Konya Üniversitesi

Selçuk Üniversitesin de bazı hocalarımızla Konya Üniversitesitesini konuşurken hep, "bu konu sonbahara kalır. Genelde Konya ile ilgili olumlu gelişmeler hep ertelenir" diyorduk. Ama biz yanıldık ve beklenmeyen bir hızla Konya Üniversitesi TBMM Genel Kuruluna geldi ve genel kurulda kabul edilerek Cumhurbaşkanımıza gönderildi; Cumhurbaşkanımızda hızlı bir şekişde onayladı ve böylece Konya Üniversitesi resmen kurulmuş oldu. Konyamıza hayırlı uğurlu olsun...  
 
 Tam bu aşamada hiç beklemediğimiz bir şekilde ikinci bir tartışma başladı. Bu tartışmanın konusu kurulacak üniversite de "Teknik" ifadesinin yer alıp almayacağıydı. Aslında bu tartışmanın çıkış nedenini pek anlayamadık ama tartışıldı. Biz bu konuda da "Teknik" ifadesinin yer almaması gerektiğini düşünüyorduk. Bu konuda konuştuğum bütün hocalarım "teknik" fadesi ile olayın sulandırılmaya çalışıldığını düşünüyorlardı. Bu işi hem uzatacaktı, hem de üniversitenin kurulma aşamasında daha sınırlı bir yapının içine sıkıştırılması tehlikesi vardı.
 
Derken çok şaşkın bir şekilde olayların tam bizim istediğimiz gibi neticelendiğini gördük. Buna sevindik tabi ama muhalefet patilerisi milletvekilleri hemen Konya'ya koştular ve Ak Parti Konya Milletvekillerini, özellikle Porf Dr Sami Güçlü'yü Konya'ya şikayet etmeye başladılar, medyaya boy boy demeç verdiler. Sonra bir baktık şaşırtıcı bir şekilde Hasan Angı Bey de onlara katıldı ve bir fırsatın kaçtığını ifade etti. Gerçekten bu haberi şaşkınla okudum neyse.

Biz açıkca ifade edelim, Konya Üniversitesi bu haliyle geçti ve bu iyi oldu, çünkü çok yönlü bir gelişim olanağı olmuş oldu. Şimdilik daha çok yüksek lisans öğrencisi alacakmış, bu yönüyle de Türkiye'nin sayılı nitelikli üniversitelerinin arasına girebileceğinin sinyanlleri veriliyor, umarım öyle olur.

Burada önemli olan, Konya'nın bir üniversitesi daha oldu. Yıllarca Konya'da ikinci üniversitenin hayalini kuduk. Ben ilk gazetecilik yıllarımda bu konular gündeme geldiğinde hiç gereçekleşmeyeceğini düşünürdüm bu hayallerin ama şimdi gerçekleşti. Ne yapmak gerekir, evet bunun tadını çıkartmak gerekir. Emeği geçen herkese teşekkür etmek gerekir. Kurulan üniversitenin öncelikle Konyamıza, daha sonra ülkemize ve insanlığa hayırlar getimesinin temenni edilmesi gerekir. Biz de öyle yapıyoruz ve herkese de bunu tavsiye ediyoruz.

Konya Türkiye'nin önemli eğitim merkezlerinden birisi haline geliyor, şu anda 4 tane üniversite var, öyle anlaşılıyor ki bir tanesi de teknik üniversite olmak üzere iki devlet üniversitesi daha kurulacak. Bunlar güzel gelişmeler, güzel gelişmeler olduğundan da  eleştirmek yerine sevinmek ve emeği geçenleri kutlamak en doğru harekettir diye düşünüyorum.

