Lokman Koyuncuoğlu
Lokman Koyuncuoğlu

Türkiye Tunus olmaz!

Batı medyası tarafından “Arap Baharı” olarak adlandırılan, halk direnişlerinin başladığı ülke malumunuz Tunus. Diğer ülkelere de yayılan bu uyanış gecikmiş bir hareketti. Çünkü tam baskıcı diktatöryal yönetimler halkı bitirmişlerdi. Türkiye’de ise 2002’de iktidar değişti ve milletin yüzü gülmeye başladı. Fakat bunu çok görenler şimdilerde tekrar sahneye çıkıyor.
Gezi parkı olayları Türkiye’nin yeni gündemi oldu. Açıkçası pek kimse olayların bu yönde gelişeceğini tahmin etmiyordu. Bizler masumca Türkiye’nin problemlerini birer birer çözüp büyükler ligine rahatça gireceğini düşünüyorduk. Her ne kadar bu konuda kimseye güven olmadığı bilsekte, “oyunun” hemen başlatılacağını da beklemiyorduk.

Çok bilinçli, iyi planlanmış bir senaryo var karşımızda. Hedef belli. Sandıkta bir türlü yenemedikleri ve gidişle de yenmelerinin pek mümkün olmadığı Ak Parti hükümetini, iktidardan uzaklaştırmak. Bunun ilk hamlesi olarakta yaklaşmakta olan yerel seçimlerde İstanbul’u düşürmek.

Senaryonun kurgusu da müthiş. Konu “ağaç ve çevre” her kesimden insanlara sempatik gelecek, iyi niyetle destek verilecek bir mevzu. Ancak bu halk tuzağa düştükten sonrası çorap söküğü gibi geldi.

Önce ülkenin sözüm ona sanatçı! ve bir kısım gazetecileri destek verdiler eyleme. Masum yerel halkta alet oldu bu senaryoya. Sosyal medya ile de olayı geniş bir alana yayıp destek istediler. Çoğunlukla yalan haber ve manipüle edilmiş bilgiyle yaptılar bunu.Gerekçe ise polisin gaz’ıydı.

Bu saatten sonra Türkiye’nin dünyaya ve kendilerine kafa tutmasından, mazlumların yanında olmasından rahatsız olan başta batı medyası olayları “Türk Baharı” olarak vermeye başladı. Dün Fransa’nın üç büyük gazetesinin manşeti buydu. Önemli küresel yayın kuruluşları canlı yayınlara başladı. Şimdiye kadar hiç görmediğimiz şekilde dünyanın önemli merkezlerinde bu olaya destek veren topluluklar ortaya çıktı. Pankartlar ve dövizler hazırdı üstelik. Irak’ta  Suriye’de 100 binlerce katledilen insan için tek söz etmeyenler 10-15 ağaç için hemen bir araya gelmişlerdi.

Olay daha net anlaşıldı. Bu, yerel işbirlikçiler ve taşeronlarla yürütülen küresel bir organizasyondu.
Klasik istihbaratçı sorusunu sorunca dehşete düştük. “Bu olay kimin işine yarar?”
Son günlerini yaşayan Esed rejimine, İran, İsrail, Rusya, Almanya hatta ABD için mutlu cumartesi oldu Taksim olayları. Amaçları bu derece güçlenen Türkiye’yi bir şekilde zayıflatmaktı. Olay şuan tam burada. Medya desteği ile de bunu güçlendirmek istiyorlar.

İçerdeki genel eleştiri ise halkın yaşam hakkına çok müdahale edildiği. Nasıl bir müdahale ise gerçekten anlamak mümkün değil.

Yani son 10 yılda Başbakan Erdoğan’ın yaptıkları cumhuriyet tarihinde hiç yaşanmadı ki. Düşünün şöyle bir, sanatçıyla sanatçı olup şarkı söylemedi mi, sporcuyla spor yapmadı mı, onları motive etmedi mi?  Biz şimdiye kadar böyle bir Başbakan gördük mü hiç?  Nasıl bir yaşam hakkı müdahalesi var, bilmek isterim gerçekten.

Tunus’ta hayat iki yıldır normale döndü. Herkes istediğine oy veriyor. Türkiye’de 60 yıldır bu problem yok zaten. İsteyen istediği partiye oy verebilir. Bu bir hak değil artık. Üstelik, Başbakan’ı eleştirmenin de sınırı yok, karikatür yapanlar, ismiyle hitap edenler, başka bir batı ülkesinde mümkün olamayan davranışlar Türkiye’de normal. Eee Başka?

İşte anlamadığım da o. Milli geliri 4 katına çıkar, ülkeyi 10 yılda dünyanın zirvesine getir, önemli sermaye grupları servetlerini beşe katlasınlar, her türlü sosyal ve sağlık haklarını kazan ama gene de tatmin olamayan bir azınlık.

Neyse ki Türkiye’de Başbakan Erdoğan’a hep dua eden ve Allah’ın yardımını her an isteyen insanlar var. Bu yüzden bela bizden uzak duruyor. Bundan sonrada Allah bizi kaza bela fitne fesat kin ve nefretten uzak tutsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lokman Koyuncuoğlu Arşivi