
Lokman Koyuncuoğlu
Konya'nın gözüne sokalım!
Yayınlanma:
Bazen gözünüzün önündeki değerleri çok iyi göremezsiniz, bazen bakarsınız bu değerlere ama ne ifade ettiğini anlayamazsınız. Onun için hak edene değerini vermek için iyi bakmak, iyi görmek iyi algılamak gerekir.
Olayı fazla uzatmadan hemen özetleyim. Hafta sonu MÜSİAD basım yayın reklam ve ambalaj sektör kurulu ile gezdiğimiz yeni işletmelerle alakalı bugünkü sözlerim. Aslında oldukça önemli yatırımlara imza atan bir şehirde yaşıyoruz. Ancak nedense olaylara hep tersten bakmak gibi ve çokta büyütülmeyecek eksiklikleri abartmak gibi garip alışkanlıklarımız var.
O gün misafirlerimize daha fazla işletmeyi gezdirme imkânımız olabilirdi; ama İstanbul’da bu işin neredeyse kitabını yazmış arkadaşlarımız için iki firmanın genel duruşu, Konya ile ilgili yeterli bilgi vermeye yetti de arttı bile.
İlk ziyaretimiz, Konya’nın en eski matbaalarından biri Damla Ofset oldu. Bu işe nerdeyse bir ömrünü vermiş Muttalip Yıldırım’ın, çağın gereklerini yerine getirdiği işletmesi Konya’nın en modern basım tesislerinden biri olmuş. Olmuş diyorum, çünkü fakültedeyken dergi bastırdığımız eski yeri ile şimdiki yeri hiç kıyas kabul edilmeyecek şekilde farklı. Tam bir basım fabrikası. Kağıt ve baskı ile ilgili düşünebileceğiniz her şey yapılıyor burada. Yıldırım ailesinin yeni nesil çocuklarının da işin başında yer almasıyla her şey planlı programlı yürüyor. Bu sıralar ajanda konusunda uzmanlaşan Damla Ofset, yeni üretimlerle tam bir İstanbul duruşu sergiliyor. Bu sözü daha çok misafirlerimiz telaffuz ediyor ancak kesinlikle doğru bir tespit bu.
İkinci durağımız ise Şekeroğlu Plastik. Bir kere hiç abartmadan, bunu iltifat olarak yapmadan bu işletmenin hakkını verelim. Böyle bir fabrika Türkiye’de yok. Altyapı ve teknik ekipmanlarıyla da Avrupa’da 5-6 tane ancak var. Bir kez daha söylüyorum o zaman; böyle bir fabrika Türkiye’de zaten yok Avrupa’da 5-6 tane ancak var. O zaman sizde şunu söyleye bilirsiniz; “Konya’da böyle bir fabrika var da sen neden şimdiye kadar bunu yazmadın”? Evet haklısınız, geçen yıl 17 Aralık’ta Başbakan geldiğinde hızlı bir gezintimiz olmuştu, tam algılayamamışız, bu fabrikanın Türkiye için ne ifade ettiğini. Gecikme için hoşgörün.
Biraz geç oldu ama durumun farkına tam olarak vardık. Bir kere Türkiye’de plastik ve onun türevleriyle ilgili her türlü basım işini yapabilecek makine parkına sahip Şekeroğlu Plastik. Her gün tükettiğimiz ulusal markalı süt, yoğurt, çikolata ambalajları burada yapılıyor. Dahası var. Sadece biz değil Almanlarda her gün Şekeroğlu Plastik’te basılmış mamulleri kullanıyorlar. Fabrikanın sürükleyici gücü ve işletme beyni Ahmet Şekeroğlu, bunu normalmiş gibi anlatıyor “Bu sütten Almanlar günde 450 bin adet tüketiyorlar, biz 30 binini üretip Almanya’ya gönderiyoruz.” Evet, Almanların içtikleri sütün ve kullandıkları margarinin kabı Konya’da üretiliyor.
Şimdi işi çok abarttığımı düşünebilirsiniz. Ancak bir Afrika ülkesi, bir Asya ülkesi ya da Balkanlardaki bir Avrupa ülkesinden bahsetmiyorum. Avrupa’nın temeli olan Almanya’dan bahsediyorum ki, onlar bu ürünlerde ancak binde 1-2 hatayı kabul ediyorlar. Durum böyleyken gözümüzün önündeki cevherin büyüklüğünü düşünebiliyor musunuz?
Tabi Ahmet Şekeroğlu’nun bir tanesi milyon Avroların üzerinde 42 tane ileri teknoloji enjeksiyon tezgahı hedefine çok yaklaştığını, hatta bir tezgahın durumuyla ilgili önemli bir devlet kuruluşuna düzenli bilgi verildiğini söyleyeyim de neden bahsettiğim daha sağlam bir zemine otursun.
İstanbul’dan gelen dostlarda Şekeroğlu Plastik’ten öyle bir etkilendiler ki, gece İstanbul’a kadar gündemlerinin bu olduğundan eminim.
Gelelim Konya’ya. Kaç fabrika açıldı tartışmalarının içinde güme giden bilgilerden biri mesela buydu. Dolu tarafı görmek isteyenler için alın size Türkiye’ye örnek göstereceğiniz işletme.
Konya’da büyük yatırımların hatırı sayılır düzeyde olduğunu ve onların yollarına kesintisiz devam ettiklerini söyleyeyim de, anlamak isteyen anlasın.
