
Heykeli Dikilesi Adam
Anlatmak zor sanattır. Ne denli bilirseniz bilin karşınızdakine birikimlerinizi aktaramıyorsanız, bilginiz yalnızca kendi beyninizde sınırlı kalır. Özellikle tartışma programlarında sıkça yaşanılan durumdur bu. Çok okumuş, çok gezmiş yazarlar, araştırmacılar, cümleler arasına İngilizce kelimeler sıralayarak sorunları kendince çözümlendirirler. Anlattıklarını da kendileri gibi birkaç kişi dişinde anlayanda, dinleyende olmaz. Tartışma programlarının az izlenmesinin ya da köşe yazılarının okunmamasının temel nedeni de bu durumdur. Aslında toplumun tüm kesimlerinde genelinde aynı anlayış vardır. Siyasetçisinden bilim adamına, sanatçısından yazarına kadar halkla bütün olabilenler, başarıyı yakalayabilirler. Ne denli eleştirilirse eleştirilsin Süleyman Demirel’i bir düşünün. Tarladaki köylüde anlar dilinden şehirdeki kurt siyasetçide. Özellikle halk çok sevmiştir O’nu. “Baba “ demiş bağrına basmıştır. Düşündüklerini, çalışmalarını ve hedeflerini aktarımında en zor iş akademisyenlerinkidir. Bilimsel çalışmaları, yeni icatları ve yapılan çalışmaları insanlara basit ama etkili ve anlaşılır cümlelerle ifade etmek her baba yiğidin harcı değildir. Gerçi ülkemizin kendini ifade etmeye çalışan kimi hocaları da tanınmanın, inanca ve millete sövgüden geçtiğini düşünüp bu yönde beyanatlar verse de arada inanç ve demokrasi hassasiyeti gösterenlerde çıkıyor. Söz akademisyenlere gelmişken, hem oldukça önemli bir bilim adamı olan, hem halka inmeyi başarabilen milletiyle ve ülkesiyle gurur duyan çok ama çok önemli bir isimden bahsetmek istiyorum sizlere. Dünya bilim çevresi adını imrenerek ansa da söylediği gerçekler ülkemizde kimlerini çok rahatsız etmiş, adeta görmezden gelinmiştir. Tüm engellememelere rağmen geçte olsa kıymetini bildiğimiz bu isim, Türk Einstein’ı olarak tanınan Oktay Sinanoğlu’dur. Bilim Dünyasındaki gururumuz haline gelen Sinanoğlu çoğu insanın hayalini dahi kuramayacağı birçok başarıya imza atmıştır. Kimya ve fizik alanında dünyanın sayılı bilim adamları arasında gösterilen Sinanoğlu, okulunun bursuyla kimya mühendisliği okumak üzere ABD'ye gitmesiyle başlayan serüveninde bilim dünyasına kendi damgasını vuracak bir isim haline gelmiştir. Atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı ile doçent olan Sinanoğlu Hoca, 26 yaşında 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırmasıyla birlikte Dünya’nın en genç profesörü olur. Dünyada yeni kurulmaya başlayan Moleküler Biyoloji dalının ilk birkaç profesöründen biri olan Oktay Hoca’nın aldığı ödüller ise sayılamayacak kadar çok. 1973 yılında Almanya’da “Alexander Von Humboldt Bilim Ödülü”nü, 1975 yılında ise Japonya’da uluslararası seçkin bilim adamlarına verilen ödülü kazandı. Bu ödüllerin yanı sıra TÜBİTAK Bilim Ödülü, Sedat Simavi Ödülü, 1992 yılı “Bilgi Çağı Ödülü”, 1995 yılı “İLESAM Üstün Hizmet Ödülü”, “Yılın Fikir Adamı Ödülü” ve “Yılın Bilim Adamı” gibi çok sayıda başarılara imza attı. Ülkemizde ise 1975 yılında özel bir kanunla ilk ve tek olarak, Sinanoğlu’na “Türkiye Cumhuriyeti Profesörü” unvanı verildi. Dünyanın