
NAMAZIN ÖZETİNİ ÇIKARMAK
Duyarlı bir dosttan bir mesaj geldi. Özetlemek gerekirse, bazı Müslümanların sünnet namazları kılarken Fatiha’dan sonra sûre okumadıklarını dile getirmiş… İslam açısından, değerli bir gözlem ve ciddi bir sorun… Çünkü Kitap’tan sonra en önemli bilgi ve hikmet kaynağı olmanın yanı sıra, ilham kaynağımız da olan “Sünnet”in kenara itilmesi gibi bir çağrışım yapıyor. Sünnetin en büyük işlevlerinden biri de, İslam’ın bizzat Hz. Muhammed’in dilinden doğru ve özgün yorumunu getirip koruma altına almaktır. Onun açtığı “Büyük İslam Caddesi” olmasaydı, şimdiye dek ortaya bir buçuk milyar farklı İslam anlayışı ve mezhebi çıkmış olur, yani İslam toz duman olurdu.
1.Allah’ın Resulü ve Sevgilisi ne kadar önemliyse, onun yaşam biçimi, yani sünneti de o kadar önemlidir. Altını kırmızı kalemle çizerek söylüyorum ki, sünneti önemsemeyenler İslam’ı doğru anlama ve yaşama konusunda dünyada iflah olmazlar, ahirette ise o “İnsanların En Güzeli’nin karşısına çıkacak yüzü bulamazlar. Sahabeler böyle değildi… O ne derse ya da yaparsa, hiç düşünmeden aynısını yapıyorlardı. Hatta en küçük ve doğal görünen davranışlarına varıncaya dek, onu “olduğu gibi” taklit ediyorlardı. Çünkü Kur’an’da Kainatın Sahibi’nin söylemiş olduğu “Eğer Allah’ı seviyorsanız, O’nun Elçisi’ne uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı mağfiret etsin.” sözlerini “Ona benzediğimiz ölçüde Allah’ın sevgisini kazanırız.” şeklinde algılıyorlardı. Bu doğru bir çıkarım değil miydi sizce? Eğer Allah’ın en çok sevdiği insan oysa (Çünkü bir tek ona “Sevgilim!” diye sesleniyor), düşünme, duygulanma ve davranış biçimlerimizle O’na ne kadar çok benzersek, o derece Allah’ın sevdiği insan formuna dönüşmüş olmaz mıyız? Bu anlamda, sahabelerin her biri, hayatın her yerinde, örneğin otururken, kalkarken, yürürken, namaz kılarken, yolda yürürken, biriyle konuşurken, hatta birine bakarken bile “Hz. Muhammed’in küçük birer kopyasıydı.
Beyni Buruşmuş Bir Müzisyenin Zırvalarından Seçmeler
Kişisel olarak alkollü ve asitli içecekler almam; fakat önyargılarım yoktur. İçki içeni yargılamam, ayıplamam, aynı masaya oturup muhabbet de ederim; ama saçmalamaya başlarsa masada fazla kalmam. Şimdi, bizim memlekette beyni buruşmuş bir müzisyen var. Şarabı içip içip ağzına gelen zırvaları önüne gelene sokuyor. Kendisine yanıt verme gafletinde bulunanlara (!) da hakaret ediyor, bazen de hızını alamayıp “Bakın, başımı alır giderim bu ülkeden ha!” diyerek bizi çok eğlendiriyor. Biz de yapmış olduğu büyük hizmetlerinden dolayı bize çok lazım olduğu için, örneğin kişi başına düşen milli gelirimizi yaklaşık 12 bin dolara çıkardığı, ihracatımızı 140 milyar dolara yükselttiği, enflasyonu tek haneli rakamlara indirdiği, TL’ye simgeler icat ettiği için “Tamam yaw, gidersen git!” diye rest çekemiyor, postayı koyamıyoruz? Bizler de ondan söz edince, adam kendini iyice dev zannetmeye başlıyor. O da haklı, “Ne desem olay oluyor, iki hafta konuşuluyor.” diye düşünerek “Sayın Her Şeyi Bilen” havasına giriyor. Bence en azından sağduyulu ve demokrat medyanın bu maskaralığı görmezden gelmesi gerekiyor. Bırakalım, kendisi gibi adamların yönettiği iletişim kanallarında zırvalasın dursun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.