
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
Ne tuhaftır koltuk sevdası. Saplantı, ihanet, yalan, dolandırıcılık, karanlık ilişkiler ve türlü çirkinlikleri barındırır bünyesinde. Sanırım farklı bir ego tatmini. Siyaset açısından değerlendirdiğinizde ise benim yazmaktan hayâ edeceğim çarpıklıklarla doludur.
Geçmiş ve geçmekte olan ülkem siyasetçilerini gözden geçirenler bana hak verecekler. Aziz Nesin romanları bile az gelir onları tanımlamaya. Yapışmışlardır bir kere koltuğa ya bırakamazlar. Bin türlü cambazlıklar, dalavereler peşinden koşarlar.
Siyasette pişkinliğin sebebini araştıranlara nacizane ben yanıt vereyim. İlk etken vatandaşın aşırılığa gidip partizanlık yapması, diğeri ise geçmişi bırakın daha dünü unutacak bir hafızaya sahip olması.
Sağ- sol kavramları birbirine gire dursun, arka planda bin türlü çıkar ilişkileri dönsün bizim partizanlar umursamazlar. Gözlerinde devleştirdikleri politikacıları hata yapmaz. Diğer siyasi partiler ağızlarıyla kuş tutsalar yaranamazlar. Halbuki görmek istemezler ki ülke için yapılana, vatan için , inanç için yapılana köstek olmak hatta eleştirmek bile en büyük vatan hainliğidir. Yanlışı saplantılı oldukları parti için desteklerken anlamazlar ki milyonlarca şehidin kemiklerini sızlattıklarını.
Vebali bu denli ağır olan bir yükümlülüğün altına rahatça girebilmek ve hala hatada ısrarcı olabilmek kanımca insanoğlunun en büyük cehaletidir. Yazıktır, ayıptır , günahtır. KUTSAL SEVGİLER BİR SİYASİ PARTİYLE TAKAS EDİLMEYECEK KADAR DEĞERLİDİR.
Gelelim diğer açıklamaya. Siyasetçilerin ve basının rahatlığının kaynağıdır bu gerçek. Bizim halkımız çabuk unutur. İktidarı döneminde ülkeyi batıranlar, yüce divanda yargılananlar, dolandırıcılıkları ayyuka çıkanlar, bugün meydanlarda nutuk atabilir, şereften, onurdan, halka hizmetten bahsedebilir. Korkmaz, çekinmez, utanmazlar. Bilirler ki bu milletin hafızası zayıftır. Hele birde yaptıkları ayyuka çıkıp siyasetten geçici bir ayrılık yaşasalar bile daha sonraki dönem kendince aklanmış olarak çıkarlar.
Tablo bu denli renkli olunca, gerçek kabul edilen yalanlarla dolu bir dünya çıkıyor karşınıza. Halktan kopuk, milletin güvenmediği bir siyasetin temelleri de böyle atılıyor işte.
Siyaset dünyası bizleri şaşırta ve eğlendire dursun yazının başlığına konu olan bir isimden nam-ı diğer CHP’nin yeni akıl hocasından bahsetmek istiyorum sizlere.
Aziz Nesin’inde dediği gibi yaşar, ne yaşar ne yaşamaz konumunda olan bu zat, Yaşar Okuyan. Hani Gandi Kılıçdaroğlu’na e- muhtırayı fısıldadığı söylenen efsane kişilik.
Çocukluğumda milliyetçi ağabeylerin dillerinde düşürmedikleri, şimdi ise adı geçtiğinde konu değiştirdikleri Okuyan , renkli siyasetin rengi belli olmayanlarından.
“Sağcı da olmadım solcu da ben hep milliyetçiydim” diyen Okuyan, MHP’li siyaset anlayışını halka hizmet için Anap’ta kullanmasına (!), Demokrat Parti ile olan flörtünden Yaşar Nuri Öztürk’le olan kavgasına, Ergenekoncu isimlere yakınlığından Cumhuriyet mitinglerine desteğine, tekel işçileri için başlattığı ölüm orucundan (?), bakanlığında aldığı akıl almaz kararlarına ve kavgalarına kadar oldukça ilginç bir siyasi geçmişe sahip.
Göreve geldiğinden hemen sonra,SSK'larda yaşanan sıkıntıları iki yıl içinde çözeceğini, aksi takdirde istifa edeceğini açıklar. Yıllar geçmesine rağmen sürekli 'İki yıl sonra istifa edeceğim' demeye devam eder.
Tüm zamanların en popüler Çalışma Bakanı olur.1999 Ağustos'unda Türkiye'de şimdiye kadar kimsenin yapmaya cesaret edemediğini yapar, mezarda emeklilik yasasını TBMM'den geçirir.
Bu renkli bakanlık macerasının ardından Mesut Yılmazla anlaşmazlığa düşünce soluğu 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi MHP'de alır.
Şimdilerin tekrar popüler ismi olan ve Kılıçdaroğlu’nun duayla andığı Okuyan’la ilgili en ilginç tespiti Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür yapmış. “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak diye bir söz vardır. Bunun tipik bir tezahürü ile karşı karşıya bulunuyoruz”.Okurken çok eğlendim, daha iyi bir tanımlama olamazdı.
Milliyetçisi, solcusu, hatta terör yanlısının kol kola girip referanduma hayır çığırtanlığı yaptığı bu günlerde, Yaşat Okuyan’ın yıldızı yeniden parlayacak gibi görünüyor. Yalnız unutmaması gereken bir gerçek var ki kendini genel başkanını bile rahatlıkla harcayabilen bir parti, gün gelir Okuyan’a da yol verir.
Ömrümüz varsa bekleyip göreceğiz. Değerlerin bittiği değersiz bir siyasetle daha neler yaşayacak güzel ülkem.
Selam ve dua ile
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.