
TAPU SENEDİ İLE EVLİLİK
Kadının evliliği, sağlam bir mantığa dayalıdır. Kurduğu birliktelikte kendini özdeşleştirdiği şey, erkekten ziyade onun taşınır-taşınmaz maddi varlıklarıdır. Hedefindeki erkek çoklukla bir insan olmanın gerisine düşer, gözüne bir tapu senedi, bir araba, bir maaş gibi görünür. Ara sıra da bir insan suretine girer.
Eminim eş bulmak için televizyonlardaki evlilik programlarına katılan bayanları izlemiş olan hiç kimse, söylediklerimi şaşırtıcı bulmamıştır.
Tersinden bakıldığında, erkeklerin aksine kadınlar arasında kendinden daha düşük profilli birine aşık olma ya da böyle biriyle evlenme oranının yok denecek kadar az olmasını daha iyi kavramak mümkün hale gelir. Demek istediğim şu ki, örneğin memur bir bayanın bir semt pazarcısı, bir inşaat işçisi, bir su tesisatçısı ya da bir garsonla evlendiği görülmüş bir iş değildir. Bir inşaat işçisi ne kadar yakışıklı ya da iyi kalpli olursa olsun, onun gözünde ve kalbinde evlilik için somut bir seçenek oluşturamaz; ancak erkekler dünyasında bunun pek çok örneğine rastlanabilir. Çünkü aslında normal bir erkeğin bir kadından romantik ve erotik sevgi dışında önemli bir beklentisi yoktur. Bu ise, kadının bakış açısından bin kez daha masumdur.
Karşı cinsle ilişkiler üzerine yazan İlhan Uçkan’ın sözleri dikkate değerdir: “Bir kadın eşini kendisini aldattığı zaman değil, genellikle maddi ihtiyaçlarını karşılayamadığı zaman terk eder.”
Yazımızın başlığı, bayan okurların ilgisini daha çok çekmiş olabilir mi?.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.