
Dünyanın dengesi değişecek
Mısır’da geçen yıl seçimle iktidara gelen Muhammed Mursi’nin iktidarını istemeyen binlerce Mısırlı Tahrir Meydanında yine karşıt gösteriler yaptılar.
Olaylar birkaç gün içinde oldukça büyüdü ve 8 kişi öldü onlarca kişi de yaralandı. Ne oldu Mısır’a ki insanlar sokaklara dökülüp, iktidar değişikliği sloganları atmaya başladılar?
50 yıldır baskı altında yaşadıklarını unutup Mübarek’in ülkelerini geri bırakmasına şahit oldukları bir ortamda ne oldu da daha birinci yılı yeni dolan Mursi’ye karşı acımasız bir tepki gösterdiler. Gerçekten bu sorunun samimi cevabını bilen bir Mısırlı var mı acaba? Yoksa Türkiye’deki gibi uluslar arası bir organizasyonun tuzağına düşen Mısırlılar nasıl bir maceraya sürüklendiklerini fark ettiklerinde çok geç mi olacak?
Olayları artık gazetelerden çok sosyal medyadan takip ediyoruz. Yayın yönetmenimiz İbrahim Karagül önceki akşam birkaç önemli mesajını twitter üzerinden paylaştı.
Çok önemli gördüğüm için sizlere aktaracağım. Geçen haftaki yazımın son cümlesi olan “Türkiye Modeli” ne de böyle bir bağlantı kurarız.
Şunları yazdı İbrahim Karagül twitter hesabından;
Türkiye ise çok daha farklı ve daha önemli bir konumda. “Türkiye Modeli” sadece İslam Dünyası için değil tüm dünya için örnek bir model. Bu hem ekonomik gelişme ve düşünce özgürlüğü açısından hem de inanç değerler ve dini yaşayış bakımından örnek bir model.
Batı toplumları refah seviyesi yükselirken ahlak değerleri gerileyen aile kavramı tümüyle tasfiye olan bir konumda. İnanç olmadan oluşacak bir refahın sağlayacağı konfor, özgürlük değil ancak sapkınlıkla açıklanabilir boyutta. Bu açıdan Batı, sağladığı gelişmeyi “ahlak” değerlerine bağlı kalmadığı sürece batmaya mahkum olacak.
İslam toplumlarında ise durum; dini değerleri yaşarken ortaya koyduğu özgürlük ne kadar? Sorusuna paralel düşünülmeli.
Batı düzeyinde bir yaşam standardına ulaşamayan İslam ülkeleri’nin dini yaşantıları nasıl? Öne çıkan iki ülke; Suudi Arabistan ve İran. Her ikisinde de halkın baskıcı dini liderlere tepkileri ortada. Her iki ülkede gerçek anlamda İslam öğretisi temsilcisi değil. Her ikisinde otorite (kral ve dini lider) e karşı gelinemez. Söyledikleri dışına çıkılamaz.
Türkiye hem dini yaşayış hem de yaşam kalitesi dağılımında homojen bir ülke. Özetle Türkiye dünyaya şu mesajı veriyor; “Refah seviyemizi, yaşam kalitemizi yükseltirken, inanç değerlerimize bağlı kaldık, ahlak kurallarına uyduk.”
Bu haykırış, hem Batı’nın hem Doğu’nun kabul edemediği bir mesaj. Bunun sonucu dünya dengelerinin değişmesi demek. Bu dengeyi kuranlar bunun değişmesine müsaade etmek istemiyorlar. Kavga bu. Belki çırpınış bu demeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.