TÜRKİYE İKİNİZE DARDIR

 Eski Türk filmlerinde bir replik vardır: “Burası ikimize dar… Ya sen gidersin, ya ben!”

 
Kemal Bey’in CHP’nin genel başkanlığına gelmesi operasyonu sürecini planlayan ve uygulayan grubun iddia olunan Ergenekon Terör Örgütü ile işbirliği içinde olduğunu öne sürenlere kulak tıkamamakta yarar olduğu kanısını saklı tutuyorum. Zaman ilerledikçe, bu savın daha da netleşmesi beklenebilir. Sonuçta Kemal Bey o partinin başına daha parlak fikir ve projeler içeren erdemli bir fikir mücadelesi vererek değil, bir seks skandalının tozu dumanı içinde gelip oturmuştur. Ayrıca gidişattan öyle anlaşılıyor ki, kendileri CHP’nin başına gelebilecek en kötü şeylerden biridir. Bu işi kotaranların AK Parti’ye alternatif olarak ondan daha iyisini bulamamış olmaları gerçekten hazindir.
 
Burada irdelemek istediğim asıl konu, bu operasyonun Aydın Doğan medyasının Tayyip Erdoğan’ın yakasını bırakmaya hiç de niyetli olmadığını ortaya koymuş olduğu kanısıdır. Söz konusu kanı, o medya grubunun bu olayın şu ya da bu aşamasında rol almış olup aynı yolda ilerlemeyi sürdürdüğü yargısının gittikçe berraklaştığı görüşü ile ilintilidir. Anlaşılan o ki, Türkiye Tayyip Erdoğan ile Aydın Doğan’a dardır. Ya biri gidecek, ya da öteki…
 
Tayyip Erdoğan eninde sonunda, şu ya da bu şekilde siyaset sahnesinden çekilecektir; ama Aydın Doğan orada kaldığı sürece sorun varlığını koruyacaktır. Bu durumda başbakanın yapacağı en akıllıca iş, gitmeden önce sistemi Avrupa Birliği standartlarında çok sağlam bir ekonomik ve demokratik zemine oturtmak ve ülkeyi geriye götürme potansiyeli taşıyanları sıkı bir kazığa bağlamaktır.
 
Aksi halde, her açıdan yeniden doksanlı yılların başına dönme olasılığı çok güçlüdür. Örneğin Kemal Bey işsizlik sorununu çözeceğini vaat ediyor, hatta hızını alamıyor ve üniversiteyi bitiren herkese iş bulmak gibi bir garabeti bile vaat ediyor. “Nasıl çözeceksiniz, planınız, programınız, kaynağınız nedir?” diye soranlara da “Bize oyunuzu verin, iktidara gelince nasıl çözeceğimizi görürsünüz.” diye yanıt veriyor.
 
Doğrusu, bu inanılmaz bir komedidir. Kafasında sorunların daha iyi çözümü ile ilgili hiçbir proje olmadan gökteki yıldızları bile vaat ederek ilerleyen bir muhalefetin iktidar olduğu vakit sorunları çözeceğini kim söyleyebilir? Hükümetten somut projeleri, reform çabalarını ve sıkı icraatları görenler, temeli ve kaynağı belli olmayan palavralara neden oy versinler ki?

Ama Kemal Bey çalma çırpma edebiyatı yaparak, vaat üstüne vaat sıralayarak gidiyor. Birkaç gazete ve televizyonun desteğine fazla güveniyor. Ben buradan başbakana yönelttiği “Çalıyorsunuz!” iddiası için bir şey söylemek istiyorum. İçimde kalmasın diye söylüyorum: 2002 yılında ülkenin gayri safi milli hasılası 241 milyar dolardı.  İç ve dış toplam borç stoku ise, 254 milyar dolardı. Bugün borç yükümüz, bildiğim kadarıyla 360 milyar dolar civarındadır; ancak toplam milli gelirimiz (hazinedeki para) neredeyse 900 milyar dolara çıkmıştır. Türkiye’nin dünyada ekonomik açıdan 26’ıncı sıradan 16’ıncı sıraya yükselerek G 20’ye dahil olduğu ve Avrupa’nın 6’ıncı büyük ekonomisi haline geldiği artık bilinmektedir. Nitekim milli geliri 2 trilyon doları aşan dev bir ülkenin (Rusya) bile, Türkiye’ye uyguladığı vizeyi kaldıran ülkeler kervanına katılmış olması ülkenin ulaştığı ekonomik gücün açık bir göstergesidir.

 
Soruyorum: Başbakan milletin parasını yediği için mi oluyor bütün bunlar?

Bence sizin sorununuz şudur: İktidar olmayı “yemek” olarak algıladığınız için, herkesi de kendiniz gibi “yiyor” zannediyorsunuz… Sizi o koltuklara oturtanlara olan “yedirme” borcunuzu ödemek için de acele ediyorsunuz… 

Kemal bey, geçici bir görüntüdür, bir oyuncudur. Büyük resme bakıldığında görülür ki, bu çekişme ülkeyi küresel bir aktör yapmak isteyenlerle, yemek yutmak isteyen ve "Küçük olsun, benim olsun." saikiyle hareket eden bir patron ve etrafında toplanmış bir güruh arasındadır. Türkiye bu iki adama dardır. Tarihin çöplüğüne ya biri gidecek, ya da diğeri...   

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mert Aslan Arşivi