Alev Ayyıldız
Alev Ayyıldız

Açılın feministler geliyor

Feminizm genel itibariyle kadın haklarını savunan, kadınların erkeklere karşı ezilmesini engellemeyi amaçlayan bir zihniyetmiş temel esasında.

Sonu “İzimle” biten kavramlara genel bir önyargım olduğu için sevemedim feminizmi. Birde kadın haklarını savunmaktan çok işi erkek düşmanlığına vurduklarını ve duygularını biraz hırçın ifade ettiklerini düşünüyorum.

Bu tür kuruluşları amaçlarından uzak buldum hep.

Yani hayatında hiç dayak,açlık işkence görmemiş birinin süslü kıyafetlerle ve parfüm kokulu burjuva tavırlarıyla sıkıntı çeken kadınların dertlerini reklam kokan tavırlarla gerçekten anlayabildiklerine inanmıyorum.

Kadın sorunlarını anlayabilmek için illa da acı çekmek gerek demiyorum ama bir şeyi tanımadan tam olarak ne olduğu anlaşılmaz bence.

Kadın örgütlerine düşman olarak anlaşılmak istemem.Mutlaka çok iyi işer yapanlar vardır. Kimsesiz ve mağdur bayanlara yardım eli uzatanlara tabi ki sözümüz yok

Konya’da da mağdur kadınlara elini uzan ve faydalı çalışmalara imza atan kuruluşlar var. Bu tür iyi çalışmaları yapanları kendimce sonuna kadar destekliyorum.

Benim derdim sözü ve özü bir olmayanlarla.

Feministlerin yada bir takım kadın hakları savunucularının en hoşlanmadığım tarafı amaçladıkları topluma ulaşmada İslam’a uzak bir yapı oluşturmaya çalışmaları ve genel itibarla din düşmanı olmaları.

Halbuki kadına hak ettiği değeri tam olarak veren tek kapı İslamiyet.

Fakat eski geleneklerin ve uygulamaların hatalarını İslamiyet’le bağdaştırarak dine çamur atmaları ağrıma gidiyor.

Bu tür kampanyaların son örneği ise feminist bir yapıya bürünerek kadınlara özgü parkların yapılmasını irtica tehdidi olarak göstermeye çalışan Milliyet gazetesi ve ona arka çıkan kimi feminist gruplar.

Amaçları kadın haklarını korumaktan ziyade İslamiyet’i lekelemek.

Başta Almanya olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde yaygın olan bayanlara mahsus parklar kadınların toplumdan soyutlamak bir yana bayanların daha rahat hareket edebilmelerini sağlıyor.

Çevresinde tacizci bakışlara maruz kalmadan bayan arkadaşlarıyla rahatça parklarda bulunmanın nesi yanlış kavrayabilmiş değilim.

Aynı iki yüzlü çirkin tutumlar eğitimde de kendini gösteriyor.Kızların okutulması için canla başla(?) mücadele eden bu zihniyet nedense başörtüsü yüzünden üniversitelere alınmayan kızları akıllarına getirmiyorlar.
Kadına uygulanan şiddet ve zulüm Müslüman ülkelerde İslamiyet’in üzerine atılarak İslam Dini kadın haklarına önem vermiyor izlenimi oluşturulmaya çalışılıyor.

Sözde kadın hakları savunucularının tavırları diğer İslam ülkelerinde de pek parlak tablolar oluşturmuyor.

Örneğin komşumuz İran’da kadın hakları savunucularını temel sorunları bayanların batıda olduğu gibi erkek arkadaşlarıyla gezerken rahatça hareket edememesi.

İran’ın İslami değerleri yaşamasında ve kültürel anlamdaki çözülmeleri göz önüne alındığında bölgede belli sıkıntıların olduğu herkesçe malum.

Ama kadınların hak taleplerinin temelinde ki özgürlük isteklerinin sosyal hayattan daha ziyade batıdaki gibi kadın erkek ilişkileri yaşamak istemeleri üzdü beni.

Tunus gibi uzun yıllar batılıların sömürgesi olmuş devletlerde durum daha da acı.

Kamusal alan kabul edilerek kadınlar sokakta başını açmak zorunda bırakılıyor.Müslüman bir ülkede kadınlar sokakta başını açmak zorunda kalacak kadar batılılaşmış.

Bu zorunluluğa nedense tepki koyan kadın örgütleri yada feminist gruplara rastlamadım.

Farklı bir örnekte Endonezya’da karşımıza çıkıyor.Dünya üzerinde en çok Müslüman nüfusun bulunduğu bu ülkede İslamiyet’i uygulayan yerlerdeki kadınlar tam bir refah içinde yaşarken İslamiyet’ten uzaklaşılan bölgelerde kadınlar eziliyor.

Endonezya’yı da kapsayan bir programda izlediğim görüntüler oldukça şaşırttı beni.Bir bölgede dünyada halen yaşayan tek “Anaerkil” uygulamalar hakim.

İslamiyet’in hayatın tam olarak içersinde yer aldığı bu bölgede kadınlar iş alanında oldukça aktifler.Sabah namazını camide kılıyorlar.Ardından kimi balıkçılık yapıyor kimiyse ticaret gibi ekonomik işlerle uğraşıyor.

İslamiyet’in özüne uygun olarak yaşandığı yerlerde bırakın kadının ikinci sınıfa atılmasını anaerkil bir yapıya bürünecek kadar kadın haklarına duyarlı oluşumlar yaşanıyor.

Fakat Endonezya’da başkente gelindiğinde durum değişiyor.İslamiyet’ten uzaklaşılan başkentte kadınlar eziliyor ve birçok sıkıntı görüyorlar.

Avrupa’da da kadınların durumu pek parlak sayılmaz. Küçük yaşlardan itibaren aile içi ensest ilişkiye kalan milyonlarca Avrupalı kadın var.

Bize medeniyet ve çağdaşlık dersi vermeye çalışan Fransa ise kadınlara uygulanan şiddette başı çekiyor.

Bugün bir çok aydın isimli karanlık insanlar kadın haklarında Avrupa’yı örnek veriyor ve Batı insanını hayranlıkla izliyor.

Fakat tarihlerinde kadını kölelerle eşit sınıfa koyan ve miras bırakılan bir eşya durumuna getiren, bugünse kadınlara karşı inanılmaz şiddetler uygulayarak, dayaktan tacize türlü sapkınlıklar yaşayan Avrupa insanının nesine hayran oluyorlar anlayamıyorum.

Neyse biz gene iyimser düşünmeye devam edelim.Belki kimi feministler utandırır beni de şuan dünya sorunu haline gelen İsrail askerlerinin masum Filistinli kadınları kuş avlar gibi tek tek zevkle öldürmesini yada Amerikan askerlerinin Iraklı kadınlara haya sınırlarını zorlayan hareketlerini engellemek için çaba gösteririler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alev Ayyıldız Arşivi