Yılbaşları böyle olur. Geçen yılın muhasebesi yapılır hep. Canlı varlık insanın hayatında neler kazandığından daha çok neler kaybettiği önemlidir.
Ömürden eksilen bir yıldan daha önemlisi, hakkını vererek mi bir yıl geçirdiğimiz yoksa öylesine boş işlerle yaşamış olmak için doldurduğumuz bir 365 günün mü geçtiğidir.
Asıl günümüz insanın temel sorunu bu bence. Vaktin nasıl geçtiğinin tam bilinmemesi. Öyle güzel öyle eğlenceli imkanlar var ki karşımızda, değil 365 gün 700 gün olsa başka meşgaleye gerek kalmaksızın başından ayrılmayız, bu hayatın.
Oysa, değerli insan için ömrünün her anının çok fazla kıymeti vardır. Bunu hesabını vereceği işlerle geçirmek gibi bir zarureti de vardır ayrıca. Ancak günümüzde vaktin kıymeti diye bir olgu iyice tüketilmek üzere. Herkes için en değerli vakit, başkasının kendisi için ayırdığı ve hesabını sormadığı vakittir. Ama bu koşuşturma içinde genele baktığınızda ortaya çıkan değer ve iş hiçte abartıldığı gibi büyük değil, bilakis belki o kişinin ancak kendi hayatını sürdüreceği kadar bir ihtiyaca karşılık gelmektedir.
Bugün 1 Ocak 2013. İnsan hayatından takvimlere göre bir yılın daha geçtiği gerçek bir tarih.
Bu geçen sürede Konya’da Türkiye’de ve Dünya’da o kadar çok şey değişti ki. Bazen insan bu hızlı değişimim hızına yetişemez bile. Çünkü yeni çağın gerekliliği çok hızlı yaşamak ve çok hızlı tüketmek üzerindedir. Bunun gerisinde kalırsanız, muhtemelen gerici! veya çağ dışı olarak adlandırılırsınız.
Çocuklar için kişisel gelişimcilerin geliştirdiği bir kavram var, “kaliteli vakit geçirmek” diye. Bu kavram en azından kulağa geldiği tın ile hoş bir haz veriyor. İnsanların çocukları için yapmaları gereken “kaliteli vakit geçirme” eylemi acaba kendileri için ne kadar gerçekleşiyor?
Klasik iş yoğunluğu ve işlerden başımı kaldıramıyorum cevabının bu çağda artık karşılığı azalmak üzere. Çünkü her kişi için çalışma saatleri de diğer işleri için ayıracağı zamanlarda planlanacak kadar belirli. Bu mazereti gösterenler çoğunlukla düzensizlik üzerine bir hayattan beslenenlerdir.
Demem o ki artık bizim gibi refah seviyesi bir yere gelen toplumda insanların maddi beklentiler üzerine kuracağı planlar yanında hayatının kalitesini artıracak, kendisini bir dünya bireyi yapacak, bir konu üzerinde hatırı sayılır bir konuşma yapacak bir donanıma erişmek için çaba sarf etmesi de elzemdir. Tabi inanç değerleri içinde başkalarının derdini de dert edinmek gibi bir mecburiyet vardır. Tüm bunların gerçekleşmesi için başlangıcı yıl başında yapmak ne kadar doğrudur bilemem.
Genel temenni öyledir. Yılbaşının tüm insanlığa huzur barış ve mutluluk getirmesi. Ne kadar güzel bir temennidir bu. Her yerde görürüz. Aslında koca bir yalanın senenin başında itirafıdır bu temenni. Çünkü bu dünyada tüm insanlığın mutlu ve barış içinde olması düşünülemez. Zira bir kısım insanların mutlu olabilmesi için, büyük bir kısım insanların acı çekmesi, yokluk içinde yaşaması hatta ölmesi gerekir.
Onun için tüm insanlığa barış istemek yerine, en azından uzun zamandır acı çekenlere barış ve huzur istemek daha dürüst bir temennidir bence.
Neyse 1 Ocak en azından takvim için yeniliktir. Bizler için yenilik ise hayata ve olaylara bakışımızın değiştiği anda olur bu yenilik.
Haydi o zaman, 2013’e girelim ama eski alışkanlıklarla değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.