
Medyasporun Hali
Reklam veren sektörsel alanlara baktığınız zaman son zamanlarda gazete reklamlarının arttığını göreceksiniz. Kriz zamanlarında reklamın aslında daha etkili olduğuna dair bir haberi okumuştunuz sitemizde. Bununla birlikte yaklaşan seçimlerin de katkısı olduğu unutulmamalı elbet. Ulusal bir haber kanalının ismiyle aynı adı taşıyan yeni bir gazete bayilerde satışa sunuldu. Her yeni çıkan gazete gibi HaberTürk gazetesi de, farklı, değişik, alışılmışın dışında ve elbet tarafsız olduğunu öne çıkaran bir reklamla pazara girmeyi tercih etti. Gazetelerin ısrarla tarafsız olduklarını vurgulama ihtiyacı hissetmiş olmaları düşündürücü bir noktadır aslında. Zaten işin doğası gereği bir gazete ya da bir televizyon zaten tarafsız olmak zorundadır. Onların yaptıkları acaba malumun ilanı mıdır, yoksa bir ikna metodu mudur? Yukarıda bahsi geçen gazete, diğer gazetelerin ismini kullanarak bir reklam çalışması yapmış. İnsanların neredeyse temel ihtiyaçlarından kısmaya gittikleri bir dönemde oldukça yürekli bir karar gibi görünüyor. Medya kuruluşları için reklam çok önemli bir gelir kaynağıdır ve hatta gözden kaçırılmayan her dilimi hesap edilen bir pastadır. Şu günlerde seçim havası reklam darlığını biraz olsun genişletecek gibi görünüyor. Hangi Internet sitesini açarsanız açın, hangi gazete, hangi televizyona bakarsanız bakın adayların güler yüzle, bir elleri havada, beyaz gömlekli fotoğraflarıyla karşılaşmamak elde değil. Tuhaf olduğunu bilmekle birlikte neden her adayın fotoğrafının her an gülüyormuş hissini veren bir tebessümle çekildiğini sorgulamışımdır. Seçim zamanlarında propaganda ve seçim kampanyalarının sandığımızdan çok farklı, derinlikli bir çalışmayla yürütüldüğünü kavramak gerekebilir. Seçmenin kanaatini ve tercihini etkileyecek tüm veriler, detaylar ve süreç ince planların, öngörülmüş, denenmiş stratejilerin birer sonucudur. Planlanan bu sürecin başat oyuncusu medyadır. Çok kanallı televizyon dünyası, gelişmiş baskı makinelerine sahip gazeteler, Internet üzerinden ulusal yayınlardan daha fazla dinleyiciye ulaşabilen radyolar. Medyanın bir güç olduğunu öğrenmeyen kalmadı belki ama medyanın bu gücün sınırlarını kontrol etmeyi öğrenemediği iddia edilebilir rahatlıkla. Gazete alırken, televizyon izlerken duymayı umut ettiğimiz, düşündüklerimizi söyleyeceğine inandığımız yayınları tercih ediyoruz. Her insanın bir dünya algısı vardır ve her renk bir tercihe muhtaçtır düşüncesiyle bu tercih doğal karşılanabilir. Lakin karşı taraf güvenilir değildir, yalancıdır, asıl biziz gibi bir yaklaşımla yola düşüldüğü zaman, tarafsız kalabilme ihtimali en aza inmiş demektir. Ülkede yıllarca TRT’yi saymazsak, neredeyse tek tip bir medya gücü ve anlayışı hâkim oldu. Medya, topluma neyi göstermek isterse ve kamuoyu nasıl yönlendirilmek istenirse o yönde bir dil kullandı. Statüko dediğimiz o sarmal yapının içinde zihinleri yönlendirme görevi medyaya verilmişti. Dokunulmazlık denen o kurşungeçirmez fanus medya patronlarının çevresini sarmıştı. Bir girişimcinin medya sektörüne atılması garip karşılanamaz elbet, bununla birlikte sorunsal nokta, başka birçok işin yanında medya gücünün de kullanılmasıdır. Takvimi Veka-i belki de milli olma özelliğini taşıyan tek gazeteydi. O’na benzer niteliklerde bir gazete en azından milli olması bakımından mümkün görünmüyor ancak milli duygu ve menfaatler hiç değişmiyor. İşe bu yönden bakabilen bir medyaya sahip olmayı kim istemez?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.