Mevlana diyor ki: Eğer ayakkabının bir teki dar olursa, her ikisi de işe yaramaz
Olayı fazla uzatmadan hemen özetleyim. Hafta sonu MÜSİAD basım yayın reklam ve ambalaj sektör kurulu ile gezdiğimiz yeni işletmelerle alakalı bugünkü sözlerim. Aslında oldukça önemli yatırımlara imza atan bir şehirde yaşıyoruz. Ancak nedense olaylara hep tersten bakmak gibi ve çokta büyütülmeyecek eksiklikleri abartmak gibi garip alışkanlıklarımız var.
O gün misafirlerimize daha fazla işletmeyi gezdirme imkânımız olabilirdi; ama İstanbul’da bu işin neredeyse kitabını yazmış arkadaşlarımız için iki firmanın genel duruşu, Konya ile ilgili yeterli bilgi vermeye yetti de arttı bile.
İlk ziyaretimiz, Konya’nın en eski matbaalarından biri Damla Ofset oldu. Bu işe nerdeyse bir ömrünü vermiş Muttalip Yıldırım’ın, çağın gereklerini yerine getirdiği işletmesi Konya’nın en modern basım tesislerinden biri olmuş. Olmuş diyorum, çünkü fakültedeyken dergi bastırdığımız eski yeri ile şimdiki yeri hiç kıyas kabul edilmeyecek şekilde farklı. Tam bir basım fabrikası. Kağıt ve baskı ile ilgili düşünebileceğiniz her şey yapılıyor burada. Yıldırım ailesinin yeni nesil çocuklarının da işin başında yer almasıyla her şey planlı programlı yürüyor. Bu sıralar ajanda konusunda uzmanlaşan Damla Ofset, yeni üretimlerle tam bir İstanbul duruşu sergiliyor. Bu sözü daha çok misafirlerimiz telaffuz ediyor ancak kesinlikle doğru bir tespit bu.
İkinci durağımız ise Şekeroğlu Plastik. Bir kere hiç abartmadan, bunu iltifat olarak yapmadan bu işletmenin hakkını verelim. Böyle bir fabrika Türkiye’de yok. Altyapı ve teknik ekipmanlarıyla da Avrupa’da 5-6 tane ancak var. Bir kez daha söylüyorum o zaman; böyle bir fabrika Türkiye’de zaten yok Avrupa’da 5-6 tane ancak var. O zaman sizde şunu söyleye bilirsiniz; “Konya’da böyle bir fabrika var da sen neden şimdiye kadar bunu yazmadın”? Evet haklısınız, geçen yıl 17 Aralık’ta Başbakan geldiğinde hızlı bir gezintimiz olmuştu, tam algılayamamışız, bu fabrikanın Türkiye için ne ifade ettiğini. Gecikme için hoşgörün.
Biraz geç oldu ama durumun farkına tam olarak vardık. Bir kere Türkiye’de plastik ve onun türevleriyle ilgili her türlü basım işini yapabilecek makine parkına sahip Şekeroğlu Plastik. Her gün tükettiğimiz ulusal markalı süt, yoğurt, çikolata ambalajları burada yapılıyor. Dahası var. Sadece biz değil Almanlarda her gün Şekeroğlu Plastik’te basılmış mamulleri kullanıyorlar. Fabrikanın sürükleyici gücü ve işletme beyni Ahmet Şekeroğlu, bunu normalmiş gibi anlatıyor “Bu sütten Almanlar günde 450 bin adet tüketiyorlar, biz 30 binini üretip Almanya’ya gönderiyoruz.” Evet, Almanların içtikleri sütün ve kullandıkları margarinin kabı Konya’da üretiliyor.
Şimdi işi çok abarttığımı düşünebilirsiniz. Ancak bir Afrika ülkesi, bir Asya ülkesi ya da Balkanlardaki bir Avrupa ülkesinden bahsetmiyorum. Avrupa’nın temeli olan Almanya’dan bahsediyorum ki, onlar bu ürünlerde ancak binde 1-2 hatayı kabul ediyorlar. Durum böyleyken gözümüzün önündeki cevherin büyüklüğünü düşünebiliyor musunuz?
Tabi Ahmet Şekeroğlu’nun bir tanesi milyon Avroların üzerinde 42 tane ileri teknoloji enjeksiyon tezgahı hedefine çok yaklaştığını, hatta bir tezgahın durumuyla ilgili önemli bir devlet kuruluşuna düzenli bilgi verildiğini söyleyeyim de neden bahsettiğim daha sağlam bir zemine otursun.
İstanbul’dan gelen dostlarda Şekeroğlu Plastik’ten öyle bir etkilendiler ki, gece İstanbul’a kadar gündemlerinin bu olduğundan eminim.
Gelelim Konya’ya. Kaç fabrika açıldı tartışmalarının içinde güme giden bilgilerden biri mesela buydu. Dolu tarafı görmek isteyenler için alın size Türkiye’ye örnek göstereceğiniz işletme.
Konya’da büyük yatırımların hatırı sayılır düzeyde olduğunu ve onların yollarına kesintisiz devam ettiklerini söyleyeyim de, anlamak isteyen anlasın.
Mevlana diyor ki: Eğer ayakkabının bir teki dar olursa, her ikisi de işe yaramaz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.