
Ya Bütün Olanları Sağcılar Yapsaydı?
Nasıl bir ülke ki burası, devletin hâkiminin savcısının üye olduğu bir kurum bir terör örgütüne sahip çıkabiliyor. (YARSAV’ın açıklamalarını bir hatırlayın). Bir üniversite rektörü Cumhurbaşkanına hakaret edebiliyor, binlerce şehit verdiğimiz bir ülkede terör örgütünün elebaşı cezaevinde “Aman ölmesin” diyerek adeta gözünün içine bakıp besleniyor. Keş bir grup ayet sözleriyle kafa buluyor. Örnekler o kadar çok ki. Yazmaya devam etsem hem satırlar sığmaz, hem siz hem de ben bunalırım. Bu çirkin açıklamaların ve icraatların azalacağını düşünmekse yalnızca iyimser bir hayalden öteye gitmiyor. Çünkü icraat çok tepki yok genel anlamda. Hele son yaşananları gözünüzün önünden geçirin. Ne söylemler, ne hakaretler edildi ama ya fark etmedik ya da artık kanıksadık. Çünkü başka türlü bu denli tepkisiz olmak akıllı işi değil. Özellikle basın ve medya alanındaki yaşananlar nasıl izah edilebilir ki?. Düşünün ki bir gazetenin yazarı sizin inancınıza hakaret ediyor, sizi küçümsüyor ama siz onun mensubu olduğu gazeteyi inatla almaya devam ediyorsunuz. İmam hatiplilere utanmadan terörist diyor kimse ağzını açmıyor. Bütün bunlara karşın toplumsal sorunlara, manevi ve kültürel değerlere duyarlı olan ve bu eksende haberler yapan gazetelerse çok fazla tercih edilmiyor. Aksine, birinci sayfasında bölücülük, üçüncü sayfasında cinayet ve iç bölümleri ağır cinsellik kokan haberler(?) yapan gazeteler alınıyor. Başkalarının hayal ürünü cinsel sorunları ve birkaç teşhirci kadın fotoğrafı tercihimizin yönünü tayin ediyor. Televizyonların durumu daha enteresan. Akşamları ekranın önünden gözümüzü kırpmadan izlediğimiz dizilerde aile içi entrika ve ensest ilişkileri nasılda kabulleniyoruz. Televizyon programları, yarışmalar değerlerimizle dalga geçip, kolay yoldan para kazanma metotlarını öğretirken bizler ekran karşısında heyecandan ecel terleri döküyoruz. Sonra ağzımız açıldı mı da mangalda kül bırakmıyoruz. Peki, nasıl oluyor da bu hale geldik diye soracak olursanız kanımca kendimizi küçümsemekten ve “Öteki’ye” özenmekten.Çünkü çoğunluğun ortak değeri “En kötü” olabilirken bize oldukça uzak değerlerde yapılan her şey “İyi- mükemmel- hatasız” oluveriyor. Aktarmak istediğim konu siyasi nitelik açısından örneklendirdiğimde daha da anlaşılır olacak. Örneğin son seçimde sağ kesime verilen toplam oyları parti ayırımı yapmaksızın toplayın. Karşınıza çok büyük bir oran çıkacaktır. Türk halkının büyük bir kesiminin sağ görüş çizgisinde olduğunu göreceksiniz. Buna karşın toplum içerisindeki etkileri hiçte öyle değil.
Tüm bunların ışığında düşünün ki son yaşananları ya sağ kesim gerçekleşseydi neler olurdu? Örneğin gözaltına alındılar diye kıyametler kopan Çağdaş yaşamcıların iddia edilen suçlarını eğitim alanında bayrağımızı Dünya’nın öbür ucunda dalgalandırmayı başaran Nur Cemaati yapsaydı, Ergenekon terör örgütü MHP veya BBP bünyesinde bir örgüt olsaydı, yargıya düzenlene saldırı, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar falan bir cemaate mensup kendini bilmez üyelerce gerçekleşmiş olsaydı, medyada geniş yer bulan ve sosyetenin birçok ismin yakalandığı uyuşturucu operasyonlarında diyelim ki Adnan Hoca’nın bir talebesinin adı geçseydi olabilecekleri düşünebiliyor musunuz?. Verdiğim örneklerden herhangi birisi gerçekleşseydi inanın Türkiye’de dengeler alt üst olur, ordu göreve çağrılır, mitingler düzenlenir aylarca medya gündeminden düşmezdi. Bu kadar da olmaz diyenler Deniz Feneri davasında kopartılan yaygarayı bir hatırlasınlar ne denli haklı olduğumu görecekler. Şimdi kimse beni sol düşmanı olarak adlandırmasın. Niyetim her daim karşısında olduğum kutuplaşmalara bir yenisini eklemek değil. Muhakkak ki farklı fikirler zenginlikler meydana getirir. Karşıt görüşleri öğrendikçe kendi görüşünüzü daha nitelikli değerlendirirsiniz. Ki kendi çevremde de hayat görüşü benimle taban tabana zıt birçok arkadaşım var. Ve açıkça itiraf etmek gerekirse onlardan çoğunlukla gördüğüm hoşgörüyü benimle aynı çizgide yaşayan insanların genelinden göremiyorum.Ayrıca onlarla görüştüğüm zamanlarda kendi doğrularımı, yanlışlarımı çok daha iyi tahlil edebiliyorum. Aktarmak istediğim yalnızca algılamadaki sıkıntılar. Uygulanan ayırımcılık rahatsızlık verici boyutta. Şüphesiz ki kim yaparsa yapsın hata muhakkak hatadır ve bedeli ödenmelidir ama bu bedel, ödeyenin siyasi ve Dünya görüşüne göre değişmemeli. Selam ve dua ile
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.