Tatilde kendimizi unutmayalım

Malumunuz bir seneyi daha devirdik, önümüzdeki ay Almanya\'nın çoğu eyaletleri yaz tatilini girecek. Bazı evlerde izin için hazırlıklar yapılmaya başlandı belkide.
Akrabalarımıza Almanya\'dan götüreceğimiz çukulatalar bile akıllara düştü şimdiden.
Bir aylık iznimizi nerede kimler ile geçireceğimiz kaygısı başladı.
Yaz tatili olunca sanki hersey durur, iş hayatı, okul hayatı, okuma hayatı vs.
Okullar tatile girinçe çocuklar öğrendikleri dersleri, çalısan işçi işini unutur.
Defter kağıtlar bir kenara atılır. Kitapların yüzüne pek bakilmaz yaz ayında.
Memurlar yıllık iznini alır, biriktirmiş oldukları paralarıyla da hangi sahilde en fiyakalısından tatil yaparım diye kara kara düşünmeye başlar.
Şehirler boşalır…
Herkes bir tarafa dökülür.
Tatil demek, aylak aylak gezmek demek midir? Merak ediyorum doğrusu…
İmam-ı Şafi Hazretlerine göre tatil, atıl kalmak, aylak gezmek de değildir.
Tatil demek vakti boşa harcamak hiç değildir.
Maalesef artık „tatil“ kavramını böyle algılıyoruz. Yaşadığımız toplumdan uzaklaşmak, çalıştığımız ise ara vermek, parası olanlar için deniz kenarında dinlenmek. Maddi durumu olmayanlar içinse tatil, gecelere kadar oturmak öğlenlere kadar uyumaktan ibaret oluyor.
Hatta kimileri de ulaşılmak istemediğinden cep telefonunu dahi kökten kapatıyor.
„Alo rahatsiz etmeyin ben tatildeyim“ dercesine…
Adeta „boş“ zaman oluveriyor „yaz“ tatili…
Peki nasıl olmalı (Müslümanın) tatil anlayışımız?
Müslümanın tatili olmaz dediğimde küplere biniyor bazıları.
Okullar kapandı, tatil geldi, ama insanın aklı şuuru, amel defteri daha kapanmadı.
Hekimoğlu İsmail bir yazısında şöyle diyor:
„…Madem tatil gelmiş, bir köye gitmeli. Köyün başındaki kaynak suyuna bakıp, "Allah'ım, nerelerden bize su gönderiyorsun?" diye düşünmeli. Bir dağdan ovayı seyretmeli. Hiçbir ressam yeryüzündeki renkler kadar güzel renkler yapamaz. Hiçbir heykeltıraş şu çiçeği canlandıramaz. Horozlar bağırıyor, köpekler havlıyor, kuşlar ötüyor, hafif bir rüzgâr ıslık çalıyor.
Yeryüzü bir orkestra-i İlahi... Dinle, ruhun canlansın... İmanın galeyana gelsin... Ayağa kalk, içinden bağır: "Allah'ım ben dinim için ne yapabilirim?" Hatırla ki daima yabancıların yazdıklarını okudun. "Volter demiş ki, Aristo demiş ki..." Başını iki elinin arasına al ve sor, "Allah ne demiş? Bu uzun seyahatin sebebi nedir?"
Sen tatildesin, meyve ağaçları öyle büyümüş ki... Zamanın kıymetini bilmeyen, zamanla kıymetsiz olur. Dünya cennetin bekleme salonudur, haberin var mı? Evvela kendini kurtar. Şimdi yaz tatili... Çocuğunun elinden tut, cami cami dolaşın. Mezarlıklara gidin. Türbeleri gezin. Ona ne istiyorsa alın. Çocuk sizi beğenirse sizi taklit eder. İnsan çevrenin tesirinden kurtulamaz. Çocuğunun nasıl olmasını istiyorsan onu al o çevreye git...“
Yani kısacası yazı deniz kenarında geçiremeyeceğim diye kimse üzülmesin.
Tatil anlayışımız dar alanda kalmasın. Geniş bakalım olaya.
Son sözüm şöyle olsun;
Hepimize “hayırlı” tatiller diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Pınar Kibar Arşivi