Lokman Koyuncuoğlu
Lokman Koyuncuoğlu

Bu işin içinde iş var!

TSK'ya ait bir savaş uçağının Suriye tarafından düşürülmesi, Tüm Türkiye’nin hatta Dünyanın büyük bir bölümünün yönünü bu bölgeye odaklamasına sebep oldu. Nasıl olmasın ki. Oldukça hassas bir dönemde olan Türkiye-Suriye ilişkilerine bakıldığında, her an büyük bir patlama beklenebilir.
İlkin çok net şu tespiti yapmak gerekir ki, Suriye bilerek, isteyerek uluslararası hava sahasında bir Türk uçağını vurdu. Bu konuda Suriye tarafından yapılan açıklamalar hiç inandırıcı değil. Bunu, genel verilere bakıldığında bilimsel gerçek olarak söylüyorum.

Gelişmiş radar teknolojisine göre, bir uçağının menşeini bilmeden düşürmek mümkün değil. Şuan elimizdeki cep telefonlarıyla yolcu uçaklarının nerede olduğu biz görebiliyorsak, devletlerin savunma sistemleri içinde uçaklarının hareket ve istikametlerini bilmemeleri mümkün değil.

Peki Suriye bunu neden yaptı?  Cahil, cesurluğu ile bunu yaptığı söylenebilir. Köşeye sıkışmışlığın hırsıyla yapmış olabilir, kendi sonunu hazırlarken, bu ateşe komşularını da taşıyıp, “ben yandım onlar da yansın” düşüncesi içinde olabilir.

Bu konuda o kadar çok görüş aktaran uzman ve fikir beyan eden yazar var ki…

Suriye’nin bu tavrının tek başına yapamayacağı görüşüne ben de katılıyorum. Özellikle Rusya faktörü göz ardı ediliyor. İkinci Dünya savaşı sonrası Mısır ve Libya limanlarını kaybeden Rusya’nın sıcak denizlere açılan tek limanı kaldı oda;  Suriye’deki Lazkiye..
Suriye’nin bu çılgın girişiminin ardında başta Rusya olmak üzere, İran ve Çin’in etkisi ne kadar? Bu gerçekten önemli bir konu. Zira enerji dağıtım merkezleri üzerinde bulunan bölgeye uluslar arası aktörlerin kayıtsız kalması düşünülemez.

Başbakan Erdoğan’ın AK Parti grubunda yaptığı konuşma da vurguları sanırım Suriye tarafından iyi anlaşılmıştır.

Suriye hava unsurları bundan sonra herhangi bir şekilde Türk hava sahasını ihlal edemez. Ettiği anda alacağı cevap belli.

Suriye uluslararası kamuoyunda iyice yalnızlaştı. Bundan sonra Türkiye’nin Suriyeli devrimcilere yapacağı yardım daha açık, belki daha meşru olacak. Böylece Esad için süreç çok daha da hızlı işleyecek.

Başbakan Erdoğan’ın Şam’ın tarihi Türkiye için ne ifade ettiği özeti sürekli hatırda tutmak gerek;

9 asır önce komşu ülkeler yaşanan katliamlara gerekli duyarlılığı göstermezken, Anadolu’da bir kahraman Kudüs ve Şam’ı korumak için canını ortaya koyuyordu; Selçuklu Sultanı Kılıçarslan, taa İznik’te mücadeleye başlamıştı. Kılıçarslan, Şam ve Kudüs’ü namus ve şeref olarak görüyor, güvenliğini Anadolu’dan muhafaza etmeye çalışıyordu. Selahaddin Eyyübi, Şam ve Kudüs için destansı bir mücadele verdiler. Şam bizim için Mekke Medine kadar kutsal bir yerdi.”

Olay, bizim tahminlerimizin ötesinde bir büyüklüğe sahip. Tüm dünya Türkiye’nin nasıl hareket edeceğini merak ediyor. Duygusal hareket edip, öfkeyle kalkıp zararla oturabiliriz. Diğer taraftan, basit bir ülkenin Türkiye’ye bu hareketi yapmasına da rıza gösteremeyiz. Bu iki durumu dengeli götürecek bir süreç bekliyor bizi. Son 72 saati iyi götüren Türkiye Başbakan Erdoğan’ın tavrıyla da büyük devlet duruşunu da net gösterdi.

Başbakan Erdoğan’ın konuşmasında, Türkiye’nin son 10 yıldaki kazanımları ekonomik anlamda bir çırpıda kaybetmeyeceği mesajıyla, yine bu süreçte kazandığı dik duruş ve itibarı da koruyacak mesajlar verdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lokman Koyuncuoğlu Arşivi