Lokman Koyuncuoğlu
Lokman Koyuncuoğlu

Milliyetçiliği nasıl algılamalıyız?

Siyasi yazıları ile gündemdeki gelişmeleri iyi süzen ve tutarlı yazılar ortaya koyan yazarımız Yasin Doğan’a özenip milliyetçilikle ilgili bir konuyu bulmuş değilim. Önceki hükümetler döneminde Bakanlık yapmış, şimdilerde MHP Genel Başkan yardımcılığı da yapan Faruk Bal’ın bu pazar konuğu olmamız doğal olarak milliyetçilik ekseninde bir yazıya başlamamızı gerekli kıldı.

Böyle bir daveti, nazik bir davranış olarak algılayıp, diğer siyasilerinde bu tür şehrin ve ülkenin problemlerine yakın çekim bakmasını öneririz. Faruk Bal’ın bu tür hassasiyetleri zaten onu parti içinde öne çıkarıyor.

Milliyetçiliğin şimdilerde nasıl algılandığı ile ilgili geçen perşembe Yasin Doğan köşesinde ilginç bir tespit yaptı. O tespitte özetle şunları söyledi Doğan “Öncelikle şunu vurgulamak gerekir: Yükselişe geçen bir milliyetçilikten ziyade milliyetçiliğin yükselişe geçtiğine dair bir kanaat var. Bu algılamayı besleyen rasyonel sebepler de var elbette, ama olgunun kendisi rasyonellikle değil, duygusallıkla ilgili. Eğer milliyetçilik gerçekten yükselişe geçseydi bunun siyasi ve toplumsal sonuçları daha somut şekilde su yüzüne çıkardı. Bugün yaşanan önemli oranda ''duygusallık''tır.”

Yasin Doğan bu tespiti yaptığı haftanın sonunda düzenli olarak yapılan anket sonuçları geldi. Son ankette, seçmenin 3 Kasım 2002'dekine benzer eğilimler gösterdiği ortaya çıktı. Buna göre, yüzde 10 barajını sadece AK Parti ve CHP geçiyor. MHP ise baraj sınırını en fazla zorlayan parti olarak görülüyor. En çarpıcı sonuçlardan biri de Genç Parti (GP) ve BBP'ye yönelik. Televizyon reklamlarına ağırlık veren GP'nin oy oranı yüzde 7'leri zorluyor. Namık Kemal Zeybek, Abdulhaluk Çay gibi MHP'li isimleri transfer eden BBP ise tarihinin en yüksek oy oranına ulaştı. Kararsız oylar dağıtıldığında ortaya (yüzde olarak) şu tablo çıkıyor: AK Parti: 39, CHP: 18,7, MHP: 9,7, DYP: 8, GP: 6,7, DTP: 4,6, Anavatan: 4, BBP: 3,2.
Faruk Bal, yükselen milliyetçiliğin tek adresinin MHP olduğunu, tüm milliyetçi oyları MHP üzerinde toplamayı hedeflediklerini belirtiyor. Başka ve önemli bir söylemi ise sayın Bal’ın şu; Küresel güçlerin, bu milliyetçi tehdidi gördükleri için, MHP’ye giden bu güçleri parçalamaya çalıştıklarına ilişkin. Üzerinde çok tartışılacak bir konu gibi geldi bu bana. Dünyanın küçüldüğü, herkesin her şeyden her an haberdar olduğu bir dönemde kapalı bir yapılanmayı nasıl algılamalıyız acaba?
O gün Faruk Bal’ın özellikle BBP ile ilgili sorulara verdiği cevaplardan, şimdilerde gözle görülür bir mesafe alan bu partiyi ya çok önemsediğini, yada hiç konuşmayarak yok saymaya çalıştığını fark ediyoruz. Her ikisinde de BBP’nin MHP için önemli bir kavşak noktası olduğu anlaşılıyor. Önceki dönemlerde MHP çatısı altında olan vekil, bakan ya da yöneticilerin şimdi BBP’ye geçmelerine verdiği cevap ise oldukça ilginç.
Muhalefet partilerinin hükümeti eleştirmeleri politik açıdan doğrudur. Ancak tüm söylemini hükümetin icraatlarını eleştirmek üzere kurmak, o partinin kendini tam olarak anlatamaması demek olur. Faruk Bal, birlikte olduğumuz iki saati aşkın bir sürede dış politikadan, ekonomiye Kıbrıs’tan AB’ye pek çok konuda hükümetin yanlışlar içinde olduğunu iddia etti. Bence bunun yerine partilerinin, bu konularla ilgili tutarlı politikalarını söylemiş olsaydı daha çok faydalanabilirdik.
MHP, 57. hükümet zamanında yapılan ve halkın tepki gösterdiği yanlış uygulamaları sahiplenmek yerine bunları revize eden çalışmalar içinde olmaması halinde baraj problemi kaçınılmaz görünüyor.
Yasin Doğan Cuma günü bu konuyla ilgili yazısını ise şöyle bitiriyor; “Türk halkı gerçekçi politika izlenmesini, Türkiye'nin çıkarlarının korunmasını, temel meselelerde taviz verilmemesini ve onur kırıcı yaklaşımlara karşı tepki gösterilmesini istiyor.
Hükümetin gösterdiği tepkiler de bu hissiyatı yansıtıyor. Türkiye hem hedeflediği istikamette yol alıyor, hem de haksızlıklara karşı dik durarak tepki vermesini biliyor.
İşte bu yüzden de yükselişte olduğu söylenen milliyetçilik ortamında MHP değil, AK Parti oyunu artırıyor”

Mevlana Diyor ki; Söz söylemekte yücelik aramayın. Dinlemek, söylemekten yeğdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lokman Koyuncuoğlu Arşivi