
Lokman Koyuncuoğlu
Özledim
Yayınlanma:
Sessiz ama ayrılış sedasının burukluğu içerisinde bir gidişti bizimkisi. Vuslat varken vedalaşmayı sevemeyen birisi olarak vedanın yazısını da sevemedim, yazamadım. “Anlaşılan bir süre sessizliğe gömülmek gerekecek. ” diyerek içten bir ayrılışı, bir cümleyle haber vermiştim.
Altı aylık bir aradan sonra tekrar diyarımıza ve gönül diyarımızdakilere kavuşmak, bu köşeden yeniden ses vermek gerçekten çok güzel. Doğrusu, sahip olduğu değerlere tekrar kavuşmanın verdiği hazla hayatın değerini daha çok özümsüyormuş insan bunu anladım.
Belki, böyle ayrılışlar da olmalı hayatta, hayatın tadı tuzu olacak özlemeyi öğrenip kavuşmaya daha sıkı sarılmak, özlenildiğini görüp keyiflenmek için.
Özlemek güzeldi; kavuşmak daha güzel.
Selçuklu mimarisinin abide eserleriyle bezenmiş tarih hazinesi, Anadolu’nun ortasından dünyaya akan güzellikler ırmağı Konya’yı özledim. Hemen her şeyi gözümde tutan bu şehri…
Yaşayanların yaşamaktan mutlu oldukları, uzağında olanların yakınında olmak için can attıkları bir şehir olan Konya’yı özledim
Dünya’nın dört bir yanından insanların koşup geldiği Hz. Mevlana’yı ve dolayısıyla öğretilerini özledim.
Hazreti Pir’in yedi öğüdünde tarif ettiği; “Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol” an Konya’nın işadamlarını,
“Şefkat ve merhamette güneş gibi ol” an Konya’nın gizli kahramanları vakıf ve dernekleri,
“Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol” an, şehrin “bir bilen” bilge kişilikleri,
”Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol” an, her çağrılana tamam diyen eğitim gönüllülerini,
“Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol” an çektiği sıkıntıyı bir şekilde çözen, şehrin aile reislerini özledim.
Dost meclislerini, sohbet ortamlarını, nargile içilen gerçek muhabbet yerlerini,
Sevinci paylaşmaktan başka hesabın olmadığı, yemeğin bahane olduğu, Türkiye’de başka bir örneği de olmayan Konya düğünlerini,
O günü yaşayanların gözlerinde sevincin tüm yansımasının bulunduğu, hiçbir zaman tatil olarak görülmeyen ve sonuna kadar hazzedilen bayram günlerini,
Tek bir ekmeği paylaşmanın mutluluğunun yaşandığı iftar sofralarını, ibadet hazzının yaşandığı teravih namazlarını özledim.
Görkemiyle güven veren, duruşuyla huzur veren; İplikçi, Şerafettin, Aziziye, Alaeddin, Kapu Camilerini
Gerçek yönünü hiç fark etmediğimiz, şehre verdiği havayı hep es geçtiğimiz; Alaaddin Tepesini
Tarihi misyonunu anlamadığımız, bugüne de taşıyamadığımız; Karatay, İnce minare, Sahip Ata Medreselerini özledim.
Daha sayamadığım kelimelere sığdıramadığım pek çok şeyi. Kısaca, sevginin başşehri olmaya devam eden Konya’yı çok özledim.
Elbette şehirleri imar eden, onu ruh katan, hayatı ferahlatan o şehrin insanlarıdır ki en büyük özlem payı da onlarındı. Dostlarımı ve dostluklarını özledim.
Çok şükür ki dünyalık adına en güzel vuslatlarımdan birisini yaşadım, şehrime ve sizlere yeniden kavuştum. Ne mutlu bana.
Teşekkür; Görevde bulunduğum sürede Malkara’ya ziyaretime gelen; Hüseyin Üzülmez, H.Hüseyin Karapınar, Ziya Özboyacı, M. Sabri Ak, S.Ali Büyük, A.Settar Yarar, Mustafa Kulu, Atilla Bayramoğlu, Mehmet Altın, Osman Uzun, İbrahim Çolak, Abdullah Koyuncuoğlu, Fahrettin Kulu ve Harun Aydın’a teşekkür ederim. Tabiî ki bu süre içerisinde telefonla ziyaretimi eksik etmeyen dostlarımı da unutmadım. Sizlere de teşekkürler.
