
İlim Bir Noktaydı
Hitabet ustası ve Zülfikar’ın sahibi Hz. Ali’nin hoş bir sözü var “İlim bir noktaydı cahiller onu çoğalttılar”.
Yüzlerce hatta binlerce anlam içeren, bu hoş benzetme üzerine Nazan Bekiroğlu’nun ve Dücane Cündioğlu’nun güzel tespitleri var.
Hz. Ali’nin, dile dökemediğim bir tefekküre sürüklenmemi sağlayan bu anlamlı cümlesi, ülkem kaderini anlatır durumda. Gerçi, ortada bir ilim olsa da, onun üzerine konuşulsa ama bizde ilim yerine yaşanan olaylar, sözün gerçekliğini doğrulatıyor.
Muhakkak ki, gündem yoğunluğu başta İskandinav ülkeleri olmak üzere, birçok Avrupa Devleti’nin yıllık hareketliliğine eş değer olan yurdumda, bu denli karmaşayı anlamak mümkün, lakin mevzu laf kalabalığı olunca can sıkmaya başlıyor. Çünkü gerçekler, yalan yanlış ifadelerin arasında unutulup gidiyor.
Hani kimseden dizi oyuncularının kullandığı repliklerdeki gibi kısa ve net ifadeler beklemiyorum ama gündemi belirleyecek isimler ve medya daha dikkatli olmalı.
Örneğin gün ve gün artan şehit haberleri içerisinde yakın bir zaman çok sayıda şehit vermiştik. Üzücüdür ki kaybettiğimiz vatan evlatlarını, yalnızca tek bir gazete manşetten verdi. Diğerleri buna gerek duymadı. Haberlerin veriliş sırası, önem netliği ölçüsünde belirlenir ve yazık ki şehitlerin yazılı basındaki yeri , kimilerinin absürt ilişkilerinden daha aşağıdaydı.
Tüm bunların üzerine, İsrail, İran, Suriye ve Irak’ın etkisiyle artan olayların ardından “Bu terör ne zaman bitecek, kardeşim bu denli taviz verilmez ki” türünden söylemler öylesine anlamsız kalıyor ki…
Olaylar arttıkça, anlık söylemlerin ve kimi zaman teröre karşı iktidarıyla muhalefetiyle birlikte hareket etme düşüncelerinin, havada kalma nedeni de budur.
Paranoyaya varan komplo teorileri üretilsin demiyorum ama dış etkiler ve artan terör olaylarının nedeni daha net ifadelerle belirtilmeli.
Afyon’da yaşanan patlama ise kuşkuya yer bırakmadan ifade edildi. Sabotaj, komplo derken, gerekli açıklamalar yetkili ağızlarca yapıldı. Gerçi bu süreçte artık açıklamalarını kendi destekçilerinin dahi dikkate almadığı çatlak bir ses ortalığı karıştırdı ama etkisi uzun sürmedi. Neticede Kılıçdaroğlu’nun gafının tartışılması bile kanımca abesle iştigal.
Terör’de netliğin olması beklentisi bir yana, son günlerde artan İslam karşıtı eylemler, bir –etki tepki denemesinin aşamaları niteliğinde.
Aldıkları tepki neticesinde çalışmalarını ilerletecekler ki son hamleleri de Peygamber Efendimize hakaret içerdiği söylenen film.
Yahudilerin tutumu, Medeniyetler Çatışması’nın savunucusu Huntington’un tezini doğrular nitelikte. Bu teoriye göre dünya kaderini dinler arası savaş belirleyecek. Gerçi daha sonra bizde, başta Cemil Meriç olmak üzere birkaç aydın, İslam dininin temelini ve özünü aktararak bu tezi çürüttü.
Ayrıca, intihar vakalarının hızla arttığı bu yüzyılda, insanlar maddi doyumun getirdiği hazzı yetersiz bulup, kalplerindeki boşluğu dolduracak en sıkı ipe tutunuyorlar. Yani dine…
Teslis inancında karşılaştıkları sorgulamaysa, birçok kişide yeni bir inanca yönelmeye, araştırma yapmaya itiyor.
Bu isimlerle tanışan kişilerse, başta hoşgörü ve insan sevgisine yönelirken, en yüce kaynakla Kur’an’la tanışıyor. Müslüman olan birçok meşhur kişide topluma örnek oluyor.
Sayının artması ve algılatılan yanlış Müslüman imajının silinmesi de İslam karşıtlarını rahatsız edip yeni planlar ve daha kışkırtıcı çalışmalar yapmasına neden olmakta.
Hakkını yememek lazım Erdoğan bu konuda gerekeni yapıyor.
Konuyu dünya genelinde hukuksal çerçeveye taşıyarak, başka çalışmaların olmasını engelliyor. Çekilen film bir planın ilk aşaması ve ardının geleceğini tahmin etmek için geniş bir öngörüye gerek yok. Başbakan’ın bu hamlesine karşı, Yahudi lobisi ve İslam karşıtları da boş durmayacak. Bu nedenle, siyasi görüş ne olursa olsun, diğer partilerin ve yurdum insanının Erdoğan’a destek vermelidir.
Selam ve dua ile
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.