Hem Gönül Hem Bilim Adamı; Caner Arabacı

Onun adını ilk olarak Beyşehir’in Karadiken Köyü’nde duymuştum. Üniversitede bir köylüsünün olduğunu söyleyen bey amca, büyük bir dervişten bahsediyordu sanki.

 

Kimi zaman bir dergide, kimi zaman bir konferans, seminerde adına rast geliyor, aklımda hep o eşsiz gülümsemesi kalıyordu. Kitapları yayınlandı sonra. Benim için en kelli fellisi; yazdığı ders kitabıydı. Çünkü ders kitabı yazabilmek, en azından benim için kesinlikle özel bir işti ve her baba yiğidin harcı değildi.  

 

Kaderin sevki tabisiyle, danışman hocam oldu, daha yakından tanıma fırsatı yakaladım. İletişim Fakültesi hocalarından Caner Arabacı’yı söylüyorum. İletişim Fakültesinin, Caner Hocasını. Anadolu insanıdır, derviş meşrep kişiliği ile yakın bir dost, yol arkadaşı, hoca, üstat, baba, dede, konuksever yani özüyle; candan bir insandır. Bu özelliklerine çalışkanlığı ve gayreti eklenince nadir bir karakter olduğunu fark edersiniz hemen.

 

Kendinizi, onun yanında önemli biriymişsiniz gibi hissedersiniz. Çünkü size öyle kibar ve nazik davranır ki, yanından hiç ayrılmak istemezsiniz. Gerçi bu durum, onun çalışmasını ve “görevlerini” aksatabilecektir ama siz bırakmadıkça elinizi bırakmaz. Her kelimenin hakkını vererek konuşur.

 

Sözünüzü kesmez, kalbiyle, kafasıyla dinler. Sanki sizin ona öğreteceğiniz daha çok şey varmış gibi davranır. Fikrinize, uğraşınıza önem verir.  Çözüm bulmakta mahirdir. Geleneklere göreneklere önem verir. Her yaştan insanla her konuda muhabbet edebilir. Hürmet ve hizmet etmeyi çok sever. Gönül ehlidir.

 

Tarih sevdalısı bir insandır. Düne ait ne anlatırsanız ilgiyle dinler ve sorular sorar. Eskiye ait bir fotoğraf, resim, yazı ne görse elinizde, büyük bir hazine bulmuş gibi sevinir mutlu olur. Evrak ve belgeler, en büyük tutkusudur. Hele “arşiv” onun için en önemli araştırma alanıdır. Tek başına hatırı sayılır bir gazete arşivi boşuna oluşmamıştır.

 

Çok kitap tanır. Hemen her alanda bildiği, tanıdığı, tavsiye edeceği bir eser vardır. Odası gibidir her mekânı; kalem ve kitap. Odası demişken, orada bir bardak çayı, misafirleriyle içmenin hazzı başkadır, içen bilir. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesinin bir kıymeti ve şansı olsa gerek.

 

Eğitimci yönü belki de en dikkat çekici vasfıdır. Aynı zamanda mümeyyiz vasıflarından biridir. Hayatı boyunca hep bir şeyleri birilerine anlatmanın çabası içinde olmuş. Yaşı kaç olursa olsun, nerede ve ne şekil olursa olsun hep öğretmek çabasında olmuş. Kibri, kaprisi, enaniyeti yok. Belki de bu yüzden, seveni hep çoğalıyor ve muhabbeti bereketleniyor. Akademik kariyer sahibi olup hem de böyle gönül ehli olmak kaç kişiye nasip olabilir acaba?

 

Aydın bir adamdır. Aydın kavramını, bizzat ışık veren anlamında da kullanıyorum. Modernizmin sahteliğine inat, dünden kopmadan, güne esir olmadan ve zamandan uzaklaşmadan Anadolu gelenekçisidir Caner Hoca. Doğunun mistik ve vefalı tarafını, Batı’nın hız ve unutkanlığına tercih eder.

 

Milletine sevdalı, vatanına âşık, şiirine, türküsüne yanık, insanına hasret bir adamı anlatmaya çalışmak, yine onun izni kadar olur, bunu bilmemize rağmen, güzel örnekleri anlatmanın lüzumuna o da hak verecektir düşüncesini de ondan öğrendiğimizi hatırlamış bulunmaktayım.

 

Hürmetler Kıymetli Hocam.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Bahçeci Arşivi