Kadın sevgisinin anatomisi

Burada ortaya koyacağım bütün görüşler deneysel bilgeliğe dayalıdır ve yeryüzünde yürümekte olan kadın cinsinin sayısal çoğunluğunu kapsama alanına almaktadır.

 
Bayanların içinde bulundukları bütün gündelik, rutin etkinliklerde, örneğin araç kullanmada veya herhangi bir sorunu çözmede yaşadıkları temel sorun, “uzun süreli odaklanma”da zorluk çekiyor olmalarıdır. Buna, genel olarak “konsantrasyon sorunları” da denebilir. Bu nedenle (kanatlı orkid dahil olmak üzere) tarihin bütün önemli icatlarını erkeklerin yapmış oldukları gerçeğinin itirafını kadınlara yönelik bir aşağılama girişimi olarak algılayıp sinirlenmeye gerek yoktur. Birilerinin kırılıp darılma olasılığını büyüterek gerçeğin üstünü sonsuza dek örtemeyiz.

Büyük yazarlar ve sanatçılar arasında çok sayıda kadın figürü göremezsiniz. Kadınların yazdığı kitaplara ve yazılara bir göz atın… Hemen hepsi, kendilerine özgü olarak aşkın bir tarafına ve kalbe dönüktür, ikincil temalar yoktur.

 
“Kendilerine özgü” diyorum. Çünkü kadınlar aşık olacakları ya da olmaları gereken kişiyi seçerler. Bu erkek aklının alacağı bir şey olmamakla birlikte, erkekler kendilerine yönelen ilgiden asla şikayet etmezler. En büyük mutluluk kaynakları olan “dişinin sevgisi” karşısında duydukları olağanüstü sevinç ve gurur, onun katı bir mantığa dayalı olup olmadığını sorgulama gereksinimini akıllarının kıyılarına bile uğratmaz.
 
Horozlar gibi önlerine çıkan her kadının üstüne çıkmaya çalışan ve de kendisini sevdiğini söyleyen ilk kadınla hemen nikah masasına oturan ahmak erkeklerin tersine, kadın aklı eş tercihi konusunda son derece titiz ve seçicidir. Bunun birinci kuralı, seçilecek eşin kendisinden üstün olmasıdır. Kendisinden daha üstün olmalıdır ki, ondan üreteceği soy olabildiğince güçlü, gürbüz ve seçkin olsun. Dünyaya getireceği çocuklarını besleyebilsin ve koruyabilsin. Ayrıca, hayatın zayıf omuzlarına yüklediği bütün ağırlıkları onun sırtına vurarak hafifleyip rahat etsin. Bunları açıkça söylediğinizde bayanlar refleks olarak savunmaya geçebilirler; fakat zaten bütün bunlar derinlerde içgüdüsel kökleri olan bilinçsiz yönelimlerdir... Dolayısıyla, kendilerine yukarıda saydığımız üç önemli olanağı sağlayabilecek niteliklerde olan erkek onlar için ideal tiptir.

Bu bağlamda, bayanların duygusal oldukları görüşü (ki bu da daha çok “romantik cins” olarak algılanır), temelsiz ve desteksiz bir söylenceden ibarettir. Erkekler kararlarının çoğunu duygularına göre alırlar; ancak burada bayanların karar mekanizmaları üzerinde duyguların baskısının daha ağır olduğuna ilişkin bir saptama vardır ve doğrudur.

 
İddia ederek söyleyebilirim ki, her ne kadar dışarıya karşı önemsemiyor görünseler de, kadınların dünyada benzersiz bir gurur ve onurla anacağı en büyük başarısı yukarıda saydığımız üç kritere göre istediği çap ve markada sağlam bir koca bulmaktır. Kadın böyle birini bulur da gerçekten severse, onun uğrunda göze alamayacağı bir risk yoktur. Ne yazık ki, buna din değiştirme ve böylelikle her din mensubunun aklına gelen ilk korkunç ihtimal olan cehenneme gitme tehlikesi dahildir. Karşılık alamadığı zaman ise, genellikle size düşman olur…
 
Geçmiş zamanlar, yağlı ballı kocalar uğrunda dinini bile değiştirmiş kadınlarla doludur. Bu yüzdendir ki, İslamiyet Müslüman bir erkeğin Müslüman olmayacaklarını baştan belirtmiş olsalar bile Ehl-i Kitap’tan olan kadınlarla evlenmesine izin verirken, Müslüman bir bayanın Ehl-i Kitap’tan veya ateist bir erkekle evlenmesine kesinlikle izin vermemiştir.

İstisnaları önemseyerek söylüyorum: Seven bir kadın size iki seçenek sunar: Ya onun kocası olursunuz ya da düşmanı… Üçüncüsünü aramayın…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mert Aslan Arşivi