Kanla beslenen ahlaksız demokrasi!

KANLA BESLENEN AHLAKSIZ DEMOKRASİ.!

İnsanların kendi düşünceleriyle üreterek icat ettikleri, ve her platformda bu icatlarıyla öğündükleri en iyi idare şeklidir(!) Demokrasi.

Demokrasi bazı ülkelerde küçük, küçük ayrıntılar içerse de genel anlamı “Halkın kendi kendini yönetmesi” düşüncesinden yola çıkmaktadır.

Kendi kendini yönetecek halk, kendini yönetecek yöneticilerini seçimle belirleyerek başa getirir ve onlara iktidarın anahtarını dört veya beş yıllığına verir.

İktidar gücünü eline alan siyasi erk Demokrasiyi işletmeye başlar.

İşte sorunda, en iyi idare şekli denilen demokrasinin, uygulanmasıyla burada başlar.

Demokrasilerde yüzde ellibiri alan her siyasi, iktidar olur. Hatta demokrasilerde bazı manipülasyonlarla yüzde otuzlarla dahi tek başına iktidar olunabilir, sonuçta iktidar kendi düşünce sistemini, demokrasiyi kullanarak halkına dayatır.

Kalan yüzde kırk dokuzluk veya yüzde yetmişlik kesim ise, demokrasilerin başının belasıdır.

Demokratik haklar adı altında kendilerine verilen imkanları kullanan bu kesim, sürekli iktidarı yıpratmak için demokrasiye muhalefet eder, aykırılık yapar, kendi özgürlüğünün kendi demokrasisinde olduğuna inanır ve onu savunur.

Özgürlük içinde yeni yeni özgürlükler ister her zaman.

Komünist olmak ister, sosyalist veya Marksist olmak ister, kimi kapitalizmi ön plana çıkarır, kimi ateist olmayı ilericilik görür, bazıları dindar yaşamak ister demokrasi bayrağı altında.

Her talep edilen yaşam tarzı, birçok problemi de beraberinde getirir tabi ki. Talep edilen her isteğin yer bulacağı bir idare şekli yalanıyla başlar demokrasi kitabının önsözü.

Demokrasilerde Din önemli bir yer tutar.

Aslında herkesin inancında özgür olması gerekirken demokrasi buna çok da müsade etmez.

Çünkü Din her zaman iktidarın alternatifidir.

Dini başı boş bırakırsan, gelir tepeme oturur diye korkar demokrasi.

Demokrasi iyi bir dindar görüntüsü verir aslında, Önce insanlara dinin önemini anlatır, dinin olmazsa olmazlarının üstüne basa basa dini kullanır. Sonra iktidara gelince, Dini birinci öncelikli düşman ilan eder ve iktidarı boyunca onunla savaşır. Demokrasinin Din ile savaşması demek aynı zamanda o milletin bütün kültürüyle savaşması demektir.

Bizim konumuzda aslında burada başlar.

Yumuşak başlı bir koyun görüntüsüyle kendisini tanıtarak halkın içine karışan bu demokrasi, aslında Kan emici bir vampir, Ahlak bozucu bir şeytandır.

Çok uzağa gitmeden yakın tarihimizden bir iki örnek vererek, daha sonra sizi demokrasi ile baş başa bırakmak istiyorum.

Dünyaya demokrasi dersi veren, güya kendi ülkesinde en iyi demokrasiyi uygulayan Amerika, Irak ve Afganistan’a demokrasi getireceğim iddiası ile son on yılda üç milyon insanın kanını içti.

Üç milyon insanın ölümü demek, en az iki milyon erkek veya kadının dul kalması, en az dört milyon çocuğun öksüz veya yetim kalması demektir.

Vampirlerin elindeki en güçlü silah olan demokrasi, yüzlerce demokrasi numarası ile ayak bastığı her yeri perişan etti, kan içti, yaktı, yıktı, talan etti.

Kendini güçlü hisseden demokratik ülkeler, nerede bir azınlık varsa onları bulup kaşıyarak, yaşadıkları bölgelerde o insanları bir virüs haline getirirler.

Demokrasiyi besleyen ülkelerin en çok kullandığı argümanlardan birisidir aslında bu yol. Buna benzer yüzlerce yol izler demokrasi kendi efendisinin yüksek yaşam kalitesini korumak için.

Demokrasinin ahlakı kullandığı alana bir bakacak olursak asıl vahameti orada görürüz.

Demokrasinin birincil düşmanı ailedir.

İlk olarak aileyi yıkma hedefine odaklanan demokraside, herkesin hakkını devlet korur anlayışıyla önce evde erkeğin otoritesini kaldırır. Güya herkese söz hakkı tanıyan demokrasi, yeni yetişen çocukları sokağa başı boş bırakır, Ona en güzel eğlence mekanları açar, daha sonra esrar eroin gibi keyif verici oyuncaklarla onu uyuşturur.

Sonra şefkat gösterisinde bulunarak onu, sosyal devlet numarasıyla bedava tedavi ediyorum ayaklarına yatır.

Bunu yapmaktaki en büyük amacı, tüketim ekonomisini ayakta tutarak kendini koruyup kollayanlara çok daha refah bir hayat tarzı kurmaktır.

Kadına ekonomik özgürlük sağlayan Demokrasi kadını iş hayatına zorlar, erkeğin iş bulmasında ki zorluklarda kadının etkisini tartıştırmaz demokrasi, daha sonra demokrasi, zamana uygun kadın hakları icat ederek kadının erkeğine sadakatini de ortadan kaldırır.

Zinayı yasak olmaktan çıkaran demokrasi, kadına erkeğini aldatma özgürlüğü tanır. Onu bu yola teşvik eder ve korur.

Bunu yaparken kendi kurduğu güncel, özgür hayat tarzını da onlara yüklemeye başlar.

Bunun için: televizyon dizilerini kullanır, Avrupa da ki özgür kadın portresini işler, Ahlak dışı ilişkileri meşru göstermek için her türlü şeytani hile ve desiseyi kullanır demokrasi.

Sokaklara anadan üryan, cinsel organları ön plana çıkararak heykel dikmek, demokrasinin en çok sevdiği işlerin başında gelir.

Televizyon dizilerinde, toplumu rahatsız eden enses ilişkileri konu alarak, kendini ön plana çıkarmak, demokrasinin özgürlüğünün zirvesidir.

Kadın, demokrasinin süslü reklam aracıdır.

En ciddi haber siteleri dahi, sayfalarını, demokrasinin yetiştirdiği o aile mefhumu tanımayan, sanatçı diye adlandırılan kadınların, sabahlara kadar ne haltlar ettiğini, topluma ballandıra, ballandıra anlatan resimli magazinlere ayırırlar.

Demokrasilerde erkek her zaman eli değnekle gezen ve kadını şehevi arzularıyla rahatsız eden bir acayip varlık olarak tanınır. Ancak kafasını kuma gömüp, mülayim görüntü veren, demokrasiye tam teslim olan, geçim ehli erkekler, demokrasi içerisinde yaşamaya hak kazanırlar.

Yazın sahillerde, yüzlerce kişinin arasında, yan, yana sere serpe yatma cesaretini gösteren kadın ve erkek, demokrasi sınavını geçmiş demektir.

Demokrasinin mantığına göre, o toplumu oluşturan diğerleri de, aslında Demokrasiye adapte edilecek gönüllü adaylardır.

İtiraz edenlere, Afganistan, Irak ve İran örnek gösterilir.

Sonuçsa:

Ya demokrasi, ya ölüm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Demirayak Arşivi