Halk yönetime el koydu!

"Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda dünya sahnesinde kalıcı, bölgesellikten küreselliğe giden bir yapı sergilemesi ve halkın tüm kesimlerinin kendisini ülkenin gerçek sahibi gibi hissetmelerinin adıdır 12 Eylül. Bu çözümü kullananlar, Ramazan Bayramı yanında, ikinci Bayramı da yapacak olanlardır."

Geçen haftaki yazıyı böyle bitirmiştik. Bu referandumla ilgili sosyolojik ve siyasi yorumları daha çok yapacağız. Ancak kısa yoldan şunu söylemeliyiz. Bu seçimde gördük ki, her vatandaş bir oyunun değerini çok iyi bilip ona sonuna kadar sahip çıktı ve oyunu inandığı değerlere göre kullandı.

Hoş, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun o bir oyuna da sahip çıkmadığını gördüğümüzde artık nasıl bir kıyas yapmalıyız bilemiyorum.

Anayasa değişiklik paketinin kabulü ile Türkiye’de bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Tam anlamıyla bir millet iktidarından söz edebileceğiz bundan sonra. Artık halk devlet için değil, devlet halk için var olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın değeri artacaktır. Böylece Türkiye’nin bölünmesi hikayeleri bir tarafa, çok daha güçlü, her vatandaşına çok daha fazla refah ve özgürlük sağlayan büyük bir ülke, dünya sahnesinde hak ettiği yere hızla gelecektir.

Seçim akşamlarının en güzel yanı sonuçları televizyonlardan izlemektir. Sabahlara kadar süren seçim sonuçlarının merakla izlenmesi bu kez uzun sürmedi. Bu defa seçim yasağının kalkmasından bir saat sonra sonuç belli olmuştu. Genel beklentiler “evet” oranın %55 leri geçmeyeceği yönündeydi. Oysa görüldü ki, bizim de son yazımızdaki tahminimiz gibi “evet” oranı %58 gibi net bir rakama ulaştı.

Ramazan Bayramı boyunca Başbakan Erdoğan’ın sabah akşam demeden İstanbul’un tüm ilçelerinde referandum çalışması yapması, aslında işin özeti gibiydi. Çünkü bu kadar çalışmanın mutlaka bir karşılığı olmalıydı. Yüzde 58’lik bu oran, tartışmaya mahal vermeyecek bir rakam olması da bir anlam taşıyordu elbette.

Başbakan Erdoğan’ın referandum sonuçlarından sonra ikinci mutluluğu belki tüm ülke halkı gibi basketbolda ABD’yi yenmenin zevkini çıkarmak olacaktı. Bu gerçekleşmedi, ancak millilerin oraya kadar gitmesi bile büyük başarıydı.

Referandumun Konya ayağı ise tahminlerde yanılgının olmadığı bir süreç olarak gerçekleşti.

Yüzde 84,1 gibi çok iyi bir katılım oranı yakalanan Konya’da “evet” oranı yüzde 78’lere ulaştı. Oran olarak her ne kadar Konya’nın önünde şehirler olsa bile, evet ve hayır arasındaki farkın 617 bin gibi büyük bir sayıya ulaşmasına dikkat çekmek lazım. Zira İstanbul dışında iki seçenek arasında böyle büyük bir fark hiçbir şehirde oluşmadı.

Konya’nın merkez ilçelerinde ise tahmin edileceği gibi Karatay yüzde 91’lere ulaşarak büyük bir sükse yaptı. Yine oransal olarak Karatay’ın önünde ilçeler olabilir, ancak 125 bin kişinin evet, 12 bin kişin hayır kullandığı, yani arada 10 kat ve 110 bin fark olan başka bir şehir yoktur. Tabi burada Konya Ak Parti teşkilatlarının çok ciddi çalıştıklarını biliyoruz. Onlarda bu çalışmalarının sonucunu almış oldular.

Konya taşrasında da sağduyulu seçmen, “evet” tercihini kullandı. 28 taşra ilçesinde de evet önde çıkarken, evet oranının net olarak fark attığı ilçe sayısı da oldukça fazlaydı.

Türkiye yeni bir döneme giriyor ve Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu yeni dönemin nasıl olacağını henüz yaşamadığımız için bilmiyoruz. Ancak herkesin bu yeni Türkiye’de yaşamanın tadını çıkarması gerekir.