Altı aylık bir aradan sonra tekrar diyarımıza ve gönül diyarımızdakilere kavuşmak, bu köşeden yeniden ses vermek gerçekten çok güzel. Doğrusu, sahip olduğu değerlere tekrar kavuşmanın verdiği hazla hayatın değerini daha çok özümsüyormuş insan bunu anladım.
Belki, böyle ayrılışlar da olmalı hayatta, hayatın tadı tuzu olacak özlemeyi öğrenip kavuşmaya daha sıkı sarılmak, özlenildiğini görüp keyiflenmek için.
Özlemek güzeldi; kavuşmak daha güzel.
Selçuklu mimarisinin abide eserleriyle bezenmiş tarih hazinesi, Anadolu’nun ortasından dünyaya akan güzellikler ırmağı Konya’yı özledim. Hemen her şeyi gözümde tutan bu şehri…
Yaşayanların yaşamaktan mutlu oldukları, uzağında olanların yakınında olmak için can attıkları bir şehir olan Konya’yı özledim
Dünya’nın dört bir yanından insanların koşup geldiği Hz. Mevlana’yı ve dolayısıyla öğretilerini özledim.
Hazreti Pir’in yedi öğüdünde tarif ettiği; “Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol” an Konya’nın işadamlarını,
“Şefkat ve merhamette güneş gibi ol” an Konya’nın gizli kahramanları vakıf ve dernekleri,
“Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol” an, şehrin “bir bilen” bilge kişilikleri,
”Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol” an, her çağrılana tamam diyen eğitim gönüllülerini,
“Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol” an çektiği sıkıntıyı bir şekilde çözen, şehrin aile reislerini özledim.
Dost meclislerini, sohbet ortamlarını, nargile içilen gerçek muhabbet yerlerini,
Sevinci paylaşmaktan başka hesabın olmadığı, yemeğin bahane olduğu, Türkiye’de başka bir örneği de olmayan Konya düğünlerini,
O günü yaşayanların gözlerinde sevincin tüm yansımasının bulunduğu, hiçbir zaman tatil olarak görülmeyen ve sonuna kadar hazzedilen bayram günlerini,
Tek bir ekmeği paylaşmanın mutluluğunun yaşandığı iftar sofralarını, ibadet hazzının yaşandığı teravih namazlarını özledim.
Görkemiyle güven veren, duruşuyla huzur veren; İplikçi, Şerafettin, Aziziye, Alaeddin, Kapu Camilerini
Gerçek yönünü hiç fark etmediğimiz, şehre verdiği havayı hep es geçtiğimiz; Alaaddin Tepesini
Tarihi misyonunu anlamadığımız, bugüne de taşıyamadığımız; Karatay, İnce minare, Sahip Ata Medreselerini özledim.
Daha sayamadığım kelimelere sığdıramadığım pek çok şeyi. Kısaca, sevginin başşehri olmaya devam eden Konya’yı çok özledim.
Elbette şehirleri imar eden, onu ruh katan, hayatı ferahlatan o şehrin insanlarıdır ki en büyük özlem payı da onlarındı. Dostlarımı ve dostluklarını özledim.
Çok şükür ki dünyalık adına en güzel vuslatlarımdan birisini yaşadım, şehrime ve sizlere yeniden kavuştum. Ne mutlu bana.
Teşekkür; Görevde bulunduğum sürede Malkara’ya ziyaretime gelen; Hüseyin Üzülmez, H.Hüseyin Karapınar, Ziya Özboyacı, M. Sabri Ak, S.Ali Büyük, A.Settar Yarar, Mustafa Kulu, Atilla Bayramoğlu, Mehmet Altın, Osman Uzun, İbrahim Çolak, Abdullah Koyuncuoğlu, Fahrettin Kulu ve Harun Aydın’a teşekkür ederim. Tabiî ki bu süre içerisinde telefonla ziyaretimi eksik etmeyen dostlarımı da unutmadım. Sizlere de teşekkürler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.