Alev Ayyıldız
Alev Ayyıldız

BESMELE'nin Esrarı

Sizlere daha önce konuşma edebinden ve bu konuyla ilgili olarak hazırlanmış bir eserden bahsetmiştim. Metin Karabaşoğlu’nun Kur’an okumaları…

Bana inşallah, kısmetse demeyi öğreten, okumayı ve düşünmeyi sevenlere şiddetle tavsiye ettiğim bu kitabın bende uyandırdığı başka bir etkiye ve kendimce yeni bir keşfimi paylaşmak istiyorum sizlerle.

 
Beyinle dil arasında sisteminin dışında çok özel bir bağ olduğunu düşünmüşümdür. Beyin dile hükmeder gibi görünse de en azından duyularda durumun değiştiğini, dilin beyni etkilediği kanaatindeyim. Örneğin cümlelerini karamsar sözcüklerle, şikâyetlerle dolduran dilinden tabiri caizse sıkıntısı bitmeyen insanların beyinlerinin çalışma düzeni ve vücudu etkileme şekli dahi problemlidir. Zaman içerisinde bu insanlarda sinirsel sıkıntılar yaşanılması olasıdır.
 
Bütün bu olumsuz tabloya karşın, ne demişler. Olumlu konuş, olumlu düşün, olumlu yaşa…

Şimdi diyenleriniz olacaktır.”Sana demek kolay. Dünya kadar dertle uğraşırken nasıl olumlu düşünüp, olumlu konuşup, olumlu yaşayacağız diye?”

 
Bu tür yaklaşımı olanlar da haksız değil ama ortada bariz bir gerçek var ki şikâyet etmek içinizi karartmaktan başka bir işe yaramıyor. Sıkıntıyı görmezden gelin diyemem kimseye, zaten böyle bir alternatifte yok ama en azından acısını hafifletmek ve hayatı daha yaşanılası kılmak bu yöntemle daha kolay oluyor.
 
Konuşmaktan hoşlanan bir toplum olarak (ki dile gelenlerin büyük bir bölümünün şikâyetler, sızlanmalar ve yakınmalar olduğu gerçeğini göz ardı etmezsek) olumlu konuşmaya çalışmanın millet olarak üzerimizde büyük bir etkisi olacağını düşünüyorum. Özellikle karamsar bir hayat sürme sevdasında olan bayanlarımız, olumsuz cümle seçimleriyle  en azından eşlerinin beyinlerini ve duygularını daha az yoracakları kanaatindeyim.

Sözün etkisinden konuşmuşken en sevilene, en sevilmesi gerekene, edilen hitaplardan onunla sözler aracılığıyla kurulan iletişime de değinmeden olmaz. 

 
Mert Hoca’mın Peygamber Efendimizle ilgili kitabından da bu noktada etkilenmemek mümkün değil. Cenabı Hakkı ve onun en sevgilisini günlük yaşamımızda sevgi dolu sözcüklerle anıldığı zaman Allah ve Resulüne olan bağınız güçlenirken, onları düşündüğünüz sürenin de arttığını fark edeceksiniz. Dil güzel sözlerle, yakın sözlerle yüce yaratıcıyı ve “Habibi”’ni anarken, beden O’nun huzurunda daha fazla secde etmek isteyecek, zihin onu düşünecektir.
 
Muhakkak ki çok lütufkâr olan Yaratan, kulun kendisine yakınlığının karşılığını fazlasıyla verecektir. Gayret gösterip bu ölçüye gelebilenler, kendilerine Dünya’nın her türlü güzelliğini gölgeleyecek ikramlar Hak katından gönderilecektir. Bizlerin taparcasına peşinden koşturduğu maddi imkânlar onların nazarında oldukça önemsiz şekle bürünecektir.

Sözlerime inanmayanlar Evliya hayatlarına şöyle bir göz gezdirebilirler. Allah dostu olarak anılan bu kutlu insanlar Allah’la her an olmanın tadına varabilmişlerdir.

 
Bu seviyeye gelebilmiş bahtiyarlar bir tarafa toplumun genelinde de inançla ilgili bazı durumlarda etkilenmeler yaşanabiliyor. Dikkat edin, anlamını bilmesek dahi Kur’an okunan bir ortamda ruh dünyanız birden değişiverir. İçinizi birden bir ürperti alır ve kendinizin dahi fark edemediği farklı âlemlere doğru yola çıkar ruh dünyanız. Finalde ise daha dinlenmiş, daha huzurlu ve daha güçlü manevi duygularla donanmış olduğunuzu hissedersiniz.

Yaratılmışların en şereflisi olan insanoğluna kendi ruhundan üfleyen yüce Yaratıcının kendi kelamından insanın etkilenmemesini düşünmek abes olurdu muhakkak. Ama bizlerle bu denli bütünleştiğini hissetmekse ayrı bir duygu. Bu yüzden Kur’an ayetlerini sıkça anmanın, dilden düşürmemeye çalışmanın önemi daha başka.

 
Her bir kelimesi ilahi bir mucize olan Kur’anı Kerim’de insan hayatında en çok tekrarlanan ve oldukça ayrı bir yeri olan bir ayet var ki O’da,  bütün sûrelerin başlangıcı olan Besmeledir. Besmele, aynı zamanda, Kur’ân’ın ve tüm evrenin bir âyeti.

Her ne kadar fark etmesek de yaşamımızda oldukça önemli bir yeri olan Besmele başlı başına bir deryadır. İçerdiği anlamı, etkisi ve seçilen kelimeler açısından oldukça mükemmeldir. Cenabı Hakk’ın bunca sıfatı arasında bağışlayan ve esirgeyen olarak anılmak istemsi bu yönde umut vericidir. Bütün, Esma-ı Hüsnâ içinde bu iki ismi öne çıkarmıştır. Böylece yüce Allah kendisini merhametli ve şefkatli olarak ilan etmiştir.

 
Besmele, rahmet sembolüdür. Yüce Allah “Rahmetim gazabımı geçmiştir”, “Rahmetim her şeyden geniştir” buyurur. Bu rahmetten istifade etmenin yolu ise Besmeleye devam etmektir.

Besmele üzerinde bugüne kadar çok şey yazılmış, çok şey söylenmiştir. Fakat Besmelenin esrarı, yazmakla da, yaşanmakla da tükenecek bir hazine değildir. Besmele hakkında yazılanlar arasında, Bedıüzzaman’ın On Dördüncü Lem’asını özellikle saymak gerekir. Bedıüzzaman oldukça geniş ve farklı bir şekilde aktardığı Besmele-i şerifin anlamında insanın nefsine de hitap eder. İnsanoğlu’nun her Besmele çekişinde “Bil ey nefsim” diyerek nefse hitap ettiğini de belirtir.

 
Bu bakış açısıyla düşündüğümüzde Besmele’nin bir nevi izin almak olduğunu daha iyi görmekteyiz. Alemlerin yaratıcısından bizlere sunduğu nimetleri anarken izin ve akabinde koruma beklemek gerekmez mi? Besmele bu ince detayda öne çıkaran oldukça muazzam bir ayettir.
 
İzin olayını kendi açınızdan düşünün. En basitinden bir giysinizin, iş yerindeki bilgisayarınızın sizden izin alınmadan kullanıldığını düşünün. Kıyameti koparırdınız, karşınızdaki en yakınınız dahi olsa kızardınız. Peki aynı hassasiyeti bizler âlemdeki her şeyi hizmetimize sunan ve onları bizim için yaratan yüce Yaratan’a karşı nende göstermiyoruz.?.
 
Gerçi insanın eriştiği nimetler, bir sözle değil, bütün bir ömrün şükrüyle bile ödemeyecek kadar büyüktür  fakat Besmele öyle bir şifredir ki, insan onun vasıtasıyla arkasında sonsuz bir kudreti bulur ve onunla sonsuz rahmet hazinelerinin kapısını açar.
 
Besmelenin 19 harfi, on dokuz bin âlemin anahtarıdır. Ayrıca birçok kapının açılmasını sağlayan çok müthiş bir ayettir. Örneğin olmasını istediğini bir iş için dua ederken, geceleri yatmadan önce, maneviyatın artması için çeşitli adetlerde besmelenin okunması tavsiye edilir.
 
Özellikle yemek yemeye başlamadan önce manasıyla birlikte zikredilmesi büyük önem taşırken yazık ki bu tür bir alışkanlığımız yok.
 
Düşünürüm de Besmele’yi genelde yaşlıların dilinden duyarım. Hâlbuki özellikle çocuklara alışkanlığa döndürülecek bir çabayla Besmele’nin öğretilmesi katindeyim. Dilde alışkanlıkla söylenen bu mükemmel ayet, zamanla düşünce sistemine de işleyecek ve yaşantımızın en önemli vazgeçilmezi olacaktır.
 
Yaptıkları her işte, pişen bir çorbayı dahi “Ben” yerine “Biz pişirdik” demeyi alışkanlık haline getiren, bir işe başlarken “Bismillahirrahmanirahim” deyip izin ve şükür ekseninde cümleler kuranların izinden gitmek için yaşadığımız Ramazan ayının hoş bir başlangıç olacağını düşünüyorum.  Bu düşünceyi davranışa döken yeni bir yaşama “bismillah” demeniz temennisiyle
 
Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alev Ayyıldız Arşivi