Lokman Koyuncuoğlu
Lokman Koyuncuoğlu

Deşifre olan gerçekler

İslam Dünyası için en sıkıntılı günleri yaşıyoruz. Mısır’da darbe sonrası masum halkın katliamı sıcaklığını korurken, Suriye’de iki yıldır süren acımasız kıyımın zirvesi geçtiğimiz hafta kimyasal silah kullanılarak son noktaya geldi.

Gerçekten çok sıkıntılı bir süreç içindeyiz. Burada mutedil olup kendi menfaatleri dışında olaylara “insan” merkezli bakan tek ülke Türkiye. Mısır ve Suriye olaylarının gelişimi hem ülkelerin hem de insanların nerde durduğunu çok net ortaya koydu. Dahası savunmasız insanların katliamına, ses çıkarabilenlerle bunu kendi hanesine artı yazdırmaya çalışanların turnusol gibi ap açık olduğu bir süreci yaşıyoruz.

Bu deşifre oluş bir taraftan baktığınızda çok iyi oldu. Kardeş, dost, ümmet dediğiniz toplulukların aslında bir “hiç” olduklarını gördünüz. Varsa bir planınız bundan sonra ona göre hareket etme tercihi yapacaksınız.

Başbakan Erdoğan’ın geçen haftaki konuşmaları bir dönüm noktası kanaatindeyim.

İlkinde Başbakan Erdoğan’ın Ülke TV’de katıldığı programda Şehit Esma için okunan şiire ağlaması, başta Arap Dünyası olmak üzere çok büyük yankı yaptı. Hem içerden hem dışardan herkes Başbakan Erdoğan’ın bu konudaki samimiyetini açıkça görmüş oldular. Bu, Türkiye’nin Mısır konusundaki tavrının net ve geri dönülmez olduğunun işaretiydi. Bundan sonra Dünya’da tek destekçi Türkiye olan İhvan hareketinin, sağduyulu duruşunu sürdüreceğini, Mısır’da siyasi etkinliği ve devlette var olma isteğinin artarak devam edeceğini düşünüyorum.

 Başbakan Erdoğan’ın Rize’deki konuşmasında ise Mısır’daki darbenin İsrail tarafından planlandığı söylemine, Beyaz Saray’dan gelen eleştiriye tepkisi medyanın oldukça ilgisini çekti. Konu çok netti aslında, Mısır’daki darbenin ardında İsrail var demek, ABD’yi niye ilgilendiriyordu ki. Bu tepki, ABD’nin de bu darbede parmağı olduğunun gizli savunması gibiydi. Zaten ne darbeye darbe diyebilmişler, ne katliama da katliam. Hal böyle olunca çıkışları anlamlıydı. Ancak bunu hepimiz bilsek ve konuşsak bile, bu tepkiyle, durum resmilik ve bilinç kazanmış oldu. Haliyle Türkiye’nin Suriye ve Mısır refleksleri, dünyada dost bildiğimiz ve güven duyduğumuz ülkelerin renklerini belli ettikleri kocaman bir aynaya dönüştü. Özellikle İran, Suudi Arabistan, birkaç ismini saymaya gerek olmayan körfez ülkesi...

Suudi Arabistan’ın Mısır tavrı bundan sonra en çok tartışılacak meselelerden biri olacak. Hac ve Umre ziyaretleri şimdiden tartışılmaya başlandı. Yakın gelecekte öyle görünüyor ki, İslam uleması vicdanı ile kitapları arasında tercih yapacak.

Başbakan Erdoğan’ın bu tavrından sadece dış politika değil iç siyasette mutlaka etkilenecektir. Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan’la birlikte yürüttükleri dış politika artık budur. Mazlumun ve mağdurun yanında olmak. Eğilmeden bükülmeden, eyyam yapmadan, amasız, fakatsız, çıplak, apaçık ve net. “Yanlış kalmaktansa, yalnız kalmak” işte böyle bir tavır. Bu, Ahmet Davutoğlu’nun sözüm ona gitmesini bekleyen bir avuç içimizdeki İrlandalılar için de gerçek bir durumdur. Yani, Ahmet Davuoğlu bundan sonra Türkiye siyasetinin hem içerde hem dışarıda en faal aktörlerinden biridir. Bunun Konya için de böyle olacağını söylemek abes ama merak edenler için yazmış olalım.

Konunun özeti Başbakan Erdoğan'ın ifade ettiği gibi şöyle; “Kimse bize istikamet çizemez. Biz büyük bir devlet büyük bir milletiz. Kendimiz karar verir o yolda ilerleriz”

 

KONYA VALİSİ MUAMMER EROL GÖREVDE

Muammer Erol, yeni görev yeri Konya’ya dün merhaba, dedi. Konya, yeni gelenler için hep güzel bir ev sahibidir. Muammer Bey için bu “Seçilmiş Belde” güzelliklerle geçireceği günlere vesile olsun. Hem şehir hem de Vali Bey için hayırlı, bereketli huzurlu ve mutlu çalışma günleri olsun.  Muammer Erol Bey Konya’ya hoş geldiniz….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lokman Koyuncuoğlu Arşivi