
Lokman Koyuncuoğlu
Prens Charles ve Başkan Akyürek
Yayınlanma:
Galler Prensi Charles ve eşi Cornwall Düşesi Camilla Parker dünü Konya’da geçirdiler. Britanyalı bir prense ev sahipliği yapılınca güvenlikte üst düzey olur haliyle. Şehirde gözle görülür bir hareket vardı ancak fazlada abartıdan bahsedemeyiz.
Başkan Akyürek’in geçen yıl Mostar’da Konya’ya çağırdığı Prens, davete icabet edip, aralık ayını beklemeden geldi. Prens Charles’in iyi bir Mevlana hayranı olduğu bilinir. Bu yüzden Konya’da ilk ziyaret Mevlana Türbesine oldu. Öğleden sonraki sema gösterisi ve “ “Maneviyat Kıssaları” konuşması için Mevlana Kültür Merkezi hazırdı.
Prens için hazırlanan salonda bazı ayrıntılar vardı söylememizi gereken. Saat 13’te başlayacak sema için salonun yarım saat içinde dolması ilginçti mesela. Bunu bir belediye yetkilisi şöyle açıkladı; “İngilizler o kadar hassas ki ne isteyecekleri belli olmuyor. Hem salon tam dolu olsun, hem de bu sema programından kimsenin haberi olmasın dediler”
Biraz garip gelebilir ama gerçekten de program kimsenin haberi olmadan dolu bir salonda gerçekleşti. Gerçek beceri bu.
Salonda sema ekibinin sayısal azlığı ise çok belliydi. Böyle bir gösteri için sadece dokuz semazen bulunması çok az geldi bana. En az yirmi semazenle o salon çok daha ihtişamlı olabilirdi. Sadece bu gösteri için Konya’ya gelen Prens düşünüldüğünde eleştirime hak verebilirsiniz.
Gelelim programda yapılan o beklenen konuşmalara. Kısa ama vurgulu bir mesaj veren Başkan Tahir Akyürek’in konuşması yine adrese teslimdi. Başkan’ın konuşmasında Prens’in 1993 yılında Oxford Üniversitesinde verdiği seminerden atıflar yapmayı düşünmesi iyi bir jestti. Başkanın bu jestlerine çalışanları da ayak uydurabilseydi daha iyi olacaktı. Ses ve görüntünün alaturka bir davranışla başlamasına işaret eden görevli çok sırıttı mesela.
Prens Charles ise iyi hazırlanmış bir konuşma yaptı. Böyle bir bakış sergileyeceğini düşünmemiştim. Örneğin şu cümleler çok etkileyiciydi; “Artık açıkça görülmektedir ki doğal yaşama verdiğimiz zararın etkilerini kendi üzerimizde de görmekteyiz, mesela iklim değişimi, eko sistemlerin ve canlı türlerinin yok edilmesi ve artan sel ve fırtına felaketleri, ve belki de artık bu korkunç olaylar ile sanayileşen dünyada insanoğlunun kutsal olan olgusunu kaybetmesi arasında doğrudan bir bağlantı olup olmadığını sorgulamamızın zamanı gelmiştir. Eğer günahkârlığımız ile yürekten gelen içgüdümüz arasında karşılıklı bir bağlantı varsa o zaman bu kibrimizin üstesinden gelebilmek ve olayları daha net görebilmek için içsel zekâmızı kullanmamız gerekmektedir”
Sanayileşmenin merkezi olan İngiltere’den bir Prens’ten şöyle bir cümle duyarsanız hayra yorun; Tüm dünyadaki hayatın sanayileşmesi bizi korkutucu bir şekilde hem geleneksel dinlerimizden hem de doğal dünyadan uzaklaştırdı. Doğal düzenden böylesine ansız bir kopuş, bizleri içimizdeki mukaddes anlayıştan da uzaklaştırmakta; Yaradılış mucizesini hayranlık ve merakla kavrayabilme kapasitemizi azaltmakta”
En önemli mesaj bu bence. Hızla sekülerleşen bir dünyaya işaret eden Prens umarım bu kanaatini bütün müttefikleriyle de paylaşır. Başka önemli konulara da işaret etti Prens Charles, mesela şu hadisi; “Kendisi için istediği bir şeyi mümin kardeşi için de istemedikçe gerçekten iman etmiş olmaz” ve şu ayeti “Hani, sizler birbirinize düşman idiniz de O (Allah), gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz” neden böyle bir konuşmaya dahil ettiğini düşünmeliyiz.
Başkan Akyürek’i Mevlana çabasıyla konuşmak isteriz demiştim geçen hafta. En iyi tanıtım ve Konya mesajı bu olsa gerek. Bu çabaya devam.
Mevlana diyor ki: Kandiller farklı olsa da ışık aynı ışıktır
Başkan Akyürek’in geçen yıl Mostar’da Konya’ya çağırdığı Prens, davete icabet edip, aralık ayını beklemeden geldi. Prens Charles’in iyi bir Mevlana hayranı olduğu bilinir. Bu yüzden Konya’da ilk ziyaret Mevlana Türbesine oldu. Öğleden sonraki sema gösterisi ve “ “Maneviyat Kıssaları” konuşması için Mevlana Kültür Merkezi hazırdı.
Prens için hazırlanan salonda bazı ayrıntılar vardı söylememizi gereken. Saat 13’te başlayacak sema için salonun yarım saat içinde dolması ilginçti mesela. Bunu bir belediye yetkilisi şöyle açıkladı; “İngilizler o kadar hassas ki ne isteyecekleri belli olmuyor. Hem salon tam dolu olsun, hem de bu sema programından kimsenin haberi olmasın dediler”
Biraz garip gelebilir ama gerçekten de program kimsenin haberi olmadan dolu bir salonda gerçekleşti. Gerçek beceri bu.
Salonda sema ekibinin sayısal azlığı ise çok belliydi. Böyle bir gösteri için sadece dokuz semazen bulunması çok az geldi bana. En az yirmi semazenle o salon çok daha ihtişamlı olabilirdi. Sadece bu gösteri için Konya’ya gelen Prens düşünüldüğünde eleştirime hak verebilirsiniz.
Gelelim programda yapılan o beklenen konuşmalara. Kısa ama vurgulu bir mesaj veren Başkan Tahir Akyürek’in konuşması yine adrese teslimdi. Başkan’ın konuşmasında Prens’in 1993 yılında Oxford Üniversitesinde verdiği seminerden atıflar yapmayı düşünmesi iyi bir jestti. Başkanın bu jestlerine çalışanları da ayak uydurabilseydi daha iyi olacaktı. Ses ve görüntünün alaturka bir davranışla başlamasına işaret eden görevli çok sırıttı mesela.
Prens Charles ise iyi hazırlanmış bir konuşma yaptı. Böyle bir bakış sergileyeceğini düşünmemiştim. Örneğin şu cümleler çok etkileyiciydi; “Artık açıkça görülmektedir ki doğal yaşama verdiğimiz zararın etkilerini kendi üzerimizde de görmekteyiz, mesela iklim değişimi, eko sistemlerin ve canlı türlerinin yok edilmesi ve artan sel ve fırtına felaketleri, ve belki de artık bu korkunç olaylar ile sanayileşen dünyada insanoğlunun kutsal olan olgusunu kaybetmesi arasında doğrudan bir bağlantı olup olmadığını sorgulamamızın zamanı gelmiştir. Eğer günahkârlığımız ile yürekten gelen içgüdümüz arasında karşılıklı bir bağlantı varsa o zaman bu kibrimizin üstesinden gelebilmek ve olayları daha net görebilmek için içsel zekâmızı kullanmamız gerekmektedir”
Sanayileşmenin merkezi olan İngiltere’den bir Prens’ten şöyle bir cümle duyarsanız hayra yorun; Tüm dünyadaki hayatın sanayileşmesi bizi korkutucu bir şekilde hem geleneksel dinlerimizden hem de doğal dünyadan uzaklaştırdı. Doğal düzenden böylesine ansız bir kopuş, bizleri içimizdeki mukaddes anlayıştan da uzaklaştırmakta; Yaradılış mucizesini hayranlık ve merakla kavrayabilme kapasitemizi azaltmakta”
En önemli mesaj bu bence. Hızla sekülerleşen bir dünyaya işaret eden Prens umarım bu kanaatini bütün müttefikleriyle de paylaşır. Başka önemli konulara da işaret etti Prens Charles, mesela şu hadisi; “Kendisi için istediği bir şeyi mümin kardeşi için de istemedikçe gerçekten iman etmiş olmaz” ve şu ayeti “Hani, sizler birbirinize düşman idiniz de O (Allah), gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz” neden böyle bir konuşmaya dahil ettiğini düşünmeliyiz.
Başkan Akyürek’i Mevlana çabasıyla konuşmak isteriz demiştim geçen hafta. En iyi tanıtım ve Konya mesajı bu olsa gerek. Bu çabaya devam.
Mevlana diyor ki: Kandiller farklı olsa da ışık aynı ışıktır
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.