
Ermenek’in anlatamadığı…
Bir şehrin Türkiye gündemine acılarıyla girmesi ne kötü. Oysa Ermenek, yeni baraj gölü, su sporları ve doğal güzellikleriyle tanınmalıydı. Gerçekten üzücü bir durum, hem Ermenek, hem de böyle olumsuz tanıyan geri kalan kısım için.
Bölgenin milletvekili, bakan Lütfi Elvan, oysa ne kadar çaba sarf ediyordu, bu Orta Torosları Türk turizmine kazandırmak için. Ermenek’in böyle bir olayla anılmasını hiç mi hiç istemezdi. Diğer taraftan Soma’daki kazadaki gibi günlerce bölgede kalan Enerji Bakanı Taner Yıldız. Sanki bir şantiye şefi gibi 24 saat tetikte, olup biten her şeyi yönetiyor Ermenek’te. Acaba bir güzel haber gelir mi? diye. Hem madenci yakınlarını teskin ediyor, hem koordinasyonu sağlayıp, olayın sonuçlanması için azami çaba sarf ediyor.
Üç bakan bir haftadır oradalar. 18 candan bir haber alabilmek için. Umut bitmedikçe, bir ihtimal her zaman vardır. Olayın hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu da Ermenek’e gittiler. Devlet kayıtsız değil, sizin bir canınız bizim bir canımız demek için oradaydılar. Çokta iyi oldu Ermenek’e gelmeleri. Belki bir seçim döneminde gidememişlerdi ancak bu vesile oldu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, yakını madende olan bir babaya sarıldı acısını paylaştı ve ”bende bu dağların çocuğuyum, sizin helal kazanç için nasıl çalıştığınızı bilirim” cümleleri zaten dolmuş olan, madenci babasını ağlatmaya yetti. Kendisine devletin her şekilde sahip çıkması belki bir teselliydi, belki oğlunu bir daha göremeyecekti ama Başbakan ona sarılıp, acısını paylaştı, yanına geldi ya içi bir nebze ferahladı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, daha ilk saatlerde bütün kamu kuruşlarına tüm imkanlarınızı seferber edin diye talimat vermişti. Ermenek’e sabah saatlerinde biz ulaşırken, İstanbul, İzmir, Ankara, Konya BB itfaiye ve lojistik araçları da bölgeye varmak üzereydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamalarla madencilik konusunda yeni yasalardan geri dönüş olmayacağının da işaretini vermiş oldu.
Gerçekten Türkiye’de madencilik, Türkiye’nin son yıllarda katettiği genel doğrular çerçevesinde değil. Modern madencilik için ne gerekiyorsa yapılmalı, enerji kaynakları sınırlı ama yer altı kaynakları henüz tam anlamıyla kullanılabilmiş bir ülke değiliz. Durum buyken, ne yer altı kaynaklarımızı yok saymalı nede dünyaya Türkiye, hala maden kazaları olan ve çok sayıda kayıp veren bir ülke mesajı vermeliyiz.
İşte tam buradayız. Görünen tek yol var, modern madenciliğin gereğini yapmak. Verimli olmayan ve hem şehrine hem ülkeye yük olan küçük işletmeler için acil düzenlemeler yapılmalı. Kontrolü mümkün olmayan olsa bile kaçak işletmeye devam edilecek yerlerden acil kurtulmak gerekiyor.
Soma maden kazası henüz tam aydınlatılamadı. Kaza olduğu kadar ihmal, ihmal olduğu kadar da sabotaj ihtimali var. Türkiye yeni dönemde her yönüyle güçlü olmak zorunda.Yeraltı kaynaklarını doğru kullanmak ve verimli hale getirmekte bunlardan biri.. Ancak insan kaybı verilerek yapılacak işletmeciliğin Yeni Türkiye’de yeri yok.
İşte geldiğimiz nokta burası; Herkes işini tam olarak yapacak ve ne ülke ne millet zarar görecek.Şuanda başka çözüm yok!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.