Konyalı beş Şaman aranıyor!

11 Eylül saldırılarından sonra, 2010 yıllarında Amerikan’ın başkanının bir siyah olacağını söyleyen bir Türk vardı. 2001 yılındaki bu saldırıdan sonra medyaya verdiği görüş ve demeçleri küçük bir kitapta toplanan kişi Ahmet Davuoğlu’ydu.

O zaman yakın dönemde Amerika’nın girişeceği işleri de birebir öngörmüştü. ABD’nin güç gösterisini bir ülkede deneyip, işgal bekleyen yerleri de doğru tahmin etmişti, “Küresel Bunalım” kitabında Ahmet Davutoğlu.

Tabi bu söylenenleri o günden bilmediğimiz çok açık. Ancak hafta sonu Konya’ya gelen Mustafa Özel’den öğreniyoruz, 2001 öngörülerinin bu günlerde gerçekleştiğini. Mustafa Özel böyle tarif ediyor Ahmet Davutoğlu’nu; “Karanlıkta gören adam” yani bir “Şaman”.

Mustafa Özel şimdilerde İstanbul Şehir Üniversitesi Vakıf Başkanı. Kendi tabiriyle “Konya’dan beş tane cins çocuk” istiyor üniversitesine. İlk 500, bin, beş bine giren herkesin gözü üzerinde olan çocukları da talep etmiyor. Farklı düşünen, üreten, merak eden, sorgulayan, yazan, üreten, icat eden gençleri istiyor Konya’dan. Çok sayısı olması gerekmiyor, çok başarılı olmaları da şart değil, farklı olmak, farklı bakabilenler ön isteği. Sonra ekliyor “Siz bize her yıl beş Konyalı verin, biz 20 yıl sonra size bir Ahmet Davutoğlu daha verelim”

Oldukça kârlı bir teklif bence bu istek. Geçtiğimiz günlerde Bakan Davutoğlu’nun Konya’da yaptığı konuşmayı düşündüğümüzde, 20 yıl sonrasının Türkiye’sini de hayal ettiğimizde, inanın tek bir Davutoğlu bu ülkeye yetecek gibi de görünmüyor. Onun için Mustafa Özel’in çağrısına kulak vermek gerekiyor.

Selçuk Üniversitesi şimdiye kadar Mustafa Özel’in tarifindeki gibi bir “Şaman” çıkardı mı tam emin değilim ama hafta sonu önemli programlara ev sahipliği yaptı.

Yenilikçi Fikirler Topluluğunun oldukça önemli isimleri bir araya getirdiği inavasyon zirvesi gerçekten büyük övgüleri hak ediyor. Umarım öğrencilerde Türkiye’de ki pek çok önemli markanın tepesindeki yöneticilerinden önemli hayat tecrübeleri almışlardır.

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen “Modern Çağda Ahlak” sempozyumu ise beklenenden çok ilgi gördü. Gerçi çok ilgi görmesi verimli olduğu anlamına gelmiyor. Özellikle ilgimi çeken iletişim araçları, reklam ve kadın bağlamında Ahlak konuları içeren üç oturumu takip ettim. Beklediğim katkıyı alamadım bu oturumlardan.

Gördüm ki, “ahlak” tanımlamasının ilk çağ felsefecileri üzerinde kalması, sempozyuma da genel bir damga vurmuş. Ahlak yeniden, yerli bir üslupla tanımlanmalı. Açılış konuşmalarından itibaren “ağır çekim” anlaşılması zor ve nerdeyse tümüyle teorik bir tebliğler zinciri izlenmesini buna ve genel bilimsel yaklaşıma bağlayabiliriz. Ancak bizce asl olan iyi anlaşılmak ve iyi anlatmak olmalıydı. Hele konu bir de ahlak olursa.

Yinede farklı şehirlerden otuz civarında akademisyeni Konya’da kusursuz ağırladıkları ve organizasyonu sıfır hatayla tamamladıkları için İlahiyat Fakültesi yönetimini tebrik etmeliyiz.

Hem Ahlak Sempozyumu hem de İnavasyon zirvesi açılışlarına katılamayan Rektör Süleyman Okudan’a ayrı iki teşekkür edebiliriz. Programlara katılmadığı için değil tabi teşekkürlerimiz.

İlki, geçtiğimiz hafta bir müzik grubun Konya’da üniversite bünyesinde konser vermesine izin vermediği için. Bu konuda Konya basınının kamuoyu tepkisini dile getirmesi ve aynı anda refleks göstermesi de gözlerden kaçmamalı.

Rektör Okudan’a ikinci teşekkür ise peşinen olsun. Bu sempozyumda görünce yazmam gerek diye düşündüm. İlahiyat Fakültesi Dekanının 1995 model dökük bir makam arabası var. 15 yıldır biniliyor. Diğer fakülte dekanları ve ilin bürokratlarının makam arabalarını görünce, bu makam aracını yazman gerek diye düşündüm.

Rektör Bey, İlahiyat Fakültesi Dekanına da, fakülteye yakışan bir makam aracı tahsis eder diye peşinen teşekkür ediyorum.

Dekan Ahmet Önkal Bey’in dünyalıkla işi olmadığı için, böyle bir beklentisi düşünülemez bile. Ancak konu kişilerle değil O makamla ilgili. Biz de makam için bunu hatırlatıyoruz. Belki bakarsınız Konya’da bu defa “Şaman” İlahiyat Fakültelerinden çıkar.