
Kadınlarda akıl-duygu ikilemi
Şimdi asıl konumuza geçebiliriz. Akıl ve duygu, aldığımız pek çok kararda ayrı ayrı, fakat bir şekilde etkili olur. Kimi zaman aklımıza uyar ya da uyduğumuzu düşünür ve bunun bir erdem olduğuna inanırız. Aklımızın önerdiği bir karar vermiş olmak, hep gurur verici bir davranıştır. Çünkü böylelikle, aynı zamanda “akıllı biri” olduğumuzu kanıtlamış oluruz; ancak bu açıdan bakılırsa, aslında çoğunluğumuz pek de akıllı sayılmayız. Bunun nedeni, günlük yaşamın akışı içinde aldığımız tüm kararları belirleyen temel etken olan “acılardan kaçma-zevklere koşma” mekanizmasının kumanda merkezinde oturan yöneticinin, genellikle aklın sesini önemsemekle birlikte, onu sadece ve sadece fazla yaşamsal sayılan yol ayırımlarında dikkate alıyor olmasıdır. Bu, hem kadınlar için hem de erkekler için aşağı-yukarı böyledir. Yaptığımız birçok şeyi, aslında mantıklı veya zekice olduğu için değil, yalnızca hoşumuza gittiği için yaparız. Bu durum her iki cinste de benzer olmakla beraber, duygusal ağırlık miktarı kayda değer oranda değişmektedir. Açıkçası, kadınlar duygularının veya yüreklerinin sürüklediği yöne gitmeye, erkeklere oranla çok daha eğilimlidirler. Victor Hugo, “Sevimli kadın vardır; ama kusursuz kadın yoktur” der… İşin sahiden ilginç olan yanı, kadınların çok yanlış, dahası tehlikeli olduğundan hiç kuşku duymadıkları kararları vermekte fazla tereddüt etmemeleridir. Buna benzer çok ciddi hataları, bile isteye yaparlar. Bunu neden yaptıkları sorulduğu zaman ise, çoklukla makul bir yanıt veremezler. Çünkü hatayı neden yaptıklarını kendileri de bilmezler. Belki verilecek en iyi yanıt, o anda öyle yapmayı her şeyden çok istemiş olmalarıdır. Şüphesiz ki, burada kadının karar sürecinde, kendine özgü belirli fizyolojik ve ruhsal etkenlere bağlı olarak akıl ve mantığın çoğunlukla ikinci planda, hatta devre dışı kalıyor olmasının etkisini yadsımak olası değildir. Eğer bayan arkadaşınız veya eşiniz affedilemeyecek kadar ağır bir hata yapmamışsa ve onunla iyi geçinmek istiyorsanız, yaptığı her hatanın ardında mantıklı, planlı bir neden veya kasıt aramayı bırakmalısınız. Sözgelimi size “salak”, “öküz”, “geri zekalı”, hatta “çakal” diyebilir, kaba sözlerinden dolayı hiç kibar ve romantik olmadığını söylediğiniz zaman da sizi kendilerine hakaret etmekle suçlarlar ve hayret verici bir biçimde hep haklıdırlar. Bence kadınlar karşısında susmanın erdemine daha çok sığınmalıyız, onları rahat bırakmalıyız. Şimdi, size itiraf.com’dan, kadınların bu garip özelliğini somutlaştıran birkaç içtenlikli itiraf alıntılamak istiyorum: Serçeçılgınmayoş; Cinsiyet: Kadın; Yaş:25; il: İstanbul Eşim ve sevgilim arasındaki tek fark; eşim beni çok seviyor, sevgilimse umursamıyor. Sonuç: Sevgilimle birlikteyim. Bundan nefret ediyorum. lipitor20; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 29; İl: Adana hayyaaa; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 22; İl: İstanbul no-more-lies; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 20; İl: İstanbul whooper; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 32; İl: İstanbul sahte nehir; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 25; İl: İstanbul
Evliyim ve sevgilim var. Kocam çok şefkatli, romantik ve sevecen. Sevgilim ise umursamaz, romantizmden bihaber. Kocam kibar, sevgilim kaba. Kocam asla bana el kaldırmaz ama sevgilim sert tavırlı. Kocam cömert, sevgilim cimri. Kızıp gitmeye kalktığımda kocam yalvarıyor yakarıyor, sevgilim olacak ayı ise "Yolun açık olsun" diyecek kadar katı. Ama yine de sevgilimi daha çok seviyorum! Neden kıymetimi bilenin değerini bilemiyorum? Aslında kendime çok kızıyorum ama yine de vazgeçemiyorum
Adet günlerimde aşırı sinirli ve gergin oluyorum. Sudan bahanelerle kavga çıkarıyorum, eşime ondan boşanacağımı söylüyorum, hatta bazen daha da ileri gidip sanki baba evine dönecekmişim gibi tüm kıyafetlerimi çantaya dolduruyorum. Halbuki eşimden vazgeçemem ama bunu ona söylemiyorum. Sanki her an terk edip gidecekmiş gibi davranmak hoşuma gidiyor. Ama her ay bunları yaşamaktan ve yaşatmaktan bıktım. Kendime mani olamıyorum. Bu durumdan kurtulmak istiyorum.
Alışverişe çıktığımda, çok beğendiğim ama bedeni bana uygun gelmeyen kıyafete zarar veriyorum. Ya düğmesini koparıyorum ya da hafif bir ruj izi bırakıyorum.
sahte nehir'in yaşadıklarının aynısını yaşıyorum. Aslında hiç tipim olmayan ama beni ve pek çok kadını birkaç saat içinde avcunun içine alabilen bir adam, adamın dört dörtlük karısı, karısı dışında aşık olduğu ve ikinci karım dediği sevgilisi ve o adama deli gibi aşık olan ben! Ne zaman çağırsa koşa koşa ona gidiyordum. Bu çemberden çıkmak için bulduğum çare beni seven bir sevgili bulup ona sadık kalmaktı. İşe yaramadı. Şimdi bu çembere hiç suçu olmayan zavallı sevgilim de katıldı.
Bu sabah telefonda sevgilimle konuşurken, "George Clooney'e oskar vermişler" dedi. Ben de, "Aah ah, ona her şey verilir!" deyiverdim. Sonrasındaki sessizlik ölüm gibiydi.
Evli bir adamla birlikteyim. Beni sevmediğini, sadece kullandığını biliyorum. Karısının dışında, başka bir kadını seviyor. Benimle olan ilişkisi sadece benim itelemelerimle yürüyor. Beni kullanıyor. Ben bunu bile bile her çağırdığında tıpış tıpış ona gidiyorum. Avukatım. Oldukça güzel genç bir kadınım. O ise ufak tefek, çelimsiz bir adam ama sanırım duygular görünümden tamamen bağımsız hareket ediyor. Onu görünce bütün duyu organlarımın harekete geçmesinin başka bir açıklaması olamaz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.