
SUÇLULAR SEVGİYE DAHİLDİR
Evet, suçlular da sevgiye dahildir. Her şeyden önce, suç işleme yeti ve arzusunun insan doğasının kadim temellerinden biri olduğunu bilmek durumundayız. İnsan yasaklara ilgi duyan, onları çiğnemekten ve suç işlemekten keyif alan bir varlıktır. İnsanlar suç işlememiş olsaydı, Allah onları yok ederdi. Başka bir deyişle, suç işlemekten daha anlamlı olan şey, pişmanlık duyabilmektir. Pişmanlık, tövbenin kendisidir. Tersinden bakılırsa, pişmanlık duymayan kimsenin insanlıkla sıkı bir ilgisi kalmamıştır. Çünkü vicdanı sakatlanmıştır. Bu bağlamda, şefaat ile ilgili hadisleri dikkatle gözden geçirmenizi öneririm. Orada göreceğiniz panorama hem gözlerinizi yaşartacak, hem de olasılıkla sizi biraz şımaracaktır. Bu arada, elbette ki insanlığın en güzeli ve hayırlısı olan Hz. Muhammed’in neden büyük olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Kütüb-ü Sitte’den Birkaç örnek vermeden önce, şefaatin öncelikle ve özellikle suçlular için olduğunu belirtmekte yarar görüyorum. 1. Resulullah (sav)\'a: “...Ümid edebilirsin, Rabbin seni bir Makam-ı Mahmud\'a gönderecektir.” (İsra, 79) ayetinde zikredilen Makam-ı Mahmud\'dan sual edildi. Resulullah (sav): “Bu şefaat\'tir” diye cevap verdi.” 2. Resulullah (sav) buyurdular ki: “Her peygamberin müstecab (Allah\'ın kabul edeceği) bir duası vardır. Her peygamber o duayı yapmakta acele etmiştir. Ben ise bu duamı kıyamet gününde, ümmetime şefaat olarak kullanmak üzere saklı tuttum (kullanmayı ahirete bıraktım). Ona, inşaallah, ümmetimin şirk koşmadan ölenleri nail olacaktır.” 3. Rezin şunu ilave etmiştir: “şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler içindir. Örneğin bir adamın ateşe atılması için emir verilir. Giderken, (dünyada) susadığı zaman kendisine su vermiş olduğu bir adama rastlar, onu tanır ve ona: “Benim için şefaat etmeyecek misin?” der. Adam: “Sen de kimsin?” diye sorunca: “Ben sana falan gün su içirmemiş miydim, hatırlamadın mı?” der. Adam onu tanır ve (Allah nezdinde) onun lehinde şefaatte bulunur. Adam da böylece geri çevrilir ve onunla birlikte cennete girer.” 4. Resulullah (sav) buyurdular ki: “Ümmetimden (alim, şehid, salih) bazıları vardır, birçok kabilelere şamil bir cemaate şefaat eder. Bazıları vardır, bir kabileye şefaat eder. Bazıları vardır, bir bölüğe şefaat eder. Bazıları da vardır ki, tek bir kişiye şefaat eder ve cennete girmesini sağlar.” 5. Resulullah (sav) ile birlikte Mekke\'den çıktık. Medine\'ye gitmeyi arzu ediyorduk. Yolun bir yerine (Azvera\'ya) ulaşınca, Efendimiz ellerini kaldırıp Allah\'a dua etti ve secdeye kapandı. Uzunca bir müddet öylece kaldı. Sonra kalkıp yeniden ellerini kaldırdı, yine bir müddet secdede kaldı. Sonra tekrar secdeye kapandı. Yani bunu, üç kez secde halinde tekrar etti. Sonra bize dönüp şöyle dedi: “Ben Rabbimden talepte bulundum ve ümmetime şefaat ettim. Rabbim, ümmetimin üçte birini bana verdi. Ben de Rabbim için şükür secdesine kapandım. Sonra başımı yerden kaldırıp, ümmetim lehinde mağfiret için tekrar talepte bulundum. Bana ümmetimin üçte birini daha verdi, ben de Rabbime şükür secdesinde bulundum. Sonra başımı kaldırdım ve ümmetim için tekrar talepte bulundum, bana ümmetimin son üçte birini de verdi, bu yüzden ben de Rabbime tekrar şükür secdesi yaptım.” Görülüyor ki, insanların en seveceni olan Güllerin Efendisi’nin aklı sadece dünyada değil, ahirette de bizlerde olacaktır. Özellikle de günahkar olanlarımızda… Tıpkı bir annenin aklının evden uzaklaşan çocuğunda kalması gibi bir şeydir bu. Gece gündüz onu düşünür, onun için kaygılanır, ona dualar eder durur. Hatta başına bir iş geldiğinde rüyasında görür ve hemen telefona sarılır. Ona sağ salim kavuştuğunda ise, sanki dünyalar onun olmuştur…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.