
Pilavı Deniz Altı Yap Gari
Konya düğün pilavı meşhurdur, tabi bilene. Protokolün uygulanmadığı, sekiz on kişinin tek bir çorba tasına kaşık salladığı, ilk pilavın sonradan gelen pilavın üstüne dökülerek sünnetlemenin topluca yapıldığı, iki lokma ekmeğin paylaşıldığı ve duasız kalkılmayan düğün yemeğidir Konya pilavı.
Konyalılar, pilav dökmek derler ve düğünler çoğunlukla ve elbet imkan bulundukça pilav dökülerek organize edilir. Duayla açılır sabahın ilk ışıklarında pilav kazanı, damadın yakınları eşi dostu bulunur, atılan bahşişler sanki ayrı bir bereket katar yemeğe. “Sabahın köründe pilav mı yenir canım?” diyenler, kavurmanın o eşsiz tadına varınca sallarlar kaşığı.
Yoğurt çorbasıyla başlayan servis, tane tane dökülen pirinç pilavının üzerindeki kavurma ile devam eder. Siz yedikçe, masanın potansiyeline göre pilav tepsileri gelir gider. Masanızda muhtemelen lafı kuvvetli, işi bilen biri bulunur, pilavınız bitmeden yenisi gelir. Hele bide masaya bakan genç tanıdıksa, denizaltı olur, parlatma olur doyarsınız kavurmaya. Denizaltı da Konyalıca bir tabir, “battıçıktı” gibi. Yan masalar görmesin diye, pilavdan önce tepsiye kavurma konur, üzerine pilav tekrar kavurma, kaşığı attıkça pilavın altından üstünden et dolar kalır kaşığınıza.
Doydum sanırsınız kimi zaman, ama bamya çorbası derman olur derdinize. Masada biri mutlaka “aman yakmayın ağzınızı, sıcak valla” diyerek uyarır sizi. Hakikaten sıcak gelir dumanı üstünde bamya çorbası, biraz yağlı olur ama o ufacık çiçek tohumu gibi bamyalar, ekşiliğiyle tat katar damağınıza, içiniz yumuşar, mideniz şöyle bir rahatlar.
Masaların etrafında koşan hizmetkar gençler ki muhtemelen erkek evinin yakınlarıdır; seyirtir dururlar, enselerinde ufak birer peşkir, ellerinde pilav tepsileriyle. Ufak tefek kazalar olur elbet, çorba filan dökülürse şaşmayın üzerinize.
Son zamanlarda mönüden çıksa da zerde en hafif tatlılardan biri olarak pilav sofrasının ikramıdır. Daha biraz önce, sıcak olarak yediğiniz etli pilavın pirinci şimdi tatlı olmuştur. Elbet helva başkadır, bence onsuz pilav tamam olmaz. Ağzınızda dağılır mübarek, rengi bile tatlıdır vesselam. Eskilerde şerbet verilirmiş, daha leziz ve doğalmış da şimdi ki şerbet değil de meyve suyu gibi, ikram edilmeden olmuyor tabi.
“Kaşık ekibi” diye bir laf duyarsanız aklınıza oyun havaları ekibi gelmesin Konya’daysanız. Bunlar bizim mahallenin pilav sevenleridir. Kız eviyiz deyip, otururlar masaya, sünnet düğünü olsa da gülüp geçilir hallerine. Sahi Pilav Sevenler Derneği diye bir dernek kurulsa yeridir hani. Ama bunların haline bakıp, bedavacı filan sanmayın, berekettendir denir, düğün sahibinin ikram severliği, cömertliği muhabbettendir.
Masanızdaki o usul erkan bilen kişi, masaya bakar “pilav isteyelim mi yarenler?” diye sorar, duruma göre haydin “amin” diyerek yemek duasını yapar. Dua yapıldı mı kalkmak lazım masadan, başınızı bekleyen biri vardır muhtemelen, sohbeti hemen yakına kurulan çay ocağı başında yapmak lazım artık.
Velhasıl, tüm Türk toplumlarında oldu gibi, düğün sahibi, ikram eder, duyurur oğlunu evlendirdiğini. Asıl olan, onca kişiye verilen yemek ve her masada yapılan duaya amin denilmiş olmasıdır. Konu komşu, akraba, eş dost o sofradan nasiplenir, yemeğini yer duasını eder.
Konu düğünlerden açılmışken; şu konvoy denen araba katarını artık çözmek lazım. Hani eskiden at, deve ile gidilirmiş gelin almaya, şanmış şerefmiş. Sonra otomobil girmiş devreye, yakın zamana dek o kadar araba yok tabi, arabası olanlar gelir hatta araba sayısı sayılır, filancanın düğününde şu kadar araba vardı, denilirmiş. Şimdilerde her evde bir araba var. Konya gibi büyük şehirlerde, arka arkaya birçok arabayla trafiğe çıkmak artık büyük risk.
Çoluk çocuk doluşup arabalara, yoğun trafiğin içinden ve çoğunlukla kuralları ihlal ederek hatta hiçe sayarak kız evine gitmek, o güzel günü riske atmak değildir de nedir? Hem onca yakıt, trafiği meşgul etmek, diğer sürücüleri zor durumda bırakmak; sanırım eskiden güdülen amaç ve gaye kayboldu. Hadi iki-üç araba tamam denilse de, elli arabayı ardı ardına dizip gitmek isabetli değil gibi. Makul bir çözüm bulunur istenirse…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.