Lokman Koyuncuoğlu
Lokman Koyuncuoğlu

Medya mı hukuk mu?

1998 yılında Türkiye oldukça puslu bir dönemdeydi. Halk bilinçli olarak belli merkezlerden yönetilen, suni gündemlere inandırılıyor ve yargı da bunu ihbar kabul edip, cezayı kesiyordu.

Aynı yılın başında ABD sineması zihinlerde uzun süre yer eden bir filme imza atıyordu. Şeytanın Avukatı. Filmde özetle taşrada başarılı bir avukatın suçlu olduğunu bilse dahi müvekkilini adaletin elinden kurtarmayı başarması ve yükseliş hikayesi anlatılır. O avukatı elinde tutan güç, filmin sonunda “siz beni bir de basında görün” der.

Çok geçmeden 1998 yılının sonunda bu kez “Truman Show” ile medyanın toplum üzerindeki etkisini görürüz..

Bu filmde ise Trumanın yaşamı gerçek sandığı bu stüdyolarda tam otuz yıldır, aralıksız olarak ve reklam vermeden bu yaşamı 24 saat boyunca canlı olarak televizyonda yayınlanmaktadır. Trumanın annesi, babası ve eşi kısacası tüm ailesi de sahtedir. Herkes bu sahte hayatı izler ve kendilerine yutturulan bu durumdan memnundur.

Çağdaş toplumlarının iki temel yönlendiricisi Medya ve Hukuk olmuştur artık.
Konya Barosu geçtiğimiz hafta, yerel basın temsilcileri ve yerel basında yazan meslektaşlarıyla bir tanışma programı düzenledi. Resmi bir görüntüsü olan baronun, aslında içimizden birileriyle oluşmuş sempatik bir topluluk olduğunu görmüş olduk.

Konya Baro Başkanı Fevzi Kayacan, yasama yürütme ve yargının ardından gelen dördüncü gücün medya olduğu, Konya Yeni Haber gazetesinde yazmaya başladığını artık kendisinin de basının bir parçası olduğunu söyledi.

Türkiye’nin sivilleşme sürecinde baroların etkileri büyük olmuştur, daha da olacaktır. Özellikle Konya Türkiye’nin bu dönüşümüne fikirleriyle önemli katkılar sağlayan şehirlerin başında geliyor. Başkan Fevzi Kayacan nezdinde katkısı olan tüm hukukçuları buradan anmalıyız.

Yukarıdaki sinema örnekleri medya ve hukukun toplumu yanlış yönlendirmesi ve kötü amaçlara hizmet etmesine yönelikti. Batı toplumlarında medeniyet algılayışı, insanın yaşaması ve yüceltilmesi üzerine olmadığı ve sadece hırs, şehvet ve egemenlik üzerine kurulu olduğu için kurgularında insani olması beklenemez.

Ancak hem ülkesi hem de dünya için bir iddiası, bir duruşu bir medeniyet tasavvuru olan toplumlar için medya ve hukukta bu tasavvura göre şekillenmelidir.

Türkiye’nin yakın zamana kadar hukuktan anladığı korku ve ulaşılması zor ürkütücü devlet portresiydi. Artık bu kavramın çağrıştırdığı tek kelime, adalet olmalı. Tıpkı geçmişteki gibi, tıpkı böyle güçlü bir medeniyetin temel taşı gibi.. Adalet.

Medya ise belki yeni bir kavram, geçmişte birebir karşılığı yok. Kabul etmesi zor ama medya, haber almanın yanında, zihinlerde bıraktığı genel etki ahlaksızlıkla paralel. İşte bir iddiası bir duruşu olan o toplumun medyasının da temeli algısı ancak Ahlak ile ifade edilebilir.

O zaman bu toplumun temel dinamikleri için ahlak ve adalet olmazsa olmazdır. Büyük görevde medya ve hukuka düşmektedir.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın öncü ülke tanımlaması, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Bölgesel güç tarifi ve Numan Kurtulmuş’un Esenlik beldesi temennisi için hukukta adalet, medyada ahlak şarttır.

Başkan Fevzi Kayacan, hem hukukçu hem yazar olduğuna göre artık topluma en önemli mesajları O verecek demektir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lokman Koyuncuoğlu Arşivi