Alev Ayyıldız
Alev Ayyıldız

Kapitalizm Bu Kadar Güzel Anlatılabilirdi

 

Adını geç duyduğum, fakat kısa sürede kitaplarını beğeniyle okuduğum bir yazar var. İbrahim Tenekeci…

Şiirlerinden daha çok denemelerini sevdiğim usta kalem, ne olmak ve ne olmamak arsındaki farkı net ifadelerle çizmiş.

Görünenin ardındaki görünmeyeni ve insan davranışlarını başarılı bir şekilde irdeleyen Tenekeci’nin, yeni neslin eğitilmesi üzerine de hoş tespitleri var. Nasıl bir program uygulanmalı, ne olmalı, nasıl bir gençlik yetiştirilmeli?

İnsan olmanın değerlerini hatırlamak isteyenlere, şiddetle önerdiğim bu ismin eserlerini okuyunca, eğitim kavramına yönelik yapılması gereken tek anahtarı kendimce şekillendirdim.

İşin özü öğrenmeyi sevdirmekten geçiyor…

Gerçi öğrenme kavramı üzerine, bu alanın duayen ismi Ersal Özkan, söylenmesi gereken her şeyi söyledi.

Benim hatırlatmak istediğim, yalnızca öğrenmenin zorunluluktan ziyade, bir yaşam şekli haline getirilmesi. İnsanlarımız bilgiyi mecburiyetten değil de severek almalı. Toplum olarak bunu başarabilir miyiz? Biraz zor ama umutsuzda başarı yakalanmıyor.

Bilgiyle barışmanın yolu da kanımca anlatımdan geçiyor. Severek, eğlendirerek, en zor tespitler bile, sıkmadan, en önemlisi de akılda kalıcı şekilde aktarılabiliyor.

Bizzat kendi verdiğim eğitimlerde ve katıldığım programlarda gördüm ki hikâyeci bir tarzda anlatmak, hem dinleyiciyi sıkmıyor hem de akılda kalmasını sağlıyor.

Özellikle tarih alanında bu uygulamaya yer verilse de bence tüm konularda hatta sayısal bilimlerde dahi gerçekler, anlamları değiştirilmeden hikâye tarzıyla aktarılmalı.

Yazdıklarıma uygun olarak, okumasından oldukça keyif aldığım, kapitalizm ve sömürü başta olmak üzere, sık kullanılan ama anlamları esasıyla bilinmeyen kavramları, fıkra tadında anlatan bir yazıyı paylaşmak istiyorum sizlerle. Okuyunca sizde fark edeceksiniz ki, kapitalizm ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.

 
“Zamanın birinde bir çiftlikte kırmızı ibikli küçük bir tavuk yaşarmış. Tavuk kendi yiyeceğini kendi bulur ve bu güzel çiftlikte çok mutlu bir hayat geçirirmiş. Bir gün buğday taneleri bulmuş ve bunları ekerek daha çok yiyecek elde edeceğini düşünmüş. Ancak nasıl ekeceğini bilmediği için arkadaşlarından yardım istemiş:

- Bu buğday tanelerini ekmek için kim bana yardım edecek ?

Ördek cevaplamış:

- Ben yardım edemem, ancak istersen sana kahve tohumu satabilirim. Buğday yerine kahve ekersen, çok para kazanır ve istediğin kadar buğday alırsın.

Domuz oradan seslenmiş:

- Ben de yardım edemem, ancak kahve ekersen ürünlerini ben satın alırım.

Fare hemen atlamış:

- Ben buğday ekiminden anlamam ancak kahve ekmek için gereken parayı sana borç verebilirim, sonra ödersin.

Ticaretten ve tarımdan anlamayan kırmızı ibikli şirin tavuk, bu sözler sonrasında kahve ekmeye karar vermiş ve buğdaydan vazgeçmiş. Ancak kahve nasıl ekilir bilmediğinden yine yardım istemiş:

- Kahve ekmek için kim bana yardım edecek?

Ördek:

- Ben yardım edemem, ancak kahvenin çabuk büyümesi için gereken gübreyi sana satabilirim demiş.

Domuz:

- Ben kahve yetiştirmekten anlamam ancak kahveleri zararlı böceklerden korumak için ilaca ihtiyacın var, istersen sana satarım demiş.

Fare de:

- Gübre ve ilaç için gereken parayı istersen sana borç olarak veririm demiş.

Sonunda kırmızı ibikli tavuk çalışmaya başlamış, çalışmıııııış çalışmış. Kahve yetiştirmek buğday yetiştirmekten daha zormuş ve daha çok gübre ve ilaç gerekiyormuş. Ama tavuğumuz sonunda çok zengin olacağını hayal ederek sabretmiş. Ve sonunda hasat zamanı gelmiş ve gerçekten de tavuk çok miktarda ürün elde etmiş, kendisine yol gösteren arkadaşlarına seslenmiş:

- Kahveleri satmama kim yardım edecek ?

Ördek:

- Ben yardım edemem, ancak kahveleri işlemek ve paketlemek için benim fabrikama getirmelisin.

Domuz:

- Ben de yardım edemem, zaten her önüne gelen kahve ektiği için kahve fiyatları çok düştü, senin kahven beş para etmez .

Fare:

- Ben bu işlerden anlamam, ayrıca artık sana verdiğim borçları ödemen lazım.

Sonunda kırmızı ibikli küçük tavuk gerçeğin farkına varmış ve buğday yerine kahve ekmenin büyük bir hata olduğunu anlamış, çünkü borç içinde imiş ve yiyecek tek bir lokması yokmuş. Açlıktan ölmemek için yine yardım istemiş:

- Yiyecek bir kaç lokma bulmama kim yardım edecek ?

Ördek:

- Ben yardım edemem, senin hiç paran yok.

Domuz:

- Ben de yardım edemem, zaten herkes kahve ektiği için buğday eken de kalmadı, yiyecek yok.

Fare:

- Ben yiyecek bulamam. Ancak bana borçlarını ödemediğin için para yerine senin tarlanı almak zorundayım, iyi bir tavuk olursan, belki senin o tarlada boğaz tokluğuna çalışıp, benim için buğday yetiştirmene izin verebilirim.

Şimdilerde bizim kırmızı ibikli küçük tavuğumuz, artık farenin olan eski tarlasında buğday yetiştiriyor ve karnını doyurmaya çalışıyormuş!

 

 

 

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alev Ayyıldız Arşivi