
Ahmet Davutoğlu'na ayak uydurmalıyız
Dünya merakla bekliyor, Filistin Devleti’nin durumunun ne olacağını. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas bu konuda net. “Filistin Bayrağını BM’de görmek isteriz” diyor. Bu açıklamayı Konya’da yapıyor Abbas. Sonra Mahmut Abbas’a fahri hemşerilik beratı verildi. Çünkü Bakan Davutooğlu O’nu Mahmut Abbas Konevi olarak isimlendirdi.
Hiç bu kadar uluslararası bir şehir olmamıştı Konya. Bu düzeyde uluslararası devlet başkanı, başbakanı ve bakanları aynı hafta içinde misafir etmemişti diyelim, daha doğru bir ifadeyle.
Tabiî ki bu uluslararası programların Konya açısından tek mimarı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu.
Kendisinin, Fransa’ya sözde soykırım krizi ile ilgili söyledikleri bu ülke insanının içini ne kadar ferahlatmıştır. İşte Türkiye’nin bu konuda tavrını net ortaya koyduğu Bakan Davutoğlu’nun açıklaması “Türkiye'nin her zaman tarihi arşivleri açarak araştırmaya hazır olduğunu, ama eğer bu yüzleşme imkanı verilmez ve bir dogma oluşturulursa gittiğimiz her ülkede Fransız koloniciliği, sömürgeciliği üzerine konuşmaya başlarız”
Artık bundan sonrasını Sarkozy ve Fransa düşünsün. Onlar düşünmesine düşünsün de biz gazetecilerinde Bakan Davutoğlu’nun bu çıkışına enformasyon açısından ciddi destek olmamız gerekirdi. Özellikle de Konyalı gazeteciler.
Şeb-i Arus törenleri için 17 tane Afrikalı Bakan Konya’ya gelmişken onlarla konuşulacak çok konu varken hiç birinin haberini yapmadık bir ciddi söyleşi ortaya koyamadık. Talihsiz bir durum.
Somali’li Bakan’a ülkelerini şimdilerde karıştırmak isteyenleri sormak ve arka planını size aktarmamız gerekirdi. Ruanda temsilcisine Fransa’nın 800 bin Tutsi ve Hutu kabilelerinden insanın ölümüne nasıl çanak tuttuğunu öğrenmeliydik. Bu gerçek ortadayken Sarkozy 1915 olaylarını tekrar hatırlatsa ne olur ki. Orta Afrika’nın zengin maden kaynaklarının nasıl bir iştahla yağmalandığını, Afrika’da insan canının bir gergedan canına eş değer olduğunu gerçek temsilcilerinden aktarmamız gerekirdi.
Bunların yanında Konya’yı nasıl bulduklarını Mevlana felsefesini nasıl algıladıklarını, semayı hangi ruh halinde izlediklerini sormalıydık. Türkiye’den beklentileri belli ama bundan sonra nasıl bir sosyal-kültürel ve ekonomik işbirliği içinde olmayı düşündüklerini de paylaşmalıydık.
Tüm bunları mesleğimiz gereği olarak yapmalıydık. Çünkü Ahmet Davutoğlu başka bir şehre değil de Konya’ya bu misafirleri getirmişti. Üstelik her bir misafirini Konya’nın önemli tarihi yerlerini gezdirirken, bir nevi kendi rehberlik yapmıştı. Bize de sadece o soruları sormak kalmıştı. Evet bunları yapmadığımızı üzüntüyle itiraf etmeliyiz.
Konya’nın yükselişi gerçekten her kesimin katkısıyla olacak. Bakan Davutoğlu’da bu konuyu bir kez daha hatırlattı. Konya Gazeteciler Cemiyeti ziyaretinde “Konya'ya gelen yabancı ziyaretçi sayısına baktığınız zaman ulusal basının ilgisi dışında, Konya basınının da bütün bu gelişmeleri dünyaya tanıtıcı kapasiteye sahip olması lazım. Ulusal ve uluslararası nitelikte habercilik yapacak bir noktaya gelmesi lazım. Konya'nın artan önemine karşılık daha aktif bir basın bekliyorum. Konya'dan beklentimiz bu. Konya'nın yükselen sesinin bütün dünyaya duyurulabileceği nitelikte bir gazetecilik ve görsel yayın yapılabilmesi hepimizin hedefi.”
Bakan Davutoğlu’dan Konya olarak TRT’nin bir haber bürosu açması isteğini dile getirdi Cemiyet Başkanı Sefa Özdemir. Sadece iki dakikada bu sorunu çözdü Bakan Davuoğlu. TRT Genel Müdürünü hemen orada aradı ve ay sonuna kadar, Konya’ya TRT’nin büro açacağının bilgisini verdi bize.
Problemleri bu kadar hızlı çözen bir siyasetçiye sahip olduğu için Konya çok şanslı. Türkiye ise böyle bir bakanla uluslararası arenada temsil edildiği için başı hep dimdik.
Bizim ise Ahmet Davutoğlu’na ayak uydurabilmek için donanımımızı daha çok artırmamız gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.