sayısız yerinde sayısız buluşları ve teoremleri ile ilgili sayısız konferans veren Sinanoğlu, Türkiye’de eğitim dilinin Türkçe olması için çalışmalar yapmış ve bu konuda kitaplar yazmıştır. Bye Bye Türkçe, Hedef Türkiye, Ne Yapmalı gibi anlatım olarak oldukça akıcı bir o kadarda akılda kalıcı kitapları var. Oktay Hoca’yı daha iyi tanımanız için kendisiyle yapılmış söyleşilerden edindiğim bazı açıklamalarını da eklemek istiyorum. Kitapları ve çalışmaları hakkında sorulan bir soruya Sinanoğlu hoca "Ben bunları önce bu halk için yapmışım, sonra insanlık için yapmışım. Halkımızın özgüvenin kazanılmasına katkım olsun diye yaptım. Hiçbir zaman ben profesör olayım, ünüm ortalıkta dolaşsın diye yapmadım. Deneyimlerimizden çıkan sonuçları, onların yolunu açmaya faydası olabilir diye anlatıyoruz. Kendimizi övmek için değil. Benim kendime yakıştırdığım en güzel ünvan garibandır. Bu samimi bir histir. Bu Asya'da vardır. Samimi olarak vardır.” demişti. Son yüzyılın en büyük istilacı gücü olan ve gittiği yerlere kan dökerek demokrasi (?) getiren Amerika zulmümün de koyu muhaliflerinden olan Sinanoğlu Hoca A.B. D.’nin durumunu ise şöyle aktarıyordu "Körfez sonra baba Bush, "Tek güç olarak biz kaldık " diyordu. O kadar büyük konuşuyorlardı ki, Osmanlı'nın çöküşünü hatırladım. Sokullu Mehmet Paşa zamanında Osmanlı Savaşı'ndan donanması ilk defa büyük bir yenilgiye uğradığında, devletin başındakiler "Bu millet isterse yeni donanmasının yelkenlerini atlastan, direklerini som altından yapar" demişlerdi. O laf çöküşün başlangıcıdır. Şimdi Amerika da böyle çok büyük laflar ediyor. Çöküşünü örtmeye çalışıyor” demişti. Ülkemizin yaşadığı süreçleri, yapılabilecek çalışmaları hatta hiç anlaşılmayan matematiksel bilgileri dahi sohbet eder bir havada aktaran Oktay Hoca,sıkmadan , yormadan en önemlisi akılda kalıcı bir şekilde anlatma yeteneğiyle donatılmış. Sinanoğlu’nu her ne kadar televizyonlarda çok fazla göremesekte katıldığı programlarla ilgili video görüntüleri internette mevcut. Tanımayanlar yalnızca birkaç dakika dinlediklerinde emin olun müdavimi olacaklar ve kitaplarını okuyacaklardır. Temennim Konya’daki başta üniversite olmak üzere bir çok kurumun çeşitli etkinliklerde Oktay Hoca’yı sıklıkla ağırlamaları. Böylelikle ekranlarda kendisine konulan ambargoda bir nevi ortadan kalkmış olacak yeni nesil yüzyılın en önemli ismiyle tanışacaktır. Vatana hizmet sevdasının, üstün zekânın ve çalışma aşkının, eğrilmeden, bükülmeden, başkalarına yaranmak için kendi ülkesine ihanet etmeden neler başarılabileceğinin en önemli kanıtıdır Sinanoğlu. Önyargılı, despot ve belirli siyasi güdümlere yaranabilmek için ülke, inanç ve millet kavramını küçük düşüren sözde aydınları, akademisyenleri, siyasileri gördükçe, her ne kadar sanat dalları içerisinde pek hoş bulmasma da Sinanoğlu Hoca’nın heykelinin dikilmesi gerektiği kanaatindeyim. Kalp gözü körelmiş, maddesel dünyaları içinde görmedikleri hiçbir şeyin varlığını kabul etmeyenler, olur ya bir parça utanırlar diye. Selam ve dua ile
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.