Geçmişimiz geleceğimiz değildir

Başlıktaki güzel söz, dünya çapında ün yapmış kişisel gelişimci sevgili Anthony Robbins’e aittir ve bana göre içinde elmas değerinde bir kişisel gelişim ilkesini saklamaktadır.
 
 Doğası gereğince insan geçmişten elem, gelecekten kaygı duyar. Geçmişten elem duymak hafıza ile bağlıdır. Başka bir deyişle, insanoğlu beyninin bir fakültesinde normal olarak işleyen bir hafıza taşıdığı sürece, geçmişte yaşadığı olaylardan ıstırap duymaya devam edecektir. Hafızanızı yitirdiğiniz takdirde, bu acıdan da kurtulursunuz; ancak sanırım böyle bir olasılığı düşünmekten hiçbirimiz haz etmeyiz. Kimi filozofların sözünü ettiği “özdeşim yasası” uyarınca çevremizdeki her şey yerli yerinde kalmaya devam etsin isteriz. Eşyaların ve olayların olağan seyri değiştiği zaman paniğe kapılmayan kimse neredeyse yok gibidir. Durum, sabah kalktığınızda bir kolunuzun tutmaz olduğunu fark etmenizden pek farklı değildir. Demek oluyor ki, özdeşim yasası yalnızca mevcut halden değil, geçmişten ve gelecekten de etkilenmektedir.
 
 Örneğin altı yıl önce başınıza sizi çok olumsuz etkileyen sevimsiz bir olay gelmiş olabilir. Hafızanız hala yerindeyse eğer, o berbat yaşantı durup durup hücum eder size ve sanki yeniden oluyormuşçasına ruhunuzda yaralar açar.
 
 Oysaki geçmiş canlı bir zaman dilimi değildir. Çünkü artık “var” değildir. Bu anlamda, gelecek de geçmişten farklı sayılmaz. O da “var” olan, “gerçek” olan bir zaman kesiti değildir. Öte yandan, gelecek korkusu düş gücüyle bağlıdır ve hayal edebildiğimiz sürece geleceğe ilişkin korkuları yaşamaya devam edeceğimiz neredeyse kesinliğe yakındır. İnsan ne garip bir varlıktır ki, her iki durumda da geçerli olduğu şekliyle “olmayan” şeylerden dolayı korkuya, kaygıya ve üzüntüye kapılmaktadır.
 
 Peki bunlar olmak zorunda mıdır? Açıkçası, geçmişin bir işkence makinesine dönüşmesine izin vermek ya da vermemek sizin elinizdedir. Keşke en azından tüm karşı çabalarımıza rağmen başımıza gelmesine engel olamadığımız gelişmeler için, hiçbir şüphe ve endişeye kapılmaksızın gönül huzuru içinde Yüce Dost’un mutlak biçimde sevgi ve şefkatle süslü tasarrufuna boyun eğmeyi öğrenebilseydik!
 
 Kuşkusuz aklın yolu da bundan başkasına geçit vermemektedir: Unutmamalıyız ki, geçmişimiz geleceğimiz değildir ve yarın başka bir gün olacaktır…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mert Aslan Arşivi