Alev Ayyıldız
Alev Ayyıldız

Ne Güzel Yardır O

Nerelerde aranmadın ki sen. Arayış uzun, aranan en yüceydi. Kimileri seni çok uzaklarda zannetse de aslında çok yakındın.  Tasavvur edilen her şeyde, her nesnede ruhumuzda, avuç içimizde, kalbimizin her atışında vardın. Bizlere bu denli yakınken merak ederim hala seni niçin uzaklarda bulmak istediğimizi.?Kimi zaman umutsuzluğa düşüp, çoğumuzun yaptığı gibi boş vermişliğin girdabında sürüklensek de sorun aranan da değildi kuşkusuz, arayandaydı…

Set konulan duygularla, perde çekilen gönüllerle mi kavuşacaktık sana?.

Benlik duygusundan sıyrılıp hiçlik havuzuna düşenlerin, seni bulma şerefine erenlerin ise kutlu yollarında rehberleri, riyadan çıkardan ve her türlü beklentiden uzak salt aşklarıydı. Bu sınırsız ve tertemiz sevgileri mana aşkının dehlizlerinde erimeden önce, insanlık tarihinde ne kadar çok isim almıştın.    

  Kimi zaman bir aşığın dilinde Leyla olduN çölleri gezen Mecnun için. Şirin oldun, umutsuz bir sevdada isim buldun. Kimi zamansa başka bir gönülde Aslı oldun Kerem misali yangınlarda…

Sevilenin adı değişse de gerçek sevenin, yürekten sevenin hikâyesi hep sende son buluyordu. Çağları aşan aşklar, yanan gönüller, yar ardına düşmüş özden sevenler sana kavuşma şerefine nail oluyordu.

 
Âşıkların dilinde sözdün. Bilinen ve bilinmeyen her sevginin özüydün, amacıydın. Bülbülün güle olan sevdasının adıydın, gözyaşıydın, hasrettin. Mana sevgisinin sonuydun. Sevilenler ise sana ulaşmak için yalnızca birer araçtılar. Yusuf diyerek ömrünü adayan Züleyha bile seni bulunca Yusuf’undan vazgeçmemiş miydi.?
 
 Varlığın kimi zaman hüzünlü bir umuda sürüklerken bizi kimi zamansa hatalarımızın utancıyla kendimizden bile kaçışın adıydı. İdrakten uzak yaşamlarımızda bu denli eşsiz bir sevilmenin karşısında yetersiz kalıyorduk. Tam olarak ne seni, nede bizlere sunduğun eşsiz sevgiyi fark edemediğimiz için utandık. Şimdi görüyorum ki mahcup utancımızın etkisiyle maddi eksenli kaçışlar yalnızca insanlığın boş çırpınışlarıymış. Bizlere şah damarımızdan daha yakın olan senden kaçmak mümkün değilmiş.  
 
Biz yürüseydik sen bize koşacaktın, biz gönülden bir isteseydik sen bize bin verecektin, bekledin bunları vermek için sabrının da sınırı yoktu, sevginin de… Sen vermeye, sevmeye bu denli isterken hala nasıl bir nankörlüktü, nasıl bir cahillikti bu eşsiz davete icabet etmemek?.
 
Davetin ne kadar açıktı hâlbuki. Sen aranmakla bulunmazdın ama Sen’i bulan yalnızca arayanlardı. Sonsuz ve salt rahmetten kaçıp kendimizi olmazın içine bizler attık.  Hasretinin yerini, geçici çözümler suni arayışlarla doldurmaya çalıştık. Seninle aramıza koymaya çalıştığımız mesafeler yüzünden zamanla sevginin yerini çekinmeler aldı. Korktuk senden ve bu korkunun verdiği çekinme duygusuyla maddi âlemlere daldık. Uzaklaştık… Bu denli vefasızlık, bu denli duyarsızlık tenime değen ateş misali yakar gönlümü. Acıyı ve utancı tüm yüreğimde duyumsarım. Utanırım vefasızlığımdan…
 
Kimilerimizse kaçışlarını senin sevginde yoğrularak bitirdi. Gerçek aşkı bulduktan sonra suni doyumlarından koptular. Onlar senin salt, tertemiz sevginin girdabında Dünya’dan kaçarken, Dünyalık sevenlerse onları meczup görüp alay ettiler. Bilmediler ki asıl acınası olan kendileriydi, kibirleriydi, nefisleriydi.
 
Nasıl bir haksızlıktır bu yaşanan ve hala nasıl bir ilgidir senin ki. Muhakkak ki benim aciz idrakimden çok ama çok uzaktı sevgin. Yalnızca gel diyorsun, teslim ol sevgime. Bense bu kutlu davetten çok uzaklara kaçtım kendimce. Günlük kavuşma planlarımıza dahi riayet etmedim. Müminin miracıdır namaz denilmişti, ben miracı istemedim. Gereksiz küçük ayrıntılarla boğulmaya bu denli vaktim varken senle buluşmaya zaman ayırmadım. Sana döndüğümde sana geldiğimde ise hep aklımda başkaları vardı. 
 
Bütün bunlar yetmezmiş gibi sana yakın olanları da anlayamadık. İnsanoğlu bu, fıtratında var bilmediğini kötülemek. Bizlerde öyle yaptık.  Seni en sevenleri, senin de bizler arasında en sevdiğini peygamberlerini dahi üzmekten çekinmedik.Aç bıraktık, hakaret ettik, öldürdük…
 
Bizlerin idrakinden çok ama çok uzak bir rahmetle gene de ne sen vazgeçtin bizlerden, nede en sevdiklerin. Yollarına çağırmaya devam ettiler. Kızmadılar, gücenmediler, Ne onlar tebliğden, çağırmaktan vazgeçtiler, neden sen sevmekten, bağışlamaktan vazgeçtin.
 
Şimdi küçük dünyalık sıkıntılar eşliğinde kendi cehennemimizi yaşarken senden kopmuş , kaçmış duygularımla buruk bir tatta yaşıyorum hayatı. En güzel yardan, en kutlu sevgiliden uzak, tebessümü unutmuş yüzlerle, nefretle, kinle doldurulmuş gönüllerde dert sayılmayacak dertlerle tüketiyorum yılları…
 
Sevginin yerini hayatımızda acı alalı yüzyıllar oluyor. İnsanlar senden uzaklaşmanın bedelini acıyla, kanla , gözyaşıyla ödüyor. Sende davet açık. Acaba gerçeği görmekten uzak kör olmuş gözlerle, kirlenmiş bir gönülle davetine ne zaman uyarız uyabilir miyiz bilmiyorum ama bunun umuduyla yaşıyor en güzel sevgilinin sen olduğunun tüm ruhumda duyumsamak istiyorum.
 
Ramazan ruhunu her daim taşımanız temennisiyle. Selam ve dua ile…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alev Ayyıldız Arşivi