
Operasyon netleşirken…
Son yirmi gündür olup bitenin ne zaman sakinleşeceğini sormuyorum. Cumhuriyet tarihinin kısa süreli fakat sonuçları itibariyle en yaralayıcı müdahalesini anlamaya çalışıyoruz.
17 Aralık operasyonu sonrası Türkiye ciddi bir dönüşüm yaşıyor. 11 yılda Türkiye’ye çok önemli kazanımları olan iktidara yapılan bu operasyonun gerekçeleri yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Olayın sadece ekonomik boyutu yok tabi. Ekonomik yön, sosyal ve siyasal tepkileri tetiklemek için oluşturulmuş. Büyük bir finans krizi çıkarılarak, 11 yılda elde edilen tüm kazanımlar bir çırpıda yok ediliversin. Bunun sonucunda da halk ekonomik krizi bahane ederek sokaklara dökülsün, hükümeti bir çırpıda düşürüversin. Hesap bu.
Planlanan buydu. Çok şükür ki olayın büyüklüğü çabuk fark edildi ve kaosa izin verilmedi. Yaşanan hadisenin ekonomik vahametini şöyle özetleyebiliriz. Türkiye en büyük sorunu olan teröre 30 yılda 300 milyar dolar harcadı malumunuz. Bu olayların temelinde de Türkiye’nin çözüm süreciyle hem huzur hem ekonomik rahatlama sağlaması var. Yaşanan finans terörünün Türkiye’ye maliyeti ne yazık ki 10 günde 104 milyar dolar. Büyüklüğün kıyaslanması açısından bu örnek önemli.
Global güçlerin, Türkiye’nin finans baronlarından bağımsız hareket etmesinden rahatsızlıkların sonucu bu yaşananlar. Eğer Türkiye, dünyanın eski düzenine karşı gelmese, her şey eski tas eski hamam devam etse inanın bunların hiç biri olmayacaktı.
İşin ekonomik boyutunun yanında sosyal ve siyasal boyutunu da es geçmemek gerek. Türkiye son yıllarda dünya düzenin dışında duruş sergiledi. Bu ilk Libya’da oldu. Sonra Suriye meselesindeki tavrı herkesi şaşırttı. Yakın geçmişte de Mısır’da Mursi’nin görevden uzaklaştırılması, Rabia Meydanında binlerce Mısırlının katledilmesi.
Bu olayların tümünde Türkiye, o ülkenin halkları gibi düşündü onların yanında yer aldı. Diplomatik denge gütmedi. Her zaman akan kanın durması noktasında mücadele etti. Tüm bu olaylarda kendi menfaatleriyle hareket etse inanın ekonomik olarak çok daha büyük kazançlar elde edebilirdi. Ancak hepsinde haksızlığa ve darbeye karşı çıktı. Tüm bu yaşananlardaki tavır, Türkiye’nin artık eski Türkiye olmadığını, bu Türkiye’nin yakın zamanda kendilerine daha büyük sıkıntılar çıkaracağını gördüler.
Henüz Türkiye’de yaşanan olaylar durulmadı. Seçimlere kadar kah şiddetli kah daha sakin devam edeceğini düşünüyorum açıkçası. Bu konuda millet olarak nerede duracağımızı herkes gayet net gördü. Çünkü konu Türkiye’nin geleceği ile ilgiliydi. Her şeyiyle bağımsız bir Türkiye’nin nasıl bir tehdit olacağını düşünmek bile istemiyor, finans baronları. Sadece Türkiye’nin geleceği de değil konu.
İslam Dünyasının şuan içinde bulunduğu durumdan kurtaracak tek ülke Türkiye. Müslümanların sefaletten refaha çıkmasını sağlayacak tek özgür ve özgün bakış Türkiye’de. İşte asıl büyük sorun da bu. Türkiye engellenemezse, sadece bu Türkiye’nin değil Ümmetin kurtuluşu demek olacak. Şimdi daha net görüyoruz, olay nerelere varacak ve nelere mal olacak.
Hafta sonu Konya’da seminere katılan Yusuf Kaplan ile bu konuları uzun uzun konuştuk. Çok önemli tespitleri vardı. Dünkü yazısındaki son bölümünü tekrar hatırlatmalıyız;
Cemaat'in iyiniyetli yöneticilerinden ve mensuplarından tek bir ricam var: Bu milletten özür dileyin, Allah'a tevbe edin! Yoksa, kıyameti bekleyin -Allah muhafaza!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.