Şimdi bu üniversitenin rektörü kim olacak, üniversite nereye yapılacak, hangi programlarda hangi esvapta öğrenci kabul edecek? Önemli konular bunlar. Bizce Konya Üniversitesi (KÜ) Meram'a kurulmalıdır. Meram Belediye Başkanı Sayın Serdar Kalaycı uygun arazilerin olduğunu ve tahsisi gerçekleştirebileceklerini ifade ediyor. Meram KÜ'yü hak etmektedir. Keşke bir Ahmet Keleşoğlu daha bulunabilse ve bu üniversitenin kampusunun yapımı hemen başlayıp bir an önce tamamlanabilse. Rektör seçiminde de Konya'yı tanıma, Konya'ya vizyon katma gibi hususlar öncelikle dikkat edilmesi gereken kriterler olmalıdır diye düşünüyorum. Rektör seçimi bir üniversitenin gelişimi için çok önemli olmaktadır. Bir rektör hem üniversiteyi hem şehri olduğu yerden alıp bambaşka ufuklara taşıyabilmektedir. 

Tabi burada asıl önemli olan; Konya'daki üniversitelerin gelecekte de var olabilmesi için Konya ve Türkiye ile sınırlı kalmayacak bir öğrenci profili üzerinde kafa yorulmalıdır. Özellikle Ortadoğu, Kuzey Afirka, Balkan Ülkeleri ilk etapta hedef bölge olarak belirlenebilir. Bu çoğrafyadan öğrenciler kazanılması için programlar geliştirilmelidir, stratejiler buna göre belirlenmelidir. Yoksa dar bir alana sıkışılır ve belirli bir süreden sonrada kısır bir döngünün içine girilir ve bu üniversiteler kazanım olmaktan çıkarlar. Ayrıca KÜ yılalrca bitirilmeyen bir kampus inşaat çöpülüğüne dönüştürülmemeli ve hemen müthiş bir mimari tasarım yapılarak işe başlanmalı ve kampus bir an önce bitirilmelidir. KÜ'de dünyada ilk 500'e girecek bir standart geliştirmelidir. Bu çerçevede konumlandırılmalıdır. Konya Üniversitenin Konya'nın gelecek vizyonu olduğu unutulmamalıdır.

 

Prof Dr Sami Güçlü

Bakanken ben kendilerini çok eleştirmiştim, o dönemde kendisi ile yaptığım bir  söyleşide bana açık yüreklilikle siyasetin acemisi olduğunu ifade etmişti, geçenlerde yine kendileriyle söyleşi yaptım evet artık siyasetin ustası olmuş Sayın Sami Güçlü, bunu gördüm. Sayın Sami Güçlü ile konuşmak insana tat veriyor, konuştuğu konulara çok hakim, kesinlikle yapmacık davranmıyor, yüreklice mensubu olduğu partiyi de eleştirebiliyor. Entelektüel derinliği olduğunu hissedebiliyorsunuz. Konuştuğu konulara derinliğine hakim olduğu izlenimi uyandırıyor insanda. Rakiplerine hakaret etmiyor, saygı duyuyor. Ben Sayın Sami Güçlü ile konuşurken siyasetin nezaketli bir şekilde yapılabileceğini de görüyorum. Siyaseti saçma bir dava uğruna, kişisel çıkar uğruna yapmadığı hissini uyandırıyor, hiçbir akçeli konunun içinde yer almıyor. Niye yalan söyleyeyim ben Sayın Sami Güçlü ile konuşurken sıradan bir milletvekiliyle konuşuyorum hissi yaşamıyorum, kendisinden bir sürü şey öğrenebileceğim bir insanla sohbet ediyorum hissi yaşıyorum. Siyasetin nasıl yapıldığı çok önemlidir, çünkü siyasetin yapılış şekli aynı zamanda devletin yönetiliş şeklini ortaya koymaktadır. Bunun için umutluyum, Türkiye'de bu tür siyaseti geliştirebilen, yönledirebilen şahsiyetlerimiz var olduğu sürece gündemde ne tartışılırsa tartışılsın iyiler ve iyilikler kazanacaktır. Hak kazanacaktır, haklı kazanacaktır. Bu tür siyasetçilerin çoğalmasını diliyoruz.

