Mustafa Azılıoğlu
Mustafa Azılıoğlu

Rey Tercihleri Üzerine Hür Bir Tahlil.

Mevcutlar içinde kendimize aklımıza ideallerimize en yakın hissettiklerimize mart ayında oy verip seçeceğimiz adamları başımıza getireceğiz. Oy verdikten sonra geçecek olan bir beş yılın sorumlusu müsebbibi olacağız. Güven liyakat ehliyet basiret feraset meselesi işin bir başka cephesi.Kimimiz bu kıstaslara riayet edeceğiz,kimimizde etmeyeceğiz.Parti pırtı,eş dost hısım akraba,mahalle,komşu Saikleri üzerinden sandıkta irade beyanında bulunacagız.

Yanlış tercihlerden boşa geçecek bir beş yıldan emin olabilmek için oy verirken nelere dikkat etmeliyiz. Kendime en yakın olan çevreme sordum bu soruyu. Eşim, oy vereceği adayda ilk planda tevazu, efendilik arıyor. Büyük oğlum, Ehliyet, liyakat istiyor. Küçük oğlum ise, doğruluk dürüstlük yanında kamu kaynaklarının usulünce harcanmasını sağlayacak yeni bir adayı işaret ediyor. Yeni açılım ve kaynaklar, projeler, gelecek vizyonu şehir ve ülke diyor.

Peki, halk ne düşünüyor.

Halkın doğru karar verip vermediği hususu yıllardan beri bir tartışma konusu. Halk hep kendi inisiyatifi arzu ve istekleri ile mi iradesini sandıkta yansıtıyor. Yoksa kadın eş için koca, ihtiyar dede nine için torun, okuyup yazması olmayan mahalleli için köyün mahallenin veya sokağın kelek keseninin tavsiye, baskı ve işaretleri mi belirleyici oluyor.

 Dedem merhuma Latince okuma yazmayı ben öğretmiş idim.Seçim zamanlarında dedem olmasa da,annem ve neneme şu partiye şu adaya oy verin diye baskı önermede bulunan bendim biliyorum.Öbür tarafta yakın çevremiz içinde siyasetle iştigal edip ilk siyasi söylemleri dinlediğim dedemin damadı Berber Hüseyin Emmimin bir gün önce eve gelip,dedem rahmetliye aman Mustafa ağa oyunu bizim partiye at dediklerini şimdi çok net hatırlıyorum.Geçmiş dönemlerde kullanılan oy ve irade beyanları bireye özgü hür ve bağımsız değildi.Bir şekilde bir yerlerden gelen işaretler neticesi oy tercihleri belirleniyordu.Bugün nispeten de olsa,o günler gibi değiliz.Bizim ailede oy belirleme iradesine 80 sonrası hiçbir zaman müdahil olmadım.Eşim ve kızlarım sadece usulen benim kime oy vereceğimi öğrenmek için bana danışır,ben asla onlar üzerinde bir baskı unsuru kullanmam.Çünkü onlar kime neden oy vereceklerini bilirler.

Eğitim kültür ve dünyayı algılama yorumlama yeteneği gelişmiş toplum ve mekânlarla geri kalmış sanki bir çobanın sürüklemesi ile yol ve mesafe kat eden kesimlerde ortaya çıkan iradenin elbette aynı irade olması beklenemez. Nitelikli oy ile gelişigüzel işaret edilip verilen oy aynı oy değildir.

Seçmen profillerinin yüksek eğitim kültür zekâ düzeyi batı toplumlarında doğuya nazaran bir hayli yüksektir. Batı toplumları bugün birçok alanda doğudan öndedir. Doğru isabetli tercih yap(a)mayan dolma akıllı! bir seçmen kitlesi  ile ufuk-uzak görüşlülük sahibi, gelecek öngörüsü olan, bir önceki ve sonraki arasında doğru kıyas ve mukayese yeteneğine sahip seçmen kitlesi tabii ki aynı seçmen olamaz.

Gelişmiş kalkınmış ilerleme kat etmiş yüksek toplum ve mekânların, geri kalmış, eğitim seviyesi tamamlan(a)mamış kesimler üzerinde bir hak ve üstünlük sahibi olmalıdır gibi bir düşüncem de yoktur. Her oy kendince değerlidir. Lakin yanlış ve isabetsiz tercihler sadece tercih sahibini değil, tüm kesimleri bağlayacağından, bu yüzden ortaya çıkacak başarı ve başarısızlık kendisi gibi bulunulan çevredeki herkesi bağlayacaktır. Milletin basireti üst düzeyde doğru olabilir, lakin mikro anlamda yanlış da olabilir.

Seçmen profilleri üzerinde uzun uzadıya akademik tez verircesine her şeyi kılı kırk yarıp sonuçlara ulaşmaya kalkışırsak doktora konusuna girmiş oluruz. Oysa biz kısa ve kesin fikrimizi beyan edeceğimizden ispat etme mükellefiyetimizde yoktur. İster kabul görür isterse görmez, o bizim işimiz değildir.

Sonuç bölümüne gelirsek, Ülkemizde seçmen profilleri etkileme ve etkilenmeye açık bir sahadır. Bunca para, billboard (ilân tahtası), pano, reklam, afiş kısaca halkla ilişkiler propaganda çalışmaları bizim gibi henüz aydınlanma kalkınma ilerleme sahalarının avlusundaki toplumlar için birilerine bolca para kazandıran bir geçim yoludur.

Ortada bir seçim var.

 Netice de, bir seçici- aday belirleyici –elit- imtiyazlı kesim ve bu kesimin öne sürdüğü seçilmesi istenen adaylar var. Öbür tarafta, ortaya sürülenleri tasdik edip onaylayacak bir seçmen kitlesi var. Aday belirlemeler, mevcutlar içinde ne kadar hakkaniyet içindedir bilinen bir gerçektir ki,oy pusulasına yazılan her aday, ismi çizilen diğer adaylardan her açıdan kaliteli, ehil, liyakatlidir denilmesi doğru değildir.Oy pusulasına yazılanların bir çoğu imtiyazlı bir elitin tavassutu ve oluru ile yazılmıştır o kadar. İçlerinde gerçekten doğru tercih ve kararlar sonucu yazılanlarda yok değildir.

Bütün bunlar benim tespitlerim, sizler katılıp katılmamakta bir okuyucu olarak elbette serbestsiniz. Sizi etkileme gibi bir niyetim asla söz konusu değildir.

Demem odur ki, bu seçimlerde bir sonraki beş yılın bir bakıma mimari mesulleri olacaksınız. Eğer doğru tercihler yapar, mevcutlar içinde nitelikli adayları başa getirirseniz, geleceğinize doğru yön vermiş olursunuz.

Önümüzdeki yıllarda, afiş, reklam, halkı etkileme materyallerinin kullanılmayıp, sokakların kirletilmediği bir havada seçmenlerin hür iradesi ile hiçbir baskı ve dayatmanın olmadığı, hatta adayların sivil toplumun inisiyatifi ile ve hatta tercihli oy sisteminin kullanılması ile gerçek halk iradesinin sandıkta tecelli edeceği günlerde oy kullanmak dilek ve temennilerimi ifade ederek nokta demek istiyorum.

Son olarak, bir toplumun ileri veya geri kalmasının kıstasları içinde doğru tercih ve kıstaslar üzerinde irade beyanı sonucu başa gelen idarecilerin kalite ve kalitesizliklerinin de payı vardır. Bir alt önermede seçmen profilinin niteliğindedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Azılıoğlu Arşivi