
İmam Hatipler Açılırken
Yeni eğitim öğretim sistemi uygulanmaya başlayalı 1 hafta kadar oldu. 4+4+4 Kesintili zorunlu Eğitim sistemi olarak adlandırılan bu yeni uygulama öğrencilerin zorunlu eğitimini 12 yıla çıkarmış oldu.
Toplumun her kesiminde enine boyuna tartışıldı ve uzun bir müddet daha tartışılacağa benzeyen uygulamanın göze çarpması gereken ancak gündelik tartışmaların içinde kaybolan önemli yönleri kıymet görmedi sanırım.
Sistemin en önemli tarafı bence eğitim kademelerinde yaptığı değişikliktir. Bununla birlikte, şüphesiz İmam Hatip Liselerinin yeniden açılmasıdır. Aklınıza gelen sorunun farkındayım; “İmam Hatipler kapatıldı mı ki?” Hayır elbette, kastettiğimiz İmam Hatiplerin Orta kısmıdır. İşte burada yeni bir eğitim kurumu ile karşı karşıyayız diyebiliriz.
İmam Hatiplerin Orta kısmının zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılması ile otomatik olarak kapatılmasından çok da uzun yıllar geçmeden İmam Hatip Ortaokulları hem de müstakil birer kurum olarak açılmış oldu. Önceki uygulamada da orta kısım vardı ancak, halk İmam Hatip Lisesini bir bütün olarak algılar, yedi yıllık bütünlüğü İmam Hatip olarak görürdü. Bu yedi yılın ilk üç yılı orta okul diğer 4 yılı lise idi.
4+4+4 sitemi ile aslında İmam Hatiplerin Orta kısmı da dört yıla çıkarılmış oldu. Bu yeni uygulamada meslek liselerinin de orta kısmının tekrar açılmasının yerinde olacağını düşünmekle birlikte İmam Hatip Ortaokullarının açılmasını önemsiyorum. Ancak açılmış en azından sadece açılmış olmasından dolayı değil, bu milletin göstereceği teveccühten dolayıdır.
Bu milletin göstereceği teveccüh diyorum, çünkü rejim her ne kadar İmam Hatip Lisesi, İmam Hatip Ortaokullarını, İmam Hatip Kursları ve bunların devamı olarak algılanan İlahiyat Fakültelerini açarken olaya bu milletin baktığı gibi bakmamış olsa bile.
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Cumhuriyet kadroları toplumdaki dini hassasiyetin farkında olarak, yeni uygulanmakta olan genç bir yönetim şeklinin büyümesinde toplumun her kesimine ihtiyaç duymuş ve dine yakın durduğunu hissettirmek istemiştir. Ayrıca, yeni şekillenen bir toplumda rejimin istediği tarzda bir din eğitimi verilmesi ve bu yeni yapıya uyumlu bir din adamı yetişmesi gerek görülmüştür.
Çok yakın zamanda, İmam Hatiplerin geldiği nokta karşısında tedirgin olan ve hatta panikleyen kesimler, aslında bizzat İmam Hatipleri açan kesimlerdi de aynı zamanda. Olan neydi? Olan şuydu; İmam Hatipleri ve bizzat Cumhuriyet Partisi olduğunu kabul eden parti tarafından açılan İlahiyat Fakülteleri, onların düşündüğü ve arzuladığı gibi eleman yetiştirmekte mahir olamadı. Bilakis, yine bu milletin çaba, emek ve gayreti ile orucunda, namazında, ahlakında hassas olan avukatlar, mühendisler, doktorlar, öğretmenler yetişmiş oldu.
Halk, kendi eliyle yaptı İmam Hatip Liselerinin binasını, yurdunu, camisini. Fakir olanı okuttu, aşını, yemeğini, bursunu verdi. Bir ayrıcalık oldu İmam Hatipli olmak. Bunu da bu millet gerçekleştirdi. Şimdi yeniden bir fırsat ve imkan var, bu okulları açanlar, kapatanlar değil bu okullara sahip çıkan millet bu fırsatı değerlendirecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.