Mustafa Azılıoğlu
Mustafa Azılıoğlu

Konyanın Üçüncü Başbakanı

Afif Evren’i tanıdıgımda 11 yaşında ya var ya yoktum.Tek katlı nezih temiz ve sıcak bir kütüphanede siyah paltosu ve fötr şapkası ile sanki Prens Sabahattin’i andıran siması ve duruşu ile hafızamda bir idol olarak hala muhayyilemin bir köşesindedir.Tarihe mal olmuş bir kişinin,çocuk sayılacak bir yaşta bana okumam için önüme koydugu kitapları o zaman okumuştum okumasına ama ne kadar anladıgımı buğün bile hala  inanın bilmiyorum.

 Dönemin önemli insanları benim hep ilgi alanımın bir parçasını oluşturmuştur.Eger bir dönemi iyi anlamak istiyorsak,ki anlamak her aydının en önemli önceligidir;Çağın aydınlarını siyasi ve edebi aktörlerini çok iyi bilmeyi icap ve iktiza ettirir.Bize öğretilen tarihin söylenmemiş yerlerinin var oldugunu biliyorum.Eksik içinin dolması gereken yerleri olduguna inanıyorum.Birtakım saiklerin baskısından olsa gerek, gerçegi tüm detaylarıyla resmetmez.Mesela,Ruslarla biz tarih sahnesinde bir çok kereler karşı karşıya gelmişiz.Çogunda yenilmişiz.Adamlar İstanbul Yeşilköyüne kadar gelmişler.Bizimle Ayastefanos Anlaşmasını imzalamışlar,biz hala zaferden kahramanlıklardan bahsederiz.Devletin uyguladıgı denge politikası geregi İngilizlerin destegi sonucu,Rusların İstanbul Yeşilköy’de durduruldugunu,yine yıllar sonra  bu seferde  Rusların destegi sonucu möntrö nün ülkemiz lehine döndürüldügünü söylemeyiz.Oysa Tarih ibret ve ders almakiçin degilmidir.Deli Petro degilmidir “Yenile yenile yenmesinide bir gün ögrenecegim” diyen.Balkan hezimetini bilmemiz bizi küçültmez aksine milli şuuru daha dinamik ve güçlü kılar.Viyana Kapıları,Adriyatikten Çin seddine lafları beni artık heyecanlandırmıyor.Mizancı Murat’ın,Ali Suavi’nin,Prens Sabahattin’in,İbrahim Temo’nun,Gaspıralı İsmail’in “Bu Ülke Nasıl Kurtulur” düşünceleri,nasıl yabancı entelijansıyanın agına istemeyek takıldıkları,neden ideallerinde başarısız oldukları benimilgialanımıişgal ediyor.

Bir dönemin yükselişi o dönemin aktörlerinin kalitesinden oldugu kadar sosyal yapının ve kanaat önderlerinin niteligi ilede alakalıdır.Aynı şekilde çöküş dönemi içinde bu tez geçerlidir.

Osmanlıyı uzun uzun anlatmaya gerek yok,son çöküş dönemi içinde herhangi bir tarihi şahsiyeti ele alıp inceledigimizde gerçek ortaya çıkar.Sultan 2.Abdülhamid’in hatıralarını,Gazi Mustafa Kemal’in nutkunu,Prens Sabahattin’in “Bu Ülke Nasıl Kurtulur”çalışmasını,Bernard Lewıs’in “Modern Türkiyenin Doguşu”nu,Andrew Mango’nun”Atatürk”ünü,yine Lord Kinross’un “Atatürk” çalışmasını,Sait Halim Paşa’nın,Ali Ulvi Kurucu’nun hatıralarını,dönem içinde İstanbul Ankara İzmir ve Konya içindeki yabancı yazar ve görevlilerin rapor ve hatıralarını okuyup dönemin şartları içinde objektif süzgeçten geçirmeden,tarafsız kanaat edinebilmek asla mümkün degildir.

Abdullah Cevdet için dinsiz denilir.Pozitivistdir evet.Ama ben onun dinsiz oldugu kanaatinde degilim.Ziya Gökalp’i 1922 yılında yazdıgı makaleleri okuyarak anlamaya çalışıyorum.O bence Yusuf Akçura kadar türkçü,Mehmet Akif,Sait Halim Paşa kadar islamcı,  jeune turks kadar osmanlıcıdır.

 Şurası bir gerçektir ki,çogumuz neden niçinleri hiç sorgulamadan oldugu gibi önümüze konan herşeyi oldugu gibi kabul ederiz.Halbuki bir sorgulama yapılması gerekmezmi? Elbette gerekir.Bunlardan biriside Ülkeyi terkedip parise kaçan dönemin aydınlarının orda nasıl hangi kaynaklarla hayatı idame iaşe ve ibate edilme keyfiyetidir.Parise giden osmanlı aydınlarını hatırlayınız.Oralarda gazete dergi çıkarmışlar,onları nasıl finanse etmişler,kime satmışlar,pariste kim okumuş,hangi para ile geçinebilmişler bu kısımlar tabii ki çok degerli tarihçi hocalarımız tarafından bize anlatılmadı.Sadece gazete  dergi çıkarttıkları ifade edildi.Hangi kaynakla hangidestekle bu işler yapıldı tabiiki yok.

Sultan Abdülhamid Han’ın Hatıralarını okuyorum.Okuyunca irkildim.Mizancı Murat’ın ve parisli jön türklerin nasıl fransızlar tarafından devlete karşı kullanıldıklarını hayretler içinde ibretle müşahede ettim.Megerse Abdülhamid Han,ülkeyi kaçıp terkeden Genç Osmanlıları pariste  Fransızların agına düşmesin diye finanse ediyormuş.Ne büyüklük ya rabbim.

Gelelim esas konumuza.Son dönem Konya Tarihi ile ile ilgili derli toplu bir kitap oldugunu ben görmedim,varsada ben bilmiyorum.Halbu ki,o Kadar çok kaynak el altında mevcut ki.Afif Evren başta olmak üzere,dönemin yazar düşünürlerinin yazı ve mektupları gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor.Başlı başına 20’li yıllardan itibaren vilayetten Ankara’ya çekilen telgraflar bile birer önem taşır.

Afif Evren,Celalettin Kişmir,Mazhar Babalık gibi Osmanlıdan Cumhuriyete geçişin her iki dönemine tanıklık etmiş siyasi ve edebi aktörlerin hatıraları düşünceleri gün yüzüne çıkarılmalıdır.Koya Hatıraları denilince elde avuçta ne var bana söyleyebilirmisiniz.Konya riyaseti(Valilik,Belediyeler,Odalar,STÖ’ler) sıradan hiç bir ilmi edebi niteligi olmayan reklam kokan dergileri finanse edecegine ,Konyalı Başbakan Piri Mehmet Paşayı mesela tarihçilerimize yazdırıp bastırabilirler.

Dahası dah çok hele bir ilk adım atılsın gerisi kolay.

Meraklısı için not,Piri Mehmet Paşa dan sonraki Konyalı Başbakan,Sadi Irmaktır.Üçüncüsünü önünün kesilmemesi için söylemeyi uygun görmüyorum.Onun için kısaca “Stratejik Deha” demen sanırım kafi gelir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Azılıoğlu Arşivi