
Ne Zengin Fakir Ne Sen Ben Farkı Olsun
Ereğli’nin il olma sevdası, Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a dayanıyor. Bir gün Başvekil merhum Menderes, Ereğli’yi ziyarete geldiğinde dilini arı sokuyor. Konuşamıyor haliyle, onun yerine Merhum Celal Bayar konuşuyor. O gün o kürsüde Ereğli’ye il olma sözü veriliyor.
Bugün gelinen süreçte, Ereğli vilayeti hayali tatlı bir hayal ama ham bir hayal değil. Konya vilayetinden kopmalar iler ki dönemlerde bekleniyor, beklenmesine ama kim ne zaman nasıl yapacak bu işi belli değil. Ereğli ile birlikte Akşehir il olma sevdasını her geçen gün her zeminde dile getiriyor.
Karapınar ile Ereğli arasında meşhur Karaca dağ silsilesi tüm haşmeti ve heybetiyle her iki ilçeyi birbirine bağlar. Ereğli ile Karapınar ve Emirgazi’nin ortak paydası Bu tarihi dağ silsilesidir. Karacadağlı hem Emirgazilidir, hem Ereğlilidir, Hem de Karapınarlıdır. Dağ insanı ova ve deniz kıyısı insanından birçok boyut bakımından farklıdır. Çok değerli insanlar yetişmiştir bu topraklardan. Eğitimci-TV Programcısı İsmail Topaloğlu bu insanlardan biridir.
İsmail Topaloğlu öğretmen kimliğinin yanında TV programcısı, sivil toplum yöneticisi, Gönüllü turizm elçisi belki de en önemlisi çok iyi bir aile reisi olmasıdır. Çocuklarını yetiştirmiş muhterem öğretmen hanım eşleri ile memlekete olan görevlerini herkesten çok yerine getirdikleri kanaatindeyim.
Geçtiğimiz cumartesi akşamı İsmail hocamın daveti üzerine Karapınarlılar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi misyonumla, Ereğlililer İstişare toplantısına icabet ettim. Toplantıda Ereğli ve çevresinin gelişip kalkınması, insanının iş ve aş sahibi olabilmesi, köyden kente dışarıya göç’ün durdurulması yönünde neler yapılabilir sorusuna cevaplar arandı, görüşler ortaya kondu. Çok düzeyli ve nitelikli bir katılımcının baştan sona ilgi gösterdiği toplantı nezih bir müşavere, istişare havasında geçti.
Ereğli Kaymakamı İbrahim Ballı, bende akıllı, pratik çok çabuk sonuca gitmeyi şiar edinmiş bir bürokrat izlenimi bıraktı. Aynı izlenimi üç yıl önce Taşkent –Hadim Kaymakamında da hissetmiştim. Sanıyorum o Kaymakam şimdi bir yerde Vali olmalı.
Bizim Karapınar’da bir söz vardır. Ev yaptıracaksan ya usta olacaksın ya da yapan usta olacak anlamında. İl ve ilçeleri mamur bayındır kılmak da, resmi ve sivil inisiyatifin bir ve beraber ,aynı yöne tavır koymaları ile mümkündür. Ne yazık ki, Kaymakam İbrahim Ballı’nın gösterdiği hassasiyeti Belediye Başkanı ve ilçenin vekili sanırım çok önemli bir mazeretleri nedeniyle gösteremediler. Kendilerine göre geçerli bir mazeretleri mutlaka vardır. Ben kişisel olarak Her iki seçilmişimizin şahıslarını sever saygı duyarım. Nihayetinde onlarda halkın teveccüh ettiği insanlar. Dilerim bir sonraki toplantı daha geniş bir atmosferde, Ereğli, Halkapınar, Karapınar, Emirgazi ilçelerinin de bulunduğu bir birliktelik havasında gerçekleşir.
Ereğli’de beni oraya çeken birçok faktörü sayabilirim. Ben her şeyden önce Ereğli’nin vilayet olması taraftarı olduğumu peşinen ifade edeyim.Ereğli il olur, Karapınar, Emirgazi ve Halkapınar’da Ereğli’nin ilçeleri neden olmasın. Pekâlâ, pek güzelde yakışır. Hatta Ayrancı’yı da ilave etmek mümkün olabilir.
İstişare, müşavere toplantısı ile ilgili notlara gelirsek bence, bu tip toplantıların çok yararlı oldukları kesin bir gerçek. Gelecek projeksiyonlarında çok büyük öneme sahip bu tip gelecek öngörüsü taşıyan toplantılar.
Kaymakam İbrahim Ballı,Ereğli için bir kazanç,söylemiştim.Belediye Başkan Adayı Hüseyin Obrukçu,İdealist devlet adamı intibaı uyandıran bir bürokrat,Doçent Doktor Erdal Kalkan,kaliteli bir cerrah olmanın ötesinde ileride siyasette adından söz ettirecek vasıflara haiz bir değer Erdal Kalkan.
Eğitim seviyesi ile kalkınmışlık seviyesi at başı birbirini takip eder. Ereğli Meslek Yüksek Okulunun müdürü Galip Oturanç, Profesör Hacı Sulak, Omega İş güvenlik şirketinin sahibi Tahir Topaloğlu, Dernek Başkanı mali müşavir arkadaşımız, Ereğli vilayeti için elini taşın altına koyan mümtaz şahsiyetler. Ben şahsen önümüzdeki dönemde, hem Tahir Topaloğlu ,hem de Erdal Kalkan’ın mecliste bölge adına önemli işlere imza atma yetenekleri olduğuna inanıyorum.Çünkü her ikisini de tanıyorum.
Fırtınalı denizde gemide bir kimse kalmayıp salimen karaya çıkmadıkça, geminin kaptanı rahat etmezmiş. Lider yaradılışa sahip olanlar, kendisinden daha ziyade insanlarını ve memleketini düşünür. Onların insanları, sıhhat selamet ve afiyet içinde olmadıkça rahat etmezler.
Memleketin ekmeğini yiyip havasını teneffüs edip sokağında köyünde mahallesinde ilim irfan yol yordam yönet görmüş herkesin bir gün bu borcun karşılığını memleket insanına rücu ettirmesi kadar doğal bir şey olamaz. Benim demem odur ki, Parti pırtı meslek meşrep asabiyet cins cibilliyet ayrımı yapmadan, aynı gemide yol alan insanlar olarak hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için düsturu ile hareket etme mecburiyetimiz vardır.
Öncelikle köyden kente göç ün durması acilen yapılması şart olan toprak reformuna bağlıdır.
Arazi toplulaştırılması, topraksız köylüye çiftçiye tarla dağıtılması, ekilip biçilecek arazi tahsis edilmesi ile, sıradan insanların nasıl zenginleşip vergi öder duruma gelecekleri göz ardı edilmemelidir. İnsan yetiştirmek çok önemlidir. Çekilen bunca sefaletin gerçek sebepleri etüd ve tahlil edildiğinde görülecektir ki, Eğitimsizlik, cehalet, bencillik paylaşma kültürünün yerleşmemesi ana sebeplerdendir.
Dileğim odur ki, herkesin tüten mutlu bir bacası, sıcak bir tas çorbası, huzur ve mutlu bir ocağı olsun, kimse kimseye insan insana kul olmasın. Usta Şair Cahit Sıtkı’nın dizelerinde anlamını bulan derin mana ile sözlerimize hitam verelim.
Memleket isterim, Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim, Ne başta dert ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim, Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim, Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.