Alev Ayyıldız
Alev Ayyıldız

Her şeyin Suçlusu

 

Kimi bayanlar vardır, ilgi çekmek ya da farklı görünmek adına futbolla ilgilenip, argo konuşarak kabadayı tavır içerisine girerler. Olmadıkları gibi görünmeye çalışırken, düştükleri duruma bakmaksızın kendilerince erkeksi edayla afili duruşları bile vardır. Fakat çoğu bilmez ki sanılanın aksine beyler bu tip hatunlardan hoşlanmaz. Arada arkadaş gurubunda rahat hareket etmek için varlıkları iyidir ama eş olarak uzun vadede çekilesi görülmezler.

 
Bu tür bayanlardan tiksindiğimden mi olsa gerek, futboldan hoşlanan ve işi fanatik taraftarlığa götüren kadınlar hep itici ve yapay gelmiştir bana. Muhakkak gerçekten futbolu çok seven ve maç izlemekten keyif alan kızlarımız, bacılarımız, annelerimiz vardır ama sevdikleri bu spor, uzun yıllar önce gene hemcinsleri tarafından farklı görülme çabasına kurban verilmiştir.
 
Öğrencilik yıllarımda hatırlarımda tanıdığım bu tip bir kız vardı. Elinde spor gazetesi küfürler eşliğinde spor muhabbetleri yapardı. Bir keresinde tam yanından geçerken elindeki gazeteye bakıp “Ben bu takım için ölürüm be ölürüm” demişti. Dayanamayıp sormuştum  “Futbol takımından başka uğruna ölecek bir şey bulamadın mı” diye. Cevabını beklemeden oradan ayrıldım. Çünkü uğruna ölünesi takım sohbetleri, ateşli söylemler eşliğinde devam edecekti.

Kelimenin ağırlığını bir kenara bırakırsak,  maçlarda da sıklıkla duyduğumuz “Ölmeye ölmeye ölmeye geldik” türünden sloganların anlamsızlığı işin farklı bir tarafı. Cidden bu bağıranlalar sormak isterdim: Ortada savaş mı var, takımlar vatan mı kurtarıyor ki ölmeye gidiyorsunuz?

 
Ayrıca yakın zamanda görüldüğü üzere çoğu taraftarın zıplıya zıplıya ölmeye gittiği bu takımlarda şikeler, çetrefilli işler dönmekteymiş. Her ne kadar hadise Fenerbahçe etrafında cereyan etse de diğer kulüplerinde sütten çıkmış ak kaşık olduğunu iddia etmek saflık olur.

Kimse duygusala bağlayıp ta benim takımım hayatta yapmaz, diğerleri yaptı edebiyatına girmesin.Bu denli şaşırmış görünmeye gerekte yok. Bir parça mantık deyip geçmişte “Sizce Türk futbol camiasında şike dönüyor mu” diye sorsaydık bugün iftira, komplo, çekememezlik diyenler hiç düşünmeden evet cevabını verirlerdi.

 
Amacım, şikeden çok öte her türden ahlaksızlığa imza atmasına karşın ekranlarda nitelikli(?) futbol muhabbetleri yapanların şişirdiği kafalarınızı, içeriği boşaltılan sözlerle doldurmak değil. İşin başka bir yüzünü aktarıp, kinle yoğrulmuş iftirayla büyümüş bir zihniyeti ele almak. Şike soruşturmasında dahi cemaat bağlantısı kuranları ve amaçlarını irdelemek niyetindeyim.
 
Malumunuz üzerine Türkiye’de her olayın arkasında muhakkak bir cemaat bağlantısı kurulur. Her ne kadar bu grubun adı zikredilmese de Fetullah Hoca Efendi ve beraberinde Nur Cemaati kastedilir. Hal böyle olunca, siyasi değişimlerden, çalınan KPSS sorularına kadar her alanda cemaatin adı anılır. Diğer alanlarda hadi anlamak mümkün diyelim ama futbol ile cemaat arasında bağ kurabilmek ve operasyonların arkasında Nurcuların olduğunu iddia etmek nasıl bir akıldır?
 
Sırf muhalefet olmak amacıyla, ülkemizdeki tüm gelişmeleri, belirli grupların, örgütlerin yada partilerin üzerine atmak iftiranın en ahlaksız şeklidir. Alınan vebal bir yana, her şeyin suçlusu olarak başkalarını görmek kişiyi kolaycılığa götürür.

Hataları birilerine yükleme alışkanlığı: İftira atan, yaptığı hatadan başkasını sorumlu tutan bireyleri arttırır. Gerçi ülkemizde az da olmayan bu insan tipini çoğaltmak isteyenler, bugün bu olguyu tüm topluma yerleştirme çabasındadırlar.

Birçok olayda günah keçisi ilan edilmek istenen cemaatin, iftiraya maruz kalmadığı tek konu ülkemizdeki terör olaylarında oldu. Açıkçası bu problemde dahi bekliyordum. Ütopik bir şekilde cemaat- terör bağlantısını birileri bulabilir diye (?).

Bu konudaki ihale ise hükümetin başına yıkılmaya çalışılıyor.  Son artan terör saldırılarında da her şeyin suçlusu hükümet ilan edildi. Hataları vardır ya da yoktur bu tartışılır ama çeyrek yüzyılı aşmış bir mevzu da yalnızca bir partiyi sorumlu tutmak ne derece doğru?

 
Geçmiş yazılarımda da belirttiğim gibi kültürel açıdan oldukça farklı değerlerin olduğu ülkemizde, en önemli birleştirici unsur din yani İslam’dır. İnanç birliğindeki kardeşliği hissedebilen toplumlar, hep denildiği gibi farklılıkların zenginlik olduğunu göreceklerdir.

Umut ediyorum o günler çokta uzata olmasın. Kendimizle barışabildiğimiz, her şeyin suçlusunun öteki olmadığını kabullenebildiğimiz zamanların gelmesi dileğiyle

Selam ve dua ile…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alev Ayyıldız Arşivi