Lokman Koyuncuoğlu
Lokman Koyuncuoğlu

Poşetli adam

                Olayı bilmeyen yoktur sanırım. Konya’da yıllardır yaşayan halk arasında “garip” daha çokta “poşetli dede” olarak bilinen Mehmet Keleş isimli kişinin hazin sonu. Garip, ismi gibi garip bir şekilde otogarda geri manevra yapan bir otobüsün altında can verdi.

                Sonrası birazda magazin usulü, medyanın ilgisini çekti. Kimdi bu adam, niye poşet toplar, nereli, kimi kimsesi var mı? Aslında bu hikaye, garibanın bankada bir milyon (trilyon) liranın üstünde parasının varlığından sonra daha çekici hale geldi. Öyle ya, hem garip diye anılır, gören herkes yardımcı olur, hem de 1 milyon liralık nakiti var. Varsa böyle bir gariplik bizde alalım diyen çok olmuştur.

                Bu olay Konyalının ne kadar yardımsever, ne kadar iyi niyetli olduğunun bir göstergesi aynı zamanda. Düşündüğümüzde, belki o garibe her karşılaştığında 5-10 lira verenlerin hiçbir zaman 1 milyon lirası olmadı, olmayacak. İşin ilginci de 1 milyon lirası olanlar bu şehirde hep araçta oldukları için, o garibe yardım etme ihtimalleri belki hiç olmadı.

                İşte hayat böyle. Bu çağ, atasözlerini ya da deyimleri bile değiştiriyor. Hani hep kullanılır ya, “zenginin malı, fakirin çenesi yorar” diye. Şimdi konuşulanlara baktığımızda garibin malı herkesin gündemi oluyor. Tamda şimdi konuşmamız gereken bu…

             Yani, haksız ve hızlı kazanca, ajitasyon ve insanların duygularıyla oynanıp elde edilen paraya karşı çıkmak.  Dilencilikle hayatını devam ettirecek kimseleri yolun başında engellemek. Okul çağındaki çocukların, arabaların önüne atlayıp bir şeyler satmak istemesiyle, devam edecek tatlı kazanca ömür boyu tamah edecek velileri de yasal olarak suç işlediklerini ortaya koymak gerekir.

             Poşetli dededen çıkaracağımız sonuçlardan en önemlisi bu. Gerçek ihtiyaç sahipleri hiçbir zaman istemezler. Zaten devlet kurumları ve çoğunlukla sivil kuruluşlar, açta açıkta kimseyi bırakmıyor. Israrla isteyenler varsa bilin ki, O’nun işi dilenmektir ve O bu işten, sizden çok kazanıyordur. Bir sektör olarak dilencilik, kamunun tek başına mücadelesiyle bitmez, vatandaşlarında buna destek vermesi, yani isteyenlere hiçbir şey vermemesi gerekir.

             Diğer taraftan haksız ve hızlı kazancın engellenmesi devlet tarafından ele alınmalı. Geçtiğimiz hafta Başbakan Davutoğlu açıkladı, “Devlet şans oyunlarından elini çekmeli” diye. İşte bu çok önemli bir gelişme Türkiye açısından. Kumar ve şans oyunları genç kuşağın çok hızlı para kazanma hayallerini süslüyor. Bunlar başta spor olmak üzere piyango ve türevleri üzerinde yoğunlaşıyor. Buralardan zengin olan olmadığı gibi, hayatlarını ve ailelerini kaosa sürükleyen onlarca örnek var Türkiye’de.

              Hiçbir baba, çocuğuna alın teri dökmeden para kazanılmayacağını temel bir yaşam felsefesi olarak anlatacağı gibi, devlette halkına bunu teşvik edici değil, engelleyici bir yapı sunmalı. O zaman “Yeni Türkiye” söyleminin bir yönü de ki bence en önemli yanlarından biri bu olacak. “Alın Teri” nin en önemli değer olduğu, çalışanın kazandığı, tembelin dışlandığı bir ülke. Böyle bir ülke için çalışmak istemeyen olabilir mi? Bunu daha sonra uzunca yazalım….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lokman Koyuncuoğlu Arşivi