Her gün konuşur olduğumuz anayasa değişiklik paketi ile ilgili farklı bir şeyler söylemek istiyorum. Bu paket, “zamanlama” ve “psikolojik boyut” açısından harikadır…
Kısaca açıklayalım:
Paket, anayasa komisyonundan geçtikten sonra meclis genel kurulunun gündemine gelecektir. Büyük olasılıkla, yasalaşmasına yetecek sayıda destek alamayacak ve referanduma gidecektir. Zaten hesaplar da buna göre yapılmış görünmektedir.
Referandumda alacağı oy oranının ise, yüzde atmışın üzerinde olacağı öngörülebilir. Neden mi? Bu millet yasakları sevmez de ondan… Nitekim Turgut Özal’ı seven bu millet, Kasım 1987’de yapılan referandumda 12 Eylül rejimi tarafından siyasetten yasaklanmış olan eski tüfek liderlerin yasağının devamına karşı tavır koymuştur.
Şimdi daha demokratik, daha özgür ve daha yeni bir ülke adına referandum yapılacak ve siz milletin karşısına çıkıp “Hayır” deyin diyeceksiniz. İşte bu millet buna çok güler! Özellikle MHP yönetimine, “Siz 12 Eylül rejiminin hapishanelere tıkıp işkence ettiği insanlar değil misiniz? Nasıl oluyor da şimdi onun anayasasının hamisi kesiliyorsunuz?” diye sorar...
Demek istediğim bir yönüyle şudur ki, gerek referandumda “Hayır” demek için çalışacak olanların, gerekse çıkacak sonucu Anayasa Mahkemesi’ne götürmeye teşebbüs edecek olanların milletin gönlünde yatacak yeri yoktur. Büyük bir prestij kaybına uğrayacakları kesindir.
Diğer taraftan, çıkacak sonucu mahkemeye götürüp iptal ettirme ihtimali gerçekleştiği takdirde bunun toplumda yol açacağı infial, AK Parti’nin o hızla yine ezici çoğunluğun oyunu alarak geleceği üçüncü dönem iktidarı öncesinde yepyeni bir sivil anayasa yapılması taleplerine tavan yaptıracak ve de hiç kimse ve hiçbir kurum o talep patlamasının önünde duramayacaktır.
Bu işin zamanlamasını ve psikolojik boyutlarını her kim kurguladıysa, onu tebrik etmek gerekir. Çünkü sonucu ne olursa olsun, hedefine varacaktır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.