ÖPÜŞMELERİN MODASI GEÇERSE

Öpmek ve öpüşmek, sevginin simgesidir, aşkın simgesidir, şefkat ve merhametin simgesidir. İçinizdeki sevgi ve ona benzer tüm güzel duyguların en belirgin ve etkili dışavurumudur. Birini sevdiğiniz zaman, sarılarak onu öpme isteği duyarsınız. Eğer dünyada öpmek ya da öpüşmek yasaklanmış olsaydı, bütün insanlık bunalıma girerdi. Çünkü henüz aşkı ve sevgiyi ifade etmeye yarayacak daha güzel bir beden dili kelimesi bulabilmiş değiller…
 
Peki bir gün öpüşmelerin modası kendiliğinden geçer mi? Bu harika davranış biçimi insan doğasının bir parçası olduğu için, kuşkusuz güneşin sıcacık ışıkları yeryüzüne indiği sürece dudaklarımızdan kimi zaman başkalarının mübarek ellerine, kimi zaman ise ateşli dudaklarına, ilgi isteyen tatlı yanaklarına ve gelecek vaat eden temiz alınlarına en duygulu tonlarda düşmeye devam edecektir; ama ne kadar yazık ki, bugün öpüşmelerin modası geçiyormuş gibi görünüyor. Çünkü eskiden bir erkek bir kadını ya da bir kadın bir erkeği öptüğü zaman, artık onun sahibi olduğunu sanırdı; oysa şimdi bakın, bir öpücükten sahiplik çıkarma fikri bile kulaklarımızı tırmalıyor. Bugün karşı cinsler öpüşmekten daha fazlasını yaptıkları zaman bile kendilerini “sahip” olarak algılayamıyorlar. Bir taraf iyelik moduna geçse de, diğer taraf onu durduruyor.
 
İlişkilerde öpüşmelerin modasını bile bitirecek noktaya gelmemize neden olan sebeplerden birine işaret etmek istiyorum: Çoktandır hayatımızın bir parçası haline gelmiş olan “kullan-at” ürünlerin pompaladığı “tek  seferlik” diye özetlenebilecek olan tüketim modeli, aynı zamanda insanların bilinçaltına karşı cinsin de herhangi bir “kullan-at” ürün gibi olduğu, dolayısıyla hemen tüketip çöpe atılması gerektiği algısını yerleştirmiş durumdadır. Zaman zaman paparazi programlarında rastladığımız “yaz aşkı”, “bir gecelik aşklar” vb. kavramlar, yaratılışın sınırlarından taşmış olan o ağzı yüzü çarpılmış, tepe dombalak olmuş algının kokteyl yaratıklarıdır. Olayı günlük hayata indirgeyerek çok daha somut bir örnek vereyim size: Birinden hoşlanıp onunla çıkmaya başlayan biri aynı gün romantik sevginin gerektirdiği bütün aşk sözlerini onun üzerine yağmur gibi yağdırmaya başlıyor, izleyen günler, hatta çoğu kez saatler içinde bir sevgili ile yaşanabilecek olan her şeyi yaşıyor ve tüketiyor... Bir sonraki haftanın başında aynı kişi aynı aşk sözlerini söylemeye devam ediyor; ancak bu kez karşısında oturup o koyu romantik sevgi sözcük ve eylemlerinin ferah yağmurları altında sırtüstü uzanmış halde yarı kapalı gözlerinden yansıyan huzur ve şehvetle ıslanmakta olan kişi değişmiş oluyor… Ne kadar hazin değil mi?
 
En soylu duygu olan “sevgi”nin ilişkilerdeki en dokunaklı yansıması olan öpücüklerin modası geçtiğinde, insanlar birbirlerinin yüzüne bakmayı bırakıp sadece bikini bölgelerini seyretmeye başlayacaklar… Yanaklarını avuçlarına alarak mahur bakışlarla saatlerce sevdiceğini seyretmek ve onu dupduru rüyalarında görmek bir yana, kutsanmış sevgilinin dudaklarının ufacık kıpırtılarından yüzlerce anlam çıkararak kaçamak, çocuksu öpücüklerin düşlerini kurma zahmetini reddeden teknoloji mağduru bu ucubeler, başlarını hedefteki kişinin bikini bölgesinden kaldırıp onun yüzüne bakma zahmetinde  bulundukları kısacık anlarda ise, “Haydi uzatma! Gel de şu işi bir an önce bitirelim…” dercesine arsız sinyaller göndermeye başlamışlardır.

Öpüşmelerin modası geçtiği gün, masumiyetin cenazesi kaldırılsın…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mert Aslan Arşivi