Türkiye kendi kendine yeten bir ülke olabilecek mi olamayacak mı?

Türkiye bugünlerde çok önemli konuları tartışıyor ve adeta tabiri caizse, kendini buluyor. İlk defa bizsim umutlu olmamızı gerektirecek, tarihi güzel gelişmeler yaşanıyor.  Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül geçtiğimiz Pazar günü Karaman’daydı. Gazetecilerin gündemdeki konular ile ilgili ısrarcı sorularına hep bakın Karaman’ın ticaretine, bakın Karaman’ın zenginliğine, gelişmesine, türünden yanıtlar verdi. Genel olarak Türkiye’nin sorunlarını çözebilecek kabiliyetinin olduğunu, mahkemelerin gerekeni yapacağını ifa ülkemizin ileriye doru yürüyüşünün devam edeceğini söyledi. Dil Bayramında bizimle oldu, bayramımızı kutladı, halka sıcak bir şekilde yakınlık gösterdi ve hepimizin işimize bakmamız gerektiğine işaret etti. Bunu bizim önemsememiz ve gelişmeleri bu gözle algılamamız gerekiyor. 

Bir tarafta kimin yazdığı tartışılan ve gerçek olduğu nerede ise herkes tarafından kabul edilen bir andıcın oluşturduğu tuhaf gündemde kendimizi bulma çabaları, diğer taraftan ülkemizin IMF’siz kaderini tayin etme çabası ile oluşan ülkemizin kriz kavgası, işte cumhurbaşkanımızın yaklaşımı ile olaya yaklaşırsak ülkemiz bu tartışmalardan zararlı değil karlı çıkması mümkün oluyor.

Neticede olanda hayır var, bazen kötü bazı gelişmeler beraberinde hayırlı gelişmelere vesile oluyorlar.

Malum biliyorsunuz, bir Albay ya da başka bir genelkurmayda görevli bir yetkili bir andıc hazırlıyor. Buda bir gazetede manşet olarak yer alıyor. Bu ilk defa olmuyor, ikide bir zaten bu tür gelişmeler yaşanır ve bizlerin müthiş moralini bozar, saçma bir gündem kendiliğinden oluşuverirdi. Özellikle andıc medyasının da desteği ile adeta ülkede ihtilal rüzgarları estirilir ve her aşamada yıpratılmaya çalışılan siyaset kurumu işlevsizleştirilir böylece olanda ülkemize olurdu.

Ama bu sefer böyle olmuyor. Bakın şu ifadeler Ertuğrul Özkök’e ait; “Genelkurmay, yaptığı soruşturmayı mutlaka kamuoyu ile paylaşmalıdır. Bana gelen bilgilere göre, Başbuğ işi gerçekten sıkı tutuyormuş. Yani iş nereye kadar giderse gitsin havası hákimmiş. Albay’ın son 10 yıllık geçmiş ilişkilerine kadar iniliyormuş. Emekli generallerle ilişkileri bile inceleniyormuş. Böyle de yapılmalı. Çünkü ordu içinde, böylesine pespaye ve vahim bir plan hazırlayacak zihniyette ve tıynette adamlar varsa, mutlaka temizlenmeli.”

Evet bu ifadeler bence çok önemlidir. Biliyorsunuz medyamızın büyük bir bölümü, geçtiğimiz yıllarda manşetlerini bile asker emirleriyle belirliyorlardı. Bugün ise kimse andıcın yanında yer alamıyor. Hatta Hürriyet bile, hatta Ertuğrul Özkök bile, biliyorsunuz Ertuğrul Özkök 12 Eylülün hep tartışmasız savunucusudur. Herkes, samimi ya da değil, bilemiyorum mutlaka şimdi andıc kültürünün karşısında yer alıyor ya da yer almak zorunda kalıyor. Bunun olumsuz bir gelişme olduğunu düşünebilir miyiz?

Bir diğer gelişmede İMF konusu; TÜSİAD’ı biliyoruz, mutlaka İMF ile Türkiye’nin anlaşma yapması gerektiğini düşünüyor. Hatta hükümetin yerel yönetimlere aktardığı gelirlerin kesmesini istiyorlar, daha az vergi vermek istiyorlar ve toplumu rahatlatacak sübvansiyonlardan hükümetin kaçınmasını istiyorlar. Peki ne oluyor, bu insanların zihniyeti ortaya çıkmış oluyor. Bu insanları biz istesek bu kadar deşifre etmeyi başarabilir miyiz? Elbette hayır. Ama kendileri bunu başarmış oluyor. Bir noktada bize Anadolu sermayesinin ne kadar önemli olduğunu göstermiş oluyor. MÜSİAD’ın ne kadar önemli olduğunu bize göstermiş oluyor. Bizi özümüzü anlamaya, dostumuzu düşmanımızı göstermeye başka hangi konu bu kadar muaffak olabilir.

Aslında bizlerinde en sesimizin yüksek haliyle bağırmalı ve biz IMF’sin Türkiye’nin başaracağına inanıyoruz” diye haykırmalıyız. Doğrunun, iyinin sesinin de gür çıktığını göstermeliyiz. Bu az şey mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hamdi Bağcı Arşivi