Sözün , kelamın, konuşmanın en çirkinleştiği anlar yanlış ağızlardan çıktığı zamanlardır. En anlamlı kelimler, en manidar cümleler birden silikleşir, değerini kaybetmese bile işitende uyandırdığı anlamda azalmalar olur.
Yazık ki kutsal bilinen değerler üzerine konuşmalarda bu cehaletin örneklerini yaşarız. Bilen bilmeyen herkes anlamadan dinlemeden yorum yapar. Kavramlar karışır zihinlerde. Boşuna dememişler cahilin susması konuşmasından iyidir diye. Hal böyle olunca susması gereken ne çok ağız var diye düşünmeden edemiyor insan.
Örneğin medyanın din alimi Zekeriya Beyaz’ı düşünün. Sizleri bilmem ama ben ekranda ne zaman görsem anlattığına bakmaksızın kanalı değiştiririm. İnanç adına söyledikleri yüreğimi okşamaz, dinlemek istemem. Şükür ki Beyaz Hoca’ya karşın bilgisi kadar anlatımıyla İslam’ı insanlara sevdiren isimler var. İnanç ekseninde hizmet eden nice alimlerimiz boş konuşanları engelliyor ama iş diğer bir sevgiye, vatan sevgisine gelince meydan haddini bilmezlere kalıyor.
Dikkat ediyorum , özellikle referandum sürecinden itibaren çoğunluğunu sözde vatanseverlerin oluşturduğu bir tayfa kendisi dışında düşünmeyen herkesi vatanı satmakla suçluyor. Ilımlı bakan yazarlara bile hakaret etmekten, satılmış yazar yaftası yapıştırmaktan geri durmuyorlar.
Ne büyük vebal, nasıl bir cehalet örneği. Üzüldüğüm şeyse vatan deyince gözleri dolmayanların, ülkesine hizmeti her şeyden üstün görmeyenlerin tıslar gibi durmadan bu sözcüğü tekrarlamaları.
“Vatan hainleri, vatanı satanlar”. Lafların ağırlığına bakılmaksızın edepsizce dökülüyor dudaklardan. O kadar kolay mı vatanı satmak , hain olmak?.
Üzerinde gezdikleri toprağın altında yatan şehit var mıdır düşüncesiyle ürpererek yürümeyenlere mi kaldı vatanı sevenleri belirlemek diye düşünmeden edemiyor insan.
Oruç tutmuyor diye, namaz kılmıyor diye adam dövenler bırakın vakit namazlarını Cuma’ya dahi gitmediklerinin bilinmediğini mi zannediyorlar?.
Sivas’tan ötesini görmeyenler, terörden bihaber yaşayanlar nasılda ahkam kesiyor, nasılda yaşananları görmezden gelebiliyor?. Asit kuyularını, çatışmaları, baskınları duymayanlar, şehit düşen arkadaşını görüp delirme noktasına gelip caddelerde anlamsızca gezinen askerlerin varlığından haberdar olmayanlara mı kaldı terörü çözmek?.
Kızıl Elma deyip, Turancılık deyip Azerbaycan’ın ötesini bilmeyenler mi kurtaracak Türk Dünyasını. Çin’e devlet nişanı verip, Küba’da püro içmekle olmuyor ata yurduna sahip çıkmak, kandaşlarının yanında olmak.
Her şehit haberinde timsah gözyaşı döküp , cenazelerinde slogan atmakla da sorunlar çözülmüyor. Canlı yayında film izler gibi askerlerin öldüğünü görüp bir şey yapmayanlara, Mehmetçiğin hakkını dolandırıp İstanbul’un en güzel yerine villa dikenlere, darbe planları yapanlara karşı mücadeleden geçiyor Mehmetçiği sevmek.
Grip geçirip ölümden döndüğünü zannedenler darbe dönemlerinde zindanda çürüyenlere , gazilere ve şehit ailelerine yalnızca referandumda EVET dedikleri için nasıl da hayasızca hakaret edebiliyorlar.
Nihal Atsız’ı kadın zannedip, ömründe tek kitap okumayanlar mı Kavgam’ı ezberlemiş, sosyalizmden komünizme kadar kendi fikirlerini en büyük düşünüründen en popüler savunucusuna kadar bilenlerle mi fikir savaşı yürütebilecekler.?
Ezberletilmiş laflarla ,omza atılan ceketlerle, fiyakalı yürüyüşlerle sahip çıkılacak dava değil bunlar. Hükümet’e yüklenip , Erdoğan’a hakaret edip şehide kelle , Öcalan’a sayın dedi lafını tekrar etmekle de bir şey kazanılmaz. Bu sözü tekrarlayanlara soruyorum, hangi toplantısında demiş Başbakan bunları, bulsunlar çıkarsınlar, medyaya versinler. Böylelikle öğrensin herkes. Yoksa iftira atmakla bir yere varılmaz. Unuttular sanırım ama Türklerde adet devlet büyüklerine saygıyla olur. Desteklemezsin, oy vermezsin, beğenmezsin ama hakaret edemezsin.
Eğer ortada bir ihanet varsa lütfedip kendilerine baksınlar bir zahmet. Din deyip , namus deyip slogan attıktan sonra, bacısına üniversite kapısında gözyaşlarıyla başörtüsünü açtıranlarla birlik olmaktır asıl ihanet. Referanduma hayır toplantılarında başörtüsüne hakaret edenlerle, peygamberinle haşa dalga geçmeye cüret edenlerle aynı masaya oturmak, ortak tavır sergilemektir ihanet.
Ayıptır , ayıp. Bırakın hadlerini boylarını aşan meselelerde böyle artistik yapanlara kaymağını yedikleri davaya kan dökenler hesap sorar önce. 70’lerde 80’lerde ölüme gülümseyerek gidenler bu dünyada olmasa bile diğerinde haklarını arar.
Şimdi yazıyı daha finalini okumadan şahsıma yükleneceklere, hainlikle , AK Parti yalakalığıyla suçlayacaklara söylemek istediğim tek şey var. Bizim gönlümüzün yarısı Tacettin Dergahında Reis’in yanında.Ömrümüz oldukça da onunla , davasıyla birlikte olacak
Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.