakiplerden 1960'ların futbolunu beklemiyordum. 2010'da böyle futbol oynanması beni de şaşırtıyor'' diyerek kaybettiği puanlara mazeret arıyor.
Schusterin bu söylediklerine daha detaylı bakacağız. Önce İnönü’deki Konyaspor’u bir irdeleyelim.
Birkaç haftadır Konyaspor’la ilgili sorulara “Ziya Doğan’a şöyle maçsız birkaç ay versek, ideal kadroyu bulacak” diye cevap veriyordum. Geçtiğimiz 12 haftada Ziya Doğan’ı en çok eleştirdiğimiz nokta kadrodaki istikrarsızlığıydı. Beşiktaş maçına Konyaspor, elindeki malzemeyi en iyi kullanan bir kadroyla çıkmıştı. Bizimde sezon başından beri dememiz buydu.
Elinizde yırtıcı bir Hakan varsa. O’nu mutlaka kullanmanız gerekir. Gördük ki Hakan, Hilbert’i sağ kanatta mahvetti. Üstelik Hilbert hakemin iyi niyetiyle sarı kart görmekten kurtuldu. Yoksa Hakan her top alışında bastı geçti Hilbert’i.
Veya Montano. Böyle maçlarının adamı olduğu belliydi. Attığı paslarda bunu gösterdi. Topu saklaması, oyunu sete çevirmesi, arkadaşlarının hücum alanına yerleştirmesi… Attığı iki kritik topun biri zaten gol oldu. Sağ kanattan sola
Tamam. Beşiktaş mutlak goller kaçırdı bu maçta. Herkesin dediği gibi maç 4-1, 5-1 çok rahat olurdu. Ancak, son 10 dakikada Erdal’ın final paslarındaki becerisi iyi olsa, Konyaspor’un galibiyetini konuşuyor olabilirdik. Zaten bu haldeki Beşiktaş’ı yenmek için çıkarsanız yenersiniz, Ziya Doğan’ın bu başarılı taktiği alkışlanmalı.
Bundan sonra Konyaspor’un içerde Kasımpaşa ve Gençlerbirliği maçlarında alması gereken 6 puan var. Sivasspor ve Galatasaray’la içerden alınacak extra puanlar ikinci yarı için ümitleri daha da artıracak.
Gelelim Schuster’in yukarıdaki 1960 model sözlerine.
Konyaspor’un bugünkü takım değeri 13 milyon Euro, Beşiktaş’ın ise 103 milyon Euro. Yani Beşiktaş kendisinden 10 kat daha düşük değerli takımı yenemiyor. Bunu 1960’ların futbolu olarak görebilirsiniz tabii… Mesela Schuster, kendisini 18 kişilik kadroya almadığı diye kapıları tekmeleyen Fatih Tekke Konyaspor’da olsa en az 10 puan daha fazla alabilirdi. Maçta Holosko yerine Fatih olsaydı, o golleri kaçırmazdı tabi. Eeee, keyfi olarak başarılı futbolcuyu takımın ihtiyacı iken almamak 1960’larda değil 2010’ların futbol anlayışı… Bizimkisi ilkellik işte.
Maçta Beşiktaş, Konyaspor’un iki katı daha fazla faul yaparak, rakibinin hızlı kontratağa çıkması çoğu kez engelledi. 2000’li yılların Ersun Yanal takımları ile Bülent Uygun takımları rakibi faulle durduran iki efsane! Hocalardır. Schuster belli ki bu maçta onlara özenmiş olmalı. Dünyada rakibi faul yaparak oynatmamak üzere kurulu plan hangi yıllarda kaldı, hatırlayanınız var mı?
Beşiktaş bu ligde 14 gol yemiş. Bunların çoğunluğunu evindeki maçlarda bu 1960 model takımlardan. Neden acaba? Futbolu tek yönlü düşünüp, savunma yapmayan oyun yapısından olmasın. Maçın sonları yaklaşıp durum 2-2 iken Mehmet Aurello’yu stopere çekme dahiyane fikri ile Konyaspor’un bu sürede orta sahayı ele geçirip, Beşiktaş kale önünü yol geçen hanına çevirmesine kim sebep olmuş olabilir? Tabiî ki Schuster.
İspanya’da geçen yıl bu Barcelona’yı yenemeyiz diyende bay Schuster’di. Ancak Ziya Doğan hafta içi kendisinden 10 kat pahalı bir takımı hep yeneceğini söyledi durdu. Sizce rakibe mağlubiyeti baştan kabul etmek futbolda hangi yılda yaşayan bir hocanın tavrıdır.
Kabul edelim, Beşiktaş’ın çok bonkör bir başkanı var. Kimi isterse getiriyor. Paranın pulun önemi yok. Fakat rakibe ve geldiği ülkeye saygı gösteren hoca ve oyuncuları tercih etmezse “Çarşı”sına Pazar bulamaz.
Konyaspor ise taze umutlarla devre arasını beklemeye devam edecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.