 
Terör ve Şehitlerimiz

Terör ne yazık ki bitmemektedir ve şaşırtıcı bir şekilde de artmaktadır. Nasıl oluyor ve neden böyle oluyor da terör azalmak yerine artıyor. Hükümet bu konuda suçludur çünkü Başbakanın net bir şekilde teröre karşı bir tavır içerisine girdiğine dair bir işaret görülmemektedir ama benim anlayamadığım bizim ordumuzda nasıl bu kadar ciddi zafiyetlerin yaşanabildiği konusudur. Biz Konya'dan baskın olacağını anlayabiliyoruz ama binlerce askerin olduğu Hakkari Çukurca'daki Kavşak bölgesine teröristler gelip 6 askerimizi şehit edebiliyor, orada ki birliklerimiz bunu anlayamıyor. İnanmak zor ama bu gerçek bu şekilde işlemektedir. Ben o bölgeyi biliyorum, Kavşak Şemdinli, daha doğrusu Dağlıca ile Çukurca'nın arasında bir bölgedir. Karayolu yeni yapılmaktadır o bölgeye ve Çukurca'dan Şemdinliye kadar kara yolu yapılması için hummalı bir çalışma yapılmaktadır. Rakım zannediyorum 3000'dir ve o böllgede binlerce askerimiz bulunmaktadır. Çukurcanın hemen üst tarafında Komando taburu yer almaktadır, biraz daha Irak'ın iç bölgelerinde Darsinki denilen öncü karakolomuz bulunmaktadır. Yine Çukurcanın Şemdinliye doğu olan üst tarafında üst bölgelerimiz vardır o bölgede ben üç adet obüs topu görmüştüm. Obüs topları40 kilometre menzili vurabilmektedir. Ayrıca onlarca tank, ağır makinalı, roket, havanlar, Zırhlı Muharebe Araçları (Ardahan Göle'den gelmektedir) bulunmaktadır. Gök yüzünde İHA'lar (İnsansız Hava Aracı) 24 saat o bölgenin her yerini izlemekte, uçak kuşu bile raporlamaktadır. Jandarma, piyade, komando ve topçu birliklerimiz 24 saat o bölgede her harekerliliği takip etmekte ve bölgeyi karış karış kontrol altında tutmaktadırlar. Böyle bir bölgede günlerce süren yığınak yapılıyor ve 6 askerimiz şehit ediliyor. Kim ne derse desin biz bu kadar ciddi bir baskının yapılabilmesini kabullenememiyoruz ve Silahlı Kuvvetlerimizden bunun açıklamasını bekliyoruz. Türk Ordusunun mensupları içerisinde saçma sapan politik saiklerle vatana ihanet edenlerin var olabileceği korkusu bizim içimize can sıkıcı bir düğüm olarak girmektedir. Bu durumu, Genel Kurmay Başkanlığı, eleştirenlere kızmadan ve eleştirenleri vatan haini ilan etmeden, inandırıcı bir şekilde açıklamak zorundadır. Ne oluyor, referandum için hükümete mesaj mı verilmek istenmektedir? Balkan savaşları ne çabuk unutuldu, oysa daha yeni yüz yıl oluyor. Bu ülke yıllarca bu yenilgilerin ağırlığından kurtulamamıştır. Tekrar orduya politika mı girmektedir. Ordu mensuplarının içinde devletin korunmasından daha öncelikleri olanlar mı vardır? Ordumuz bu ihanetleri nasıl temizleyeceği konusunda bir çalışma yapmakta mıdır?

Yazık olur bu millete, yazık olur kazanımlara, yazık olur şanlı Türk Ordusuna... Ben Ordu mensuplarının içinde ihanet içerisinde olanların olabileceğine dair ifadeyi aklıma bile getirmek istemiyorum ama son baskınlar insanlarımızın içine ciddi şüpheler katmaktadır. Bu milletin içinden çıkan ordusunun millete ihanetini bizim milletimiz hiç birşekilde bağışlamaz, bunu hekes bilsin. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hamdi Bağcı